Mardin Bienali'nde “Çimenin Vaadi”

Bu yıl beşincisi Çimenin Vaadi başlığıyla gerçekleşen Mardin Bienali direktörlerinden Hakan Irmak: ''Mardin'de güncel sanat çalışmalarının içerisinde olan, sanat üreten ciddi bir kitle var. 12 yıldır bu bienali yapıyoruz ve kavramsal bir fikri ortaya koymak, bunu izleyici ile buluşturmak için ithalat değil imalata inanıyoruz. Birileri kalkıp İstanbul'dan gelip buraya bienal kondurmadı!''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Geçen hafta, bu yıl "Çimenin Vaadi" başlığıyla, Döne Otyam ile Hakan Irmak'ın direktörlüğünde 5. kez gerçekleşen Mardin Bienali'nin açılışı nedeniyle Mardin'deydim. 25 ülkeden 39 sanatçının çalışmalarının yer aldığı ve 20 Haziran'a kadar devam edecek olan bienali 6 farklı mekânda ve yan etkinlikleriyle deneyimleme fırsatı buldum. Mardin'in kendine özgü ve eşsiz coğrafyası ve atmosferiyle hem sanatçılara hem de sanatçıların birbirinden özgün işlerine ev sahipliği yapan bienal, farklı biçimsel formlarda onlarca işi sanatseverlerle ve Mardinlilerle buluşturuyor. Bu yıl küratörlüğünü Adwait Singh'in yaptığı bienali, direktörlerden Hakan Irmak ile konuştuk. Mardin doğumlu, Mardin ve İstanbul'da faaliyet gösteren Çivi Yaratıcı Fikirler reklam ajansının kurucusu ve ajans başkanı Hakan Irmak, 2010-2018 yılları arasında bienalin görsel yönetmenlik koordinatörlüğünü, 2018'den bu yana ise Döne Otyam'la birlikte bienalin direktörlüğünü sürdürüyor.

İTHALATA DEĞİL İMALATA İNANIYORUZ

Bienale Mardinlilerin ilgisini nasıl yorumlarsınız?

Mardin ve bölgede yaşayan toplumlar asırlar boyunca sanatın içerisinde olmuşlar. Ama sanatı hayatlarından gayrı tutmamışlar. Sanat hayattan bağımsız değil. Sanat bir tür hayatta var olmanın yolu. Yine bölgede güncel sanat çalışmalarının içerisinde olan, sanat üreten ciddi bir kitle var. 12 yıldır bu bienali yapıyoruz ve kavramsal bir fikri ortaya koymak ve bunu izleyici ile buluşturmak için ithalat değil imalata inanıyoruz. Birileri kalkıp İstanbul'dan gelip buraya bienal kondurmadı. Döne Otyam zaten tanımlanmış merkezlerin dışında sanata başka hayatlar kazandırmakla tanınan biriydi. Bir galeri yerine bir tren garında sergi yapmayı tercih eden biriydi. Sanata yeni merkezler kazandırmak yeni ilişkiler kurmak ama asla başkentten Mardin'e kültür ithalatı yapmak istemeyen biriydi. Güçlerimizi Mardinliler olarak onunla birleştirdik. Ve biz Mardin'e bir bienal getirmedik. Biz Mardin'de farklı katmanlardaki sanat tanımları, zanaat tanımları, tarih, mekân ve toplumsal ilişkileri arasında bir köprü kurduk. Bir değil pek çok köprü kurduk. Ama inanın doğu ve batı arasında köprü filan kurmadık. Bunun nasıl kurulacağına dair de pek bir fikrim yok. Çünkü bulunduğunuz konumunuza göre doğu ve batı sürekli değişiyor. Değişmeyen bir doğu ve batı olmadığına inanıyorum. Sabit bir batı yok. Doğu da yok!

MESELEMİZ MARDİN'İN KENDİ ÖZGÜN VAROLUŞU

Bienalin gelecek yıllar içindeki planlarından ve üzerine koyma kaygısında olduğu konuların birkaçından da bahseder misiniz?

Aslına bakarsanız son derece kolektif de bir oluşum olduğundan gelecek yıl planları yok ama arzuları var. İstekleri var. Yeni ihtiyaçları var. Dertleri var. Meselesi var! Residence programları gibi. Paralel etkinlikler için daha çok mekân yaratmak gibi. Mardinli sanatçıların ve Mardin'e gelip üretmek isteyen sanatçıların ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak daha felsefi ve teorik tartışmalar için uluslararası yeni oluşumlar yeni zeminler kurgulamak gibi. Daha çok yayın yapmak gibi. Sadece çağdaş sanatla değil edebiyat ortamıyla da ilişkiler kurarak farklı yayınlara biçimsel ve zihinsel farklı yayınlara yelken açmak gibi. Mevcut estetik deneyimleri güncel sanatı mümkün olduğu kadar görünür kılmak ama ürünleştirmemek gibi dertlerimiz var. Meselemiz var: Kendi özgün varoluşlarımızla birbirimize benzemeden Mardin'in kendi özgün varoluşunu kesiştirmek.

ÖNCELİĞİMİZ GÜNCEL HAYATIN İÇİNDEN BİR BİENAL YAPMAK

Kızıltepe veya Midyat gibi ilçelere bienali götürmeyi, orada da sergi mekânları oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Sergi mekânlarının hayatın içinde o kargaşa kalabalık turistik kafilelerin attığı çöplerin ortasında olması bana "güzel" geliyor. Mardin'de birkaç hayat var. Mardinlilerin hayatı, Mardin'e birkaç günlüğüne gelen turistlerin hayatı, turistlerle çalışan esnafın hayatı vs... Bence bir çağdaş sanat deneyimi bu hayatların ortasında bu hayatlara değen bir noktada olmalı. Kızıltepe de olabilir Midyat da olabilir Nusaybin de. Ama bir yerde yapmalıyız gibi bakmıyoruz. Güncel hayatın içinde bir bienal yapmayı öncelik veriyoruz. Döne de ben de küratörden ilham alıyoruz. Sanatçıların bu kavram doğrultusunda ürettiklerinden alıyoruz. Mardinli sanatçıların bienale paralel yaptıkları yapacakları paralel sergilerden ilham alıyoruz. Ona göre biz de biraz eser üretir gibi mekânları belirliyoruz. Ona göre seçenekler buluyoruz. Kasımiye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Mardin Müzesi, Tokmakçılar Konağı yine böyle ilhamlarla seçilmiş mekânlardı. Mekâna göre hareket etmiyoruz özetle. Kavrama göre mekânları belirliyoruz.