Modalı annelerin voleybol sevdası

Kadın olmak zor... Hele de çalışan anne olmak! Kadıköy Moda'da yaşayan 12 kadın, hayatın stresinden kurtulmanın yolunu voleybol sahasında buldu ve ‘Anne Voleybol Takımı'nı kurdu. ‘Pilatese mahkum değiliz. Keşke rakiplerimiz olsa' diyen takımla sahalarında buluştuk, hikayelerini dinledik...

YELİZ COŞKUN / yeliz.coskun@aksam.com.tr

‘Moda’nın çalışan annelerini, avuçlarım patlayana dek huzurlarınızda alkışlıyorum. Neden mi? Çünkü onlar, iş yoğunluğundan ve hayatın stresinden uzaklaşmanın yolunu spor yapmakta bulmuş. Spor deyince aklımıza hemen kapalı salonlarda yapılan pilates ve fitness gelmesin lütfen. Mahallenin spor kulübüne gidip, ‘Anne Voleybol Takımı’ kurulmasını istediler ve 5 aydır İstanbul Kadıköy Lisesi’nin spor salonunda haftada 1 gün antrenman yapıyorlar. Hiçbir iddiaları olmayan çalışan 12 annemizle Anneler Günü öncesinde buluştuk, takımın kurulma hikâyesini onlardan dinledik…

KENDİMİZ İÇİN EN İYİSİ

Voleybol takımının kurulma hikâyesini anlatır mısınız? 

Bilgen Barut: Hepimizin çocuklarının yolu Dinamo Spor Kulübü’nden geçti. Sonra ‘baba basketi’ni duyduk ve ‘Bize neden yok’ dedik. Taleplerimizi yoğun bir şekilde ilettik. Sonrasında kasım ayı itibarıyla ‘Evet grubu açıyoruz’ bilgisi geldi. Onun üzerine burada toplandık. İçimizde daha önce voleybol oynamış olanlar da var eli hiç topa değmemiş olan da. Ama takım bilinciyle pilates ve fitness salonunda, spor disiplinini yakalayamamış insanlarız. 

Kaç anne var, ne iş yapıyorsunuz? 

Özlem Koç: 26 - 53 yaş aralığında geniş bir yelpazemiz var. Çoğunluğumuz çalışıyor. Bankacı, öğretmen, insan kaynakları hatta yazılım şirketinde çalışanımız bile var. Hepimiz 09:00-18:00 çalışan anneleriz. Hepimizin ortak özelliği çocuklarımızın Dinamo öğrencisi olması. Sadece bir annemiz Ataşehir’den geliyor. Onun dışındaki annelerimiz Kadıköy ve civarında oturuyor. Mahalleli kadınlar olarak biz bize toplandık, voleybol oynuyoruz. Bu sene kendimiz için yaptığımız en iyi şey bu takıma katılmak. 

Hayatınızda neler değişti?

Dilek Ayaz: Liseden beri voleybola ilgim var. Dinamo’da takım kurulduğunu duyunca abartmadan söylüyorum koşarak geldim. Antrenman günlerini iple çekiyorum. Bütün bir hafta içindeki en eğlenceli 1 saatim. 

B.B.: Spor, burada geçirdiğimiz zaman hepimizin hayatında pozitif etkiler yarattı. Hatta bazen yetmiyor. 

Eşleriniz bu durumu nasıl karşıladı?

Ö.K.: Eşim ilk başlarda açık açık dalga geçmese de çok güldü. Hiç spor geçmişi olmayan, kapalı spor salonunda enerjisini atmaya çalışan birisiydim. Elim topa değmedi ama bir anda ‘Voleybol oynamaya başlayacağım’ dediğim zaman güldüler. Bugün geldiğimiz noktada 4 ayda 4 senelik aşama kaydettik. Ve şu anda çocuklarımız, eşlerimiz çok destek veriyorlar. 

B.B.: Eşlerimiz çarşamba günü bir yere gidecekleri zaman bizim antrenmanımız olduğu için başka güne erteliyorlar işlerini. 

Eşi isyan edeniniz var mı? ‘Bugün de gitme’ diyorlar mı?

B.B.: Bence bizdeki pozitif etki onlara da yansıdı. Motivasyonumuz arttı. Mutluyuz ve eşlerimiz bu duruma karşı saygı gösteriyorlar. 

İş yorgunluğunun üzerine antrenman ve maç zor olmuyor mu?

Ö.K.: Şu sahaya girdikten sonra ne yorgunluk kalıyor ne dert. Aksine hepimize ilaç gibi geliyor. Bir kere resmi tatil olduğu için antrenman yapamadık ve gerçekten mutsuz olduk.

GİTSİN TOPUKLU, GELSİN DİZLİK

İş hayatında bakımlı olmak şart, hele de söz konusu biz kadınlar olunca. Sahada nasılsınız?

Ö.K.: Topuklu ayakkabılarımızı çıkarıyoruz. Taytımızı, spor ayakkabılarımızı giyiyoruz. Saçlarımızı tepede topluyoruz. Terden makyajımız akana dek oynuyoruz. O noktadan sonra bakım umurumuzda değil. Spor sırasında yaptığımız tek kişisel bakım dizlik takmamız. 

Annelik, ev hanımı, spor yapmak hangisi daha zor?  

