Moda dünyasında taşlar bir bir yerinden oynuyor. Tasarımcılar mevcut koltuklarını terk ediyor, bazıları için ise ciddi ayrılılık söylentileri sektörün kulislerinde dönüp dolaşıyor. “Hız felaket getirir” dercesine önemli markalar moda haftalarının amansız hızı ve karmaşasına farklı bir tavır alarak kendi bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Sahi, moda dünyasında neler oluyor böyle?Gelin beraber geçtiğimiz haftadan geriye kalanlara şöyle bir göz atıp olaylara hakim olalım.
Bir süredir, özellikle Raf Simons’un Dior’dan bir nevi bireysel isyan bayrağını dalgalandırarak ayrılmasının ardından, moda sektöründe yaşanan hızlılığın sektörü nasıl da olumsuz şekilde etkilediği konuşulmaya başlanmıştı. Dev markalar, her ne kadar hızlı tüketimle köşe kapmaca oynasalar da aynı zamanda kalıcı işlere imza atmak durumundalardı ve kadın, erkek, couture, cruise, resort koleksiyonları derken bu işin bir yerde patlak vereceği zaten açıktı. Bu tartışmalar sektörün önde gelen isimleri tarafından kaleme alınan yazılarla daha hararetli bir hal almışken, geçtiğimiz hafta radikal bir karar İngiltere semalarından tüm moda dünyasına yayıldı. Burberry yayınladığı bir bildiriyle Eylül 2016 itibarıyla kadın, erkek ayrı ayrı defileler yapmayacağını, markanın yılda iki kez karma defileler gerçekleştireceğini ve defilede sunulan parçaların da anında satışa sunulanacağını duyurdu. Belki de böylece, aylar öncesinden görüp de mevsimi geldiğinde gözümüzde çoktan eskimiş hale gelen koleksiyonlara karşı heyecanımızı da kaybetmemiş olacağız. Sosyal medya platformlarını aktif kullanışıyla birçok markaya da öncülük eden Burberry’nin Kreatif Direktörü Christopher Bailey bu kararla ilgili ise şöyle konuşuyor; “Yaptığımız bu değişiklikler defilelerimizle yarattığımız deneyim ve insanların onlarla fiziksel temasa geçebildiği an arasında daha yakın bir bağ kurmamızı sağlayacak. Eş zamanlı yayınlardan canlı sosyal medya kampanyalarımıza kadar attığımız bu adımların en sonuncusu bu yaratıcı süreç ve bu süreç, evrilmeye devam edecek.” Burberry’nin bu radikal kararından hemen sonra Tom Ford cephesinden de önemli bir açıklama geldi. Geçtiğimiz yüzyıldan kalma bir anlayışla koleksiyonları aylar öncesinden sergiliyor olmanın hem kendi emeklerini heba ettiğini hem de müşterilerinin heyecanını söndürdüğünü söyleyen Ford, 18 Şubat’ta New York Moda Haftası kapsamında sergileyeceği Sonbahar/Kış 2016 koleksiyonunu, eylül ayında sergileyeceğini ve defile sonrasında da koleksiyonu direkt olarak satışa sunacağını açıkladı. Dünya devi iki markanın aldıkları bu radikal kararların ışığında bakalım diğer dünya markaları nasıl bir rota çiziyor olacak ve önümüzdeki günlerde moda dünyasının takvimi nasıl şekillenecek? Bekleyip göreceğiz.
VENEDİK İSTİNYE’DE
Temelleri 1870 yılında İtalya’da atılan Divarese, Venedik Festivali kapsamında Venedik maskeleri tasarladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencilerinin tasarladığı maskelerin her biri farklı bir hikayeye sahip. Aşkı, gücü ve tutkuyu anlatan maskeler 15 Şubat’a kadar İstinye Park mağazasında sergilenecek. Maskelerin satışından elde edilecek gelir ise öğrencilere verilecek. Bu haftasonu yolunuz İstinye Park’a düşerse maskelere göz atmayı unutmayın!
EN YENİ BEYAZ
Kadının karakterini ve duruşunu ön plana çıkaran güçlü tasarımları ile Mehtap Elaidi üç yaka, üç manşet, üç beden ve yirmi yedi farklı olasılık ile baştan yaratabileceğiniz bembeyaz gömlekleri ile sizi Nişantaşı’ndaki showroom’unda bekliyor. Nakış ve burcunuzun sembolü olan Swarovski taşlarla süsleyebileceğiniz ve kendi hikayenizi yansıtabileceğiniz bu özel
Son dönemin en çok konuşulan markası Gucci, moda tarihinde bir ilke imza atarak, 2017 Cruise Koleksiyonu defilesini Londra’nın tarihi ve göz kamaştıran manastırı, Prenses Diana ve Kate Middleton’ın kraliyet düğününe ev sahipliği yapan Westminister Abbey’in büyülü atmosferinde 2 Haziran 2016 gerçekleştiriyor olacak. Her koleksiyonu mekan dekorasyonundan, defile davetiyesine kadar en ince ayrıntısı ile ele alan tasarımcı Alessandro Michele’nin Westminister Abbey’i nasıl bir masal dünyasına dönüştüreceği merak konusu.