Montessori'ye göre gelişim evreleri

Bebeklikten yetişkinliğe uzanan süreçte belli yaş aralıklarında çocukların ilgi ve beklentileri de farklılaşır. Montessori Eğitim modeline göre büyüme süreçleri dört evreye ayrılır. Peki hangi dönemde ne tür yaklaşımlar uygulanmalı?

LEYLA ÖZTÜRK / cumartesi@aksam.com.tr

Montessori Eğitim yöntemi çocukların gelişimini dört döneme ayırır. Birinci evre. 0-6 yaş, ikinci evre 6-12 yaş, üçüncü evre 12-18 yaş ve dördüncü evre 18-24 yaş olarak belirlenir.

Aileler, çocuğun hayatında oldukça etkilidir ve hayatı boyunca da kişiliğini, hayatını en çok belirleyen unsurdur. Fakat, çocuk büyüdükçe akranları da davranış ve düşünce biçiminde, tercihlerinde belirleyici olmaya başlar. Bu etkileme gelişimin üçüncü evresinde daha çok önem kazanır. Aile, birinci evredeki çocuğa güvenlik sağlar ve o güvenlik çocuğun ilk adaptasyonları gerçekleştirebilmesine yardımcı olur. Ama ikinci evre çocuğu için bu yeterli değildir. Daha fazla bağımsızlaşabilmek için farklı bir yol izler. Kendisini evde ve ailede test etmek için içsel bir dürtü taşır. Kendini geliştirmeye çabalar. Ait olduğu sosyal gruba kabul edilme veya edilmeme ile ilgili düşünceleri vardır. Daha geniş bir çevrede yer almaya başlayacaklardır ve bu çevrenin yapısını, işleyişini anlayabilmeleri ancak kendi deneyimleriyle mümkün olur. Duyusal keşif her ne kadar yaşam boyu devam etse de bu evrede çocuk artık sadece duyuları ile hareket etmemektedir.

BİRİNCİ EVREDE BİLGİ AKTARIMI ŞART

İkinci evrede çocuk, yetişkinlerin sorgulayıcı keşif ihtiyacını desteklemesine ihtiyaç duyar. Keşif ihtiyacını 'Niçin?' ve 'Nasıl?' soruları ile yansıtır. Bu soruları cevaplayabilmek için yeni yollar arar. Küçük çocuk balıkların yüzebildiğini fark etmesiyle şaşkına döner. İlkokul çocuğu ise "Nasıl yüzerler?", "Suyun altında nasıl kalabilirler ve neden biz balıklar kadar uzun süre kalamıyoruz?" gibi soruların cevapları peşindedir. İkinci evre çocuğu olguların neden öyle olduğu ile ilgilenir. Olguların kendisi, onlar için artık tatmin edici değildir. Bu da neden okulöncesindeyken çocuğa dil gelişimi ve terminoloji ile ilgili bütün verilerin sunulması gerektiğini açıklar. Bütün bu gereçler yeni meraklar için iyi bir kaynak oluşturur. Eğer çocuk birinci evrede bu kaynağı edinmez ise o zaman sorgulamak için ihtiyaç duyduklarına sahip değil demektir. Bu sebeple birinci evrede çocuğa olabildiğince bilgi aktarımı yapmak önemli olacaktır. Bu aktarımlar ikinci evrede derin araştırmaların yapı taşları olacaktır.

ZİHİNSEL GELİŞİM İÇİN BOL AKTİVİTE

Bilimsel keşifler ve araştırmalar insanların bildiklerinden daha fazlasına ihtiyaç duyması üzerine kuruludur. İkinci evrede görülen arayış bu ihtiyacın üzerine kuruludur. Dr. Maria Montessori ikinci evrede çocuğun görünmez olanı deneyimlemesi gerektiğinden bahseder. Çocuk ilk başta merak ettiği yenilikleri anlayamaz, bu doğrultuda yeni deneyimleri anlamak/keşfetmek için sorular sorar. Çocuğun bu soruları sürdürebilmesi ve cevaplayabilmesi için sorgulayıcı zihni destekleyecek bir şeye yani 'hayal gücüne' ihtiyacı vardır. Birinci evrede çocuğa çok fazla hayal gücü içeren uyaranlar ve hikâyeler verilmemelidir. Çünkü bu dönemde çocuğun önce sağlam bir zemine bu sebeple de gerçekliğe ihtiyacı vardır. Fakat ikinci evrede çocuğun, hayal gücünü kullanabilme becerisi oldukça gelişmiştir. Birinci evrede çocuk, gerçeklik ile hayal arasındaki farkı ayırt etmekte çok zorlanır. İkinci evrede ise çocuğun hayal gücü gerçekliğe ulaşmak için ihtiyaç duyduğu bir sıçrama rolündedir.

Çocuk ikinci evrede sahip olduğu sorgulayıcı zihni ile birlikte büyük zihinsel işleri başarabilir. Dr. Maria Montessori çocukların algılarının çok açık olduğunu ve olayları anlama güçlerinin yüksek olduğuna dikkat çeker. Bu sebeple, ilkokul öğretmenleri, çocuklara gerçek projeler ve gerçek görevler ile destek olmalıdır. Bu evre, somut işlem döneminden, soyut işlem dönemine geçişte sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinsel yetenek evresidir. Öğretmenlerin, çocuklara sinaptik bağlantılar kurmalarını destekleyici yeni deneyimler içeren etkinlikler yaratmaları etkili olacaktır. Bu dönemde çocukların nöral gelişimleri oldukça hızlıdır ve yeni etkinlikler için çok heveslidirler. Çocuğun bol aktivite ile karşılaşması onun için yararlı olacaktır.