ozlem.sonmez@aksam.com.tr
Şair Orhan Veli demiş; Kapalıçarşı deyip de geçme Kapalıçarşı kapalı kutu... Tarihiyle, efsaneleriyle asırlardır ticaretin kalbi olan Kapalıçarşı, açıldığı yere ve onları üreten uygarlıklarına göre 22 tane kapıya sahip… Bugün ise sadece 6 tanesi kullanılabiliyor…
Bu kapıların her birinin yapısı her birinin üzerindeki armalar farklı… Bedestenlerinden sokaklarına, altından Kınalıada’ya kadar uzanan tünellerin efsanesi ise ihtişamının yanında tüyler ürpertici… Şimdi hazır mısınız mistik bir yolculuğa?
5 asrı geride bırakan Osmanlı'dan yadigar Kapalıçarşı… Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a en büyük armağanlarından biri. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en gizemli mekânlarından biri olan Kapalıçarşı, yeryüzündeki en eski alışveriş merkezi. Bu mistik ve kozmopolit çarşı, gün içinde binlerce turisti ağırlıyor.
Her bir kapı farklı iş koluyla adlandırılmış
Sayısız sokağı hanlarla buluşturan, Osmanlı'dan yadigar, tarihi ve kültürel bir miras Kapalıçarşı. İmparatorluk Devri'nde, ülkedeki diğer kapalı çarşılardan ayrılması için bugünkü Grandbazaar ifadesi gibi Çarşu-ı Kebir, yani Büyük Çarşı olarak anılırdı ve bunun için 22 tane kapı yapıldı. Beyazıt Camii ile Nuruosmaniye Camii arasındaki büyük alanı kaplayan çarşı, bünyesinde bir çok tarihi yapıyı barındırıyor. 64 cadde ve sokağı, 2 bedesteni, 16 hanı, 22 kapısı ve yaklaşık 3 bin 600 dükkana sahip olan Büyük Çarşı’nın her bir kapısının adı açıldığı yere göre değişiyor…
1546’da sadece 2 kere açılmış
Çarşı kapıları geceleri açılmamasına rağmen, 1546 yılındaki büyük yangında ve Abdülmecit’in Mısır seferi dönüşü yapılan kutlamalarda geceleri iki kez açılmıştır.
Cevahir Bedesteni ezoterik tarikatçıların yeri
Cevahir Bedesteni, ezoterik tarikat üyelerinin vazgeçemediği bir mekan. Efsaneye göre, Kapalıçarşı'da özel bir nokta, çok farklı bir zaman boyutuna açılıyor. Bu bazı tarihçiler tarafından da kabul ediliyor. Tekin değildir denemez, ama çok mistik olduğu kesin. Kapalıçarşı'nın çekirdeğini oluşturan Cevahir Bedesteni Kapalıçarşı'nın ikinci önemli yapısından biridir ve bir yolu pamuk, bir yolu ipekten dokunan kumaşların satıldığı için Sandal Bedesteni ismi verilmiştir.
Dehlizin ucu Kınalıada!
Efsaneler İstanbul’un altının birbirine bağlı tünellerle kaplı olduğunu söylüyor. Dehlizlerin labirent gibi olduğu muhakkak. Bu yeraltı labirentlerinin nerede başlayıp nerede bittiği ve ‘yapılış amaçları’ özellikle hâlâ cevap bekliyor. Bu şimdiye kadar rivayetten öteye gidemedi… Ancak hikâyesi tüyler ürpertici: Bu dehlize Yerebatan Sarayı’nın gizli bir bölmesinden başlayan dehlize Kapalıçarşı’dan da giriliyor. O nokta ise hâlâ gizli, kimse bilmiyor. Ucu ise Kınalıada'ya çıkıyor. Ancak o noktada gümüş kaplama atölyelerinin bulunduğu, çalışanlara da işe başladıkları gün söz konusu dehlizlerden bahsetmemeleri için Kuran-ı Kerim’e el bastırıldığı söyleniyor. Rivayete göre meraklı 4 çocuk işçi dehlize inerek tüneli geçmeyi denemiş… Çocuklardan sadece biri geri dönmeyi başarmış. Dönen çocuk da aklını oynatmış. Bu çocuk bir daha hiç 'yeryüzüne' çıkmamış. Gün boyu dehlizlerde dolaşıyor, gece de nerede uykusu gelirse orada uyuyormuş…
Gizli misyonlar üstleniyor
John Stephonus’un kitabına göre bu dehlizler; büyücülerin ve kahinlerin gelecek için yorum yapmak üzere kullandıkları yerler! Dehlizler Osmanlı'da da gizli misyonlar üstleniyor.
Gramofon baba… Yaşayan efsane!
Mehmet Öztekin, namı diğer Gramofon Baba, 55 yılını gramofonlara adamış bir isim… Eski fotoğraflar, yüzyıllık gramofonlar küçücük mekanı renklendiriyor. Fonda Hamiyet Yüceses... Gramofon Baba da birçok usta gibi aileden gelen mesleği sürdürmüş. Yıllarca Anadolu'nun dört bir yanından gramofonlar gelmiş ona. Hiçbirini geri çevirmemiş.
Hepsinin hikâyesi farklı
Nuri Osmaniye Kapısı: Çarşının ana girişini oluşturuyor. Adını yanındaki camiden alıyor… 1839'da Abdülmecid döneminde kapıya yerleştirilen armalarda, silah, kitap ve Osmanlı arması kendini gösteriyor.
Beyazıt Kapısı: Tarihi kapılardan bir diğeri. Üzerinde II. Abdülhamid'in tuğrasıyla ziyaretçilerini karşılıyor. Kapının üzerindeki armada 37 sembol bulunuyor. Bunlardan asa Hazreti Musa’nın sihirli bastonu. Terazide yer alan iki kitaptan biri Fatih’in kanunname’si, ikincisi Kanun-i Esasi’dir. Çift taraflı Teber veya iki taraflı balta, antik gelenektendir.
Sandal Bedesten Kapısı: Çarşının ikinci önemli kapısı. İçindeki bedestenler, kumaşların ve pahalı eşyaların satıldığı yerdir. İsmini "sandal" adı verilen kumaştan alır.
Kuyumcular Kapısı: Evliya Çelebi 1640’ta esnafını şöyle anlatmış: “…İstanbul’un kalabalık ve seçme yerinde, Osmanoğulları’nın büyük hazinesidir ki gûya kahkaha kalesidir. Doğuya açılan kuyumcular kapısı vardır ki bu kapı üzerinde kanatlarını açmış korkunç bir kuş sureti vardır… Bu suret şu anlama gelir: Kazanç denilen şey havaya uçan vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bezistanda kâr edebilirsin!”
Mahmutpaşa Kapısı: Açıldığı yer ve kapı adını sadrazam Mahmut Paşa’dan almış. Paşa buraya birçok dükkan yaptırmış.