(Hep bir ağızdan) Kadın olmak! 

Hem anne, hem sporcusunuz artık. Bu iki özellik birbirini nasıl tamamlıyor?

Ö.K.: Çocuklarımız da spor yaptıkları için onlarla olan iletişimimiz güçlendi. Empati kurabiliyoruz. Çocuğumla benzer alanda faaliyet göstermek çok değerliymiş. Bunu yaşayarak görüyoruz. 

D.A.: Benim iki çocuğum var ve birisi henüz bebek. Burada stresimi attığım için evdeki huzurlu anlarımız daha da arttı. Çünkü iki çocuk üstüne ev işleriyle güleryüzlü anne modu çok zor. 

Siz antrenmandayken evde durumlar nasıl?

Dilek Ayaz: 2.5 yaşında ve 10.5 yaşında iki çocuğum var. İlk antrenmandan sonra eve gittim. Baktım her şey yolunda görünüyor. Sabah bir uyandım koltuklara çiğköfte suvanmış. Bir gün yine ufaklık duvarları kırmızı boyalarla boyamış. Güya eşim çocuklara baktı! (gülüyor.) Böyle şeyler de oluyor ama kadının gücü, her şeye yetişiyoruz.

Bu kadar kadının olduğu yerde illaki dedikodu vardır...

Ö.K.: Olmaz mı! (Kahkahalar) Her şey bir kenara bizim sosyalliğimiz sadece bu salon değil. Antrenman öncesi ve sonrası çaya kahveye gidiyoruz. Dışarda görüşüyoruz. Elbette bir haberleşme grubumuz var. İçinde dedikodu da var tabii. En çok eşlerin kulakları çınlıyor.

Müsabakalara çıkıyor musunuz? Rakipleriniz var mı?

Ö.K.: Valla bizim gibi başka bir anne voleybol takımı yok. Rakibimiz yok o yüzden inanın bir rakip takımımız olsun da keyifli keyifli müsabakalar yapalım istiyoruz. Biz kendi içimizde yaptığımız maçlarda da çok eğleniyoruz.

Dinamo Spor Kulübü Kurucu Başkanı Kaan Aykut: Keşke bize rakip başka takım kurulsa

Hocam, takımın kuruluşunu sizden dinleyelim...

Dinamo Spor Kulübü, 2010 yılında kurulu. Yıllar geçtikçe çocuklarla beraber veliler için de ‘neler yapabiliriz’ diye düşündük. Velilerimiz de sporla ilgilenmek istediklerini belirtiyorlardı. İlk olarak ‘baba basket’ takımını kurduk. Babalardan sonra anneler ‘Bizim için de takım kurun’ dediler. Anne voleybol takımı için kolları sıvadık ve 10-15 kişilik bir ekip kurduk. Dinamo Spor kulübü olarak Moda’nın yani bir mahalle kulübüyüz. Bizim en büyük problemimiz dışarıya açılabilmek. İş çıkışı kafa dağıtmak, stres atabilmek, fitness salonlarında sürekli aynı hareketleri yapmaktansa burada takım olarak sosyalleşebilmek daha keyifli. İki ağırlık kaldıracaklarına burada iki ‘manşet’ almak daha eğlenceli oluyor. Başka kulüpler de anne takımı kursa keşke rakibimiz olsun isteriz. 

Yiğit Oskay (Antrenör): Annelerimiz, takım olarak 5 aylık bir sürede inanılmaz bir gelişim gösterdi. Antrenman kaçırmıyorlar, çok istekliler. Şu an başka bir anne voleybol takımı olmadığı için maç yapabilmemiz için rakibimiz yok. Kendi aramızda maç yapıyoruz. Burayı sadece anne takımı olarak düşünmeyin. 18 yaşından büyük, voleybola sıfırdan başlamak isteyen ya da daha önce oynamış ama bırakmış olan tüm kadınlara kapımız açık.

VakıfBank’ı izledik, meğer ‘karambol’ oynuyormuşuz

En son geçtiğimiz günlerde VakıfBank Kadın Voleybol Takımı 11. kez Türkiye Şampiyonu oldu. Önünüzde çok güzel örnekler var. Bir gün onlarla müsabaka yapmak ister misiniz?

Özlem Koç: Arkadaşlarla Vakıfbank maçını izlemeye gittik. Biz o günden sonra oynadığımız şeyin voleybol değil ‘karambol’ olduğunu gördük (kahkahalar). Keşke VakıfBank Kadın Voleybol takımıyla sahaya çıkma imkanımız olsa. Elbette bir iddiamız yok, dizimizin bağları çözülebilir ama çok keyifli de bir anı olur bizim için. 

Ama şimdilik bizim gibi sadece spor yapmak için toplanan bir takım kuran başka kadınlarla maç yapabilsek bizim için o bile yeterli olur. Yapamıyorsak da bu halimizle devam edeceğiz. Belki sayımız çoğalır, bize katılan başka annelerimiz, kadınlarımız olur. Grubumuzu ikiye böleriz. 

Anneler Günü ile ilgili diğer annelere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Anneler Günü hediyesi olarak kendiniz için bir şey yapın ve kapımızı çalın. Çıkın çıkın gelin! Kendinize verebileceğiniz en güzel hediye bu…