GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Vefa güzel şey. Hele de kültürümüze, sanatımıza ömrünü vermiş kıymetlilerimizi, onlardan bize kalan eserleri yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak çok önemli bir çaba.
İstanbul ve Beyoğlu'nun kültür hafızasında görece yakın döneme ait olsa da özel bir yere sahip olan Beyoğlu Sineması son dönemlerde bu misyonu üstleniyor. İBB Miras Projesi kapsamında yenilenen ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir sinema-kültür merkezi olarak hayatını devam ettiren mekânda her ay Türk sinemasının usta isimlerine ait kült filmlerin gösterimleri yapılıyor, söyleşiler düzenleniyor. Bu ay da Yeşilçam'ın büyük ustası Halit Refiğ'in Vurun Kahpeye, Teyzem ve Karılar Koğuşu filmlerinin gösterimleri yapıldı.
Ulusal Sinema akımının kurucusu ve filmleriyle örneklerini ortaya koyan, temsilciliğini yapan Halit Refiğ'in hem sinemacı hem de entelektüel kimliği ile yeni nesiller tarafından tanınması, okunması elbette büyük önem taşıyor. Ülkesinden, kimliğinden, değerlerinden giderek uzaklaşan nesilleri kendi gerçeklikleri ile tanıştırma noktasında Halit Refiğ gibi isimlerin duruşu ve mücadelesi çok şey söylüyor. Bu açıdan Kemal Tahir'in vefatından sonra yayımlanan ve Halit Refiğ tarafından sinemaya uyarlanan Karılar Koğuşu'nu izlemek üzere geçen hafta ben de Beyoğlu Sineması'na gittim.
Yeşilçam'ın çok büyük şanslarından biri olan Kemal Tahir ve Halit Refiğ dostluğu sinemamıza birbirinden değerli yapımlar kazandırdı. Karılar Koğuşu da onlardan biriydi.
Herkesin Milli maça odaklandığı bir günde salonun tamamına yakınının dolu olması sevindirici idi. Pek çok festival ve sinema etkinliğinde söyleşiler film izlendikten sonra yapıldığından filmin başlamasını beklerken Engin Ertan moderatörlüğünde Fatih Özgüven'le bir söyleşi başladı. Halit Refiğ ve Kemal Tahir'in dünyasını, kahramanlarını çok da anlamamış görünen Ertan'ın uzun uzadıya konuştuğu söyleşinin ardından seyircileri tatsız sürprizler karşıladı. Daha geçen yıl yenilenen sinemada film gösterimi birkaç kez teknik (!) arıza sebebiyle kesintiye uğradı. Salonu dolduran seyircilerin bir kısmı art arda yaşanan aksaklıklar sebebiyle filmi yarıda bırakıp çıkmak zorunda kaldı. İki büyük ustaya yapılan bu saygısızlık İBB'nin özenle çalışıp yeniden kültür hayatına kazandırdığı bu mekâna hiç yakışmadı.