Kafanıza koyun, “Yapacağım” deyin, yaparsınız. Siz yeter ki azmedin. Çünkü azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor. Nasıl mı? Rengin Börekçi’nin hikâyesini okuyunca anlayacaksınız. Stres atmak için mahallesindeki havuza üye olan Rengin Börekçi 45 yaşında yüzmeyi öğrendi, 50 yaşında Manş Denizi’ni geçen tek Türk kadın ekibinin içinde yer aldı. Şimdi de ‘Brave Turk’s’ yani cesur Türkler adını verdikleri grupla Capri Adası'yla Napoli arasındaki 36 kilometrelik parkuru geçecek. Üstelik dev dalgalarla ve çapı iki metreyi bulan denizanalarıyla mücadele de bu yolculuğun bir parçası olacak.
TEK TÜRK KADIN EKİBİZ
1954 yılından beri Napoli Körfezi’nin güneyinde yer alan Capri Adası’yla Napoli’ye yakın bir bölge arasında geçişler yapılıyor. 70’li yıllarda üç Türk erkek yüzücü de denemiş ve geçmeyi başaranlar olmuş. 2008 yılından beri de 10 kilometrelik kısmı ilk kez Pekin Olimpiyatları’nda açık yarış haline getirilmiş. Biz altı kadın olarak katılacak tek Türk kadın ekibiz. 9 Temmuz’da Capri Adası’ndan suya atlayacağız 36 kilometrelik parkuru yüzerek finişe ulaşacağız inşallah. 12 saatte tamamlamamız gerekiyor. Hepimiz sırayla birer saat yüzeceğiz. Hızımızın saatte üç kilometreyi geçmesi gerekiyor ki bu sürede parkuru tamamlayalım. Verilen sürede bitiremezsek geçişimiz onaylanmayacak. Bu aynı zamanda bir yarış çünkü dünyanın birçok yerinden katılacak gruplar da olacak.
ZOR BİR PARKUR OLACAK
Rüzgârlı bir bölge, su sıcaklığı da 20-25 derece civarında. Zor bir parkur olacak çünkü 18 kilometresini akıntıyla ve dalgalarla mücadele ederek geçireceğiz. Akıntı bizi sürükleyeceği için ona göre bir strateji geliştirmemiz gerekecek. 36 kilometrelik bir alandan söz ediyoruz dolayısıyla varacağımız yerin sonu görünmüyor. Sadece önümüzde uzanan dağları göreceğiz. Dağları kerteriz alarak yüzeceğiz. Akıntı bizi ters tarafa sürüklemesin diye gideceğimiz rotanın kuzeyine ya da soluna doğru yüzmemiz öneriliyor. Esas strateji bir gün önce yapılacak toplantıda belli olacak. Akıntının ve rüzgârın şiddetine göre belirlenecek. İnşallah doğru bir şekilde uygulayabiliriz. Hızımızın çok iyi olması lazım. Düz bir denizde rahatlıkla hızımızı ayarlayabiliriz ama dalga ve akıntı bizi zorlayacak.
DALGALARLA YÜZMEK KORKUTMUYOR
Antrenman yapmanız şart. Panik yapmamak için dalgalara karşı nasıl davranmanız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Çünkü iki üç metrelik dalgalar arasında yüzerken dengeniz bozuluyor, hızınız yavaşlıyor. Tuzlu su gözlerinizi yakıyor, su yutuyorsunuz. Nefes alacağınız an kafanız dalganın altında kalıyor ve o an nefes alamıyorsunuz ancak bir sonraki kulaçta nefes alabiliyorsunuz. Tam siz kolunuzu öne doğru atarken dalganın şiddetiyle kolunuz geri gidiyor. İşte bu esnada dengenizi iyi ayarlamanız lazım. Biz de özellikle dalgalı deniz antrenmanı yaptık, ters akıntıya karşı yüzdük. Sonuçta antrenmanlarda yaşayarak öğreniyoruz dolayısıyla o dalgalarda yüzmek artık sizi korkutmuyor ve panik olmuyorsunuz.
DENİZANALARIYLA MÜCADELE
Denizanalarıyla mücadele edeceğiz. Size saldırmıyorlar ama yüzmenizi engelliyorlar. Düşünsenize çapı iki metrelik bir denizanasıyla karşılaşıyorsunuz. Haliyle de tedirgin oluyorsunuz. O sakin sakin sizin altınızdan geçerken siz sakinliğinizi koruyup da üzerinden geçemiyorsunuz tabii. O değil, siz rotanızı değiştiriyorsunuz. Bu da temponuzu ve rotanızı engelliyor. Daha fazla enerji sarf etmek zorunda kalıyorsunuz. Denizanasının çarptığı yer müthiş yanıyor, canınız acıyor. Beyniniz, kalbiniz orada atıyor. Denizanasının tedavisi tuzlu su olduğu için haliyle yüzmeye devam ediyorsunuz. Zaten yüzmeyi bırakmanız mümkün değil çünkü takım sorumluluğunuz var, bırakırsanız yarış bitiyor. Dalgalarla, denizanalarıyla ve akıntıyla mücadele ederken bir an “Benim burada ne işim var? Niye sıcak yatağımdan, güvenli ortamımdan çıktım geldim” diyebiliyorsunuz. Sonra başarma duygunuz baskın geliyor ve yola devam ediyorsunuz. Neyse ki bu bölgede köpekbalığı görülmemiş. Yunusların olduğu söylendi, inşallah denk gelir de birlikte yüzeriz.
AMACIMIZ KADINLARA CESARET VERMEK
Bu yola baş koymamızın nedeni başka kadınlara da ilham kaynağı olmak. Grubumuzda 18-58 yaş arasında altı kadın var. Amacımız her yaştan kadına cesaret vermek ve “Siz de başarabilirsiniz” demek. Grubumuzun adı da ‘Brave Turk’s’ yani cesur, çılgın Türkler. Kadınlara cesaret vermek ve ilham kaynağı olmak istedik. Sizin yaptığınız haber sayesinde o kadar çok insan bana ulaştı ki. “Beş yıl önce yüzmeye başlayıp da Manş Denizi’ni geçmişsiniz ben de denemek istiyorum. Yapabilir miyim?” diye çok arayan oldu. İki üç insana dokunabilmişsem ne mutlu bana. Bir arkadaşımı ikna edip yüreklendirdim şimdi o da yarışlara katılmaya başladı. Onun kendine olan inancını görmek beni çok mutlu etti. “Başardım” diyebilmek çok önemli. Bu işten maddi kazancımız yok, cebimizden para harcıyoruz, sponsor desteği de almıyoruz. Manevi boyutu çok büyük, çok mutlu oluyoruz.
45 YAŞINDA YÜZMEYİ ÖĞRENDİM
45 yaşında profesyonel olarak yüzmeyi öğrendim. Öncesinde herhangi bir sporu yapıp da yüzmeye geçmedim. Sporla hiç ilgim olmamıştı. Bir arkadaşımın önerisiyle evimin yakınındaki bir havuza üye oldum. Günün stresini atarım diye düşündüm. Kulübün 25 metrelik yarı olimpik kapalı havuz olduğunu gördüm. Bir gün oraya girdim, “nasıl yüzülüyor, kurallar nedir?” derken ben de orada yüzmeyi denedim. Birkaç kulaçtan sonra nefesim kesilmişti. Her gün yüzmeye başladım. 5 metre, 10 metre derken bir gün 25 metreyi yüzebildim. Büyük mutluluktu. Haftanın hemen her günü havuza gitmeye başladım. Havuzda yüzenleri inceledim, yüzme videoları izledim, yüzme sitelerine üye oldum. Seyrettiğim videoları ertesi günü havuzda uygulamaya çalıştım. Bilenlere “Niye onu kullanıyorsun, kolunu niye öyle atıyorsun, nasıl antrenman yapılıyor?” diye sorarak 6 ay sonra Urla’da yüzme federasyonunun düzenlediği açık su yarışına katıldım. Kadınlar yaş kategorisinde 2. oldum. 6 ay içinde 1-2 kilometre yüzer hale geldim.