Mağusa Limanı türküsü klibe konu oldu

Kıbrıs'ın Mağusa şehrinde 1943 yılında İngiliz askerleri tarafından genç yaşında öldürülen Arap Ali için yakılan ağıt şimdi de Murat Ongun Eres'in sesinden müzikseverlerle buluştu. Eres'le müzik yolculuğunu ve Mağusa Limanı'nı konuştuk.

İPEK TANIR / cumartesi@aksam.com.tr

Yeni single'ınız bu Cuma yayınlandı. Mağusa Limanı bilinen bir türkü. Neden onu tekrar yorumlamak istediniz? Size ne hissettiriyor?

Yıllar önce bu türkü bir otel programında istek olarak karşıma çıkmıştı. Armonisini biliyordum ama hissedemediğim hiçbir şarkıyı prensip olarak icra etmekten kaçınırım. O gece gönülleri hoş ederek repertuarıma alacağımı dile getirip veda etmiştim. Ertesi günün sabahı gözlerden uzak başka bir mekânda kahvaltı yaparken Mağusa Limanı türküsü aklıma geldi. Bir yandan kulaklığımdan türküyü dinliyor bir yandan kahvaltımı yapıyordum. O kadar etkilenmiştim ki ardarda dinlemeye başladım. Merak edip internetten hikâyesini araştırdım. Ruhumuza tatlı bir hüzün bırakan bu türkünün çok acıklı bir hikâyesi vardı. 1943 yılında Kıbrıs'ın Mağusa şehrinde İngiliz askerleri tarafından genç yaşında öldürülen Arap Ali için yakılmış bir ağıt. O günün akşamı bu türküyü repertuarıma ekledim ve ilk fırsatta okumaya karar verdim.

Nasıl bir süreçte ortaya çıktı single?

2018 sonlarında gala gecesi için davet edildiğim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde halkın yoğun ilgisi üzerine, haftalık programlar yapmaya başladım. Kuzey Kıbrıs'ta bu türkü her gün dinlenir, her mekânda muhakkak söylenir. Bunu gözlemleyince bu projeyi kendime görev edindim. O günlerin yoğun temposunda ne ben ne de ekip arkadaşlarım bir türlü bu projeye yoğunlaşamamıştık. Ancak kendimle kaldıkça bu türküyü söylüyor ve ilk fırsatta Mağusa Limanı'na Arap Ali'nin hikayesini konu alan bir klip çekmeyi arzuluyordum. Pandemi sonrası kolları sıvadık. Klibin Kıbrıslı bir yönetmen tarafından çekilmesi daha eftal olur dedik. Sevgili Mustafa Kemal Çelik, dönemin kostümlerinden silahlarına, araçlarına ve resmi izinlerine kadar her detayı iki aylık bir süreçte tamamladı. Ancak adadan kaynaklı bazı dezavantajlar sebebiyle süreç biraz daha uzadı. Geç oldu ama temiz oldu. Klibimizin senaryo danışmanlığını bir dönem K.K.T.C.'de Cumhurbaşkanlığı tarih danışmanlığı da yapmış olan Bülent FEVZİOĞLU üstlendi. Halkın diline pelesenk olmuş bu türküyü çok değiştirmeden aranje etmek ve izlenir hale gelmesi yaklaşık bir yılı buldu.

Artık pek çok müzisyen albüm yerine tekli çıkarmaya başladı. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Değişen dünya düzeni bu sektörü de etkiledi. Ama hayat hep yinelemeyi seçiyor. Çünkü artık her şeyi internetten takip eder hale "geldik" demiyorum "ediyoruz" diyorum. Dolayısıyla değişen düzene ayak uydurmak ve daha çok üretmek gerekiyor.

Uzun yıllardır müzikle ilgileniyorsunuz. Ama herkes sizi O Ses Türkiye yarışması ile tanıdı. Nasıl bir yolculuktu bu? Müzikte nereden nereye geldiniz?

O Ses Türkiye benim için çok renkli deneyim oldu. Yarışma süreci ve halkın ilgisi elbette beni daha tanınır hale getirdi. İl il açılışlar ve konserlere davet edildim. Ve peşinden "Sen Yolundan Dönme" adlı ilk teklimi çıkardım. Ben de yolumdan dönmeyerek bundan sonra kısmetse daha hızlı kendi eserlerimi çıkarmaya devam edeceğim.

Tür olarak belli bir çizgide ilerlemek mi yoksa farklı türlerdeki arayışlar mı sizi daha çok mutlu ediyor?

Müzisyen emin olduğu her kategoride sanatını icra etmeli diye düşünüyorum. Örneğin ses tonumdan ötürü benden Anadolu rock dinlediklerinde müzikseverlerden daha olumlu tepkiler alıyorum. Ancak türkü söylemek de beni çok keyiflendiriyor Türk sanat müziği dinlemek de. Kısaca başka bir zaman başka bir tarzda şarkılarımı duyarsanız şaşırmayın.

Müzikal çizginizde belirleyici olan ya da sizi etkileyen müzisyenler kimler?

Çizgi olarak isyan eden şarkılar beni çok cezbetmiyor, tasvip de etmiyorum. Açıkçası klasikçiyim. Sadece tüm halkımızda iz bırakan üstatlarımızın benim de kalbimde yerleri doldurulamaz. Bir Neşet Ertaş geçti bu topraklardan; "neredesin sen" diye bakıyoruz. 40 yılda bir gelir mi Barış gibisi onu da bekliyoruz. Cem Karaca da "beni bekleme kaptan" demiş. Biz de onların bıraktığı izleri takip ediyoruz.

Mağusa Limanı türküsü PKK tarafından şehit edilen öğretmen Aybüke Yalçın'ın vefatından önce seslendirdiği görüntüyle de hafızalarda bambaşka bir yer edindi. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Aybüke öğretmen de bir müzik insanıydı, ne de içli söylemişti. Bizler müzik insanıyız tabi ki gönüllere dokunarak var oluyoruz. Elbette ki olumsuz durumlar bizleri daha da derinden etkiliyor. Bir ana, baba uykusundan yediğinden içtiğinden fedakârlık edip bir evlat yetiştiriyor. Tam vatana millete faydalı insan yetiştirmenