ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Tasarımın neredeyse her alanda karşımıza çıktığı bir dönemde yaşıyoruz. Kimisi iyi kimisi kötü, bazısı işlevsel bazısı sadece estetik kaygılarla yapılmış olsa da hayatımızın her alanında bu kavram. Bu kavramın ilişkilendiği en büyük alanlardan biri de elbette mimari. Son yıllarda önemi daha da anlaşılan bir alan olarak karşımıza çıkan 'Broadcast Design' yani yayın tasarımı da mimarlar ve mimari için genç bir alan. Bu alanın ülkemizdeki öncülerinden biri de BAB Architects kurucuları Hüseyin Beş ile İrem Arıbaş. Kendileri yayın tasarımı alanına kafa yoran ve bu alanda üretimlerine devam eden iki mimar. TRT World, TRT Arapça, TRT Spor, TRT Haber, Star TV, DW (Deutsche Welle), Anadolu Ajansı, Katar radyo kanalları, Socrates ve Playspor Youtube kanalları gibi ülkemizden ve dünyadan pek çok yayının stüdyo, mekân ve dekor tasarımlarını yapıyorlar. "Gerçek ihtiyacı iyi gören ve yeni materyallere açık bir tasarım anlayışımız var. Her zaman dinleyen taraf olmayı, son sözü söylerken de üzerine minimum revizyon almayı hedefliyoruz. İyi bir tasarımın her şeyden önce ihtiyacı en iyi şekilde anlamanın sonucunda ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz." sözleriyle mimarlık anlayışlarını özetleyen Hüseyin Beş ve İrem Arıbaş ile yayın tasarımı alanındaki çalışmalarını konuştuk.
HEYKELSİ YÜZEYLER OLUŞTURMAK HEYECAN VERİCİ
Hüseyin Beş, yayın tasarımı konusunda çalışmaya ve bu alana kafa yormaya ne zaman başladığını şöyle anlatıyor: "2004 yılında bir okul projesinde bir haber masası tasarım projesi verilmişti. O yıllarda birkaç TV stüdyosu gezme şansım oldu. Bize aslında sadece masanın tasarımını yapmamız söylendi. Ben stüdyonun tamamını uydurduğum ölçüler ile tasarlamaya çalışmıştım. Böyle bir alanın olduğundan o yıllarda haberim yoktu. İlgimi çeken kısım diğer iç mekân ihtiyaçlarının yayın tasarımda tamamen başka olmasıydı. Daha özgür bir alan daha özgür formlar. Yaptığınız her şeyin işe yaraması gerekmiyor. Heykelsi yüzeyler oluşturmak heyecan verici. O yıldan sonra sayısız tasarım yaptım yapmaktayım ilk gün nasıl hissettiysem hala aynı hissediyorum."
BU ALANDA KENDİNİZİ SÜREKLİ CANLI TUTMAK ZORUNDASINIZ
İrem Arıbaş ise bu sürecin kendisindeki karşılığını şöyle dile getiriyor: "Yayın tasarımı üzerine olan yolculuğum profesyonel platformda kurucu ortağı olduğum BAB ile başladı. Ancak kafa yormaya başlamam biraz daha geçmişe dayanıyor. Çünkü Hüseyin'in uzun yıllardır yayın tasarımı üzerine olan uzmanlığı sayesinde bu alanın varlığını ve detaylarını keşfetme şansı buldum ve meslektaş olmamız sebebiyle daima ilgimi çekmiştir. Neden derseniz eğer ülkemizde ele alınma biçimi gereği mimarlıkta her zaman bir arada kurgulama şansı bulamadığınız bütünsel tasarım özgürlüğünün yayın tasarımında var olduğunu gördüm. Form, fonksiyon, akustik, ışık, renk, malzeme çeşitliliği, teknoloji, mekatronik... Yayın tasarımı bu ekipmanların tümünü size tek bir tasarım içerisinde kullanmanız için aynı anda sunuyor. Kendinizi sürekli geliştirmek ve canlı tutmak zorundasınız. Bu beni mesleğimi savunduğum şekilde yapabilmekle ilgili gerçekten çok heyecanlandırıyor."
KENDİ GÖZÜMÜZLE DEĞİL KAMERANIN GÖZÜYLE BAKIYORUZ
Bir yayın tasarımında dikkat edilmesi gereken ve olmazsa olmaz noktaların neler olduğunu ise Hüseyin Beş şu şekilde açıklıyor: "En önemli konu üreteceğiniz alanda kamera ile çekim yapılacağını ve kendi gözünüz ile değil kameranın gözüyle bu işe bakmanız gerektiği. Bu bilinç ile başlarsanız işin çok büyük bir kısmı çözülmüş oluyor. Geriye kalan her şey konumlandırma. Sunucunun nerede, konuğun nerede duracağı konuları ve ışık/kamera konumları sonrasında sizin gözünüzün değil kameranın neyi nasıl göreceği... Çok iyi tasarlanmış bir stüdyo çok iyi konumlandırılmış bir stüdyo ile mümkündür. İkinci aşama kameraları yerleştirdiğimizde artık tasarıma başlayabiliriz. Renk genelde öncelikle kullanmadığım bir yöntem. Öncelikle formu oluşturmaya özen gösteririm. Formu oluşturduktan sonra arka fonları sunucu ya da konukların tekli ve diğer planlarına gelecek şekilde formun ana yapısını ve bütünlüğünü bozmadan parçalamaya başlıyorum. Renk doku vs. kısmını çok tanımlı neon olmayacak şekilde kurgulamak diğer programlar için kullanılacak olan stüdyonun tanımlı yüzeylerini en aza indirmek için önemli. Bu tip stüdyolarda renk işini LED duvar boyamaları ya da par ışıklar vasıtası ile yapmak arka fon yüzeylerini ışık manipülasyonları ile boyamak esnekliği çeşitliliği artırmak için önemli. En son olarak yansıyan yüzeyler mat yüzeyler ve dokulara karar verme kısmı bu kısım içeriğe ve konuya göre değişir kanalı kimliğini, imajını ve marka geçmişini bu kısımda ufak kaba ve kalabalık olmayacak şekilde hissettirmek gerekiyor. Bunu göze sokarak yapmadan nazikçe..."
VERİLMEK İSTENEN MESAJI NOKTA ATIŞI TASARLIYORUZ
Yayın tasarımı alanı profesyonel bir mimarlık veya teknik bilginin dışında, insan algısı, algı yönetimi, tasarımın insan üzerindeki etkisi gibi konuların da bilgisini gerektiriyor tasarım sürecinde. Örneğin bir haber programı stüdyosu tasarımında kullanılan renkler, masanın şekli ya da diğer her türlü şey hem o kurumun algısına hem de belki de haberlerinin/içeriklerinin kamuoyu tarafından nasıl algılanacağı konusunda da önemli bir nokta. Dolayısıyla bu noktada da mimarlara başka işler de düşüyor tasarım sürecinde. Yani mimarlık ve tasarım gözüyle beraber başka bir donanım... İrem Arıbaş bu konudaki düşüncelerini şöyle izah ediyor: "Kesinlikle haklısınız... Yayın tasarımının değinmiş olduğunuz bakış açısıyla ele alınması opsiyonel olmaktan ziyade tasarımın doğru amaca hizmet edebilmesi için bir zaruret. Bizler mimari bir yapının veya iç mekân tasarımının insan üzerindeki etkisini yapının işlevi ve mekânsal ihtiyaçlarına göre kurgularken aynı zamanda kullanıcının bu tasarım ile fiziksel bir temas kuracağını da bilerek yaklaşıyoruz ve böylece kişinin kendi deneyimi için tasarımda yoruma açık bırakabildiğimiz kısımlar olabiliyor. Yayın tasarımında böyle bir şansınız yok. Alanda oluşturduğunuz her şey ile kişi sadece bir ekran başından temas kuracak. Yaratmak istediğiniz atmosferi ve vermek istediğiniz mesajı nokta atışı olarak tasarlamak, tüm parantezleri doldurmak zorundasınız. Bu da tabii ki profesyonel bir mimarlık ve teknik bilgiden çok daha fazlasını gerektiriyor. Her şeyden önce kurumun kimliğini ve yapılacak yayının niteliğini doğru analiz etmek şart. Geri kalan tüm planlama ve her türlü tasarım detayı bu çıkış noktasına hizmet etmeli. Form, malzeme seçimleri, ışık vb. gibi tüm tasarım enstrümanları belli bir psikolojik algı üzerine kurgulanmalı. Buna ek olarak çoğunlukla aynı stüdyo içerisinde günün farklı saatlerinde yayın akışına göre birden çok program içeriği oluyor biliyorsunuz. Bu yönde de tasarlanan stüdyolar içerisindeki tüm setlerin çeşitliliğe cevap verecek, çok yönlü ve birbirine dönüştürülebilir şekilde tasarlanması önemli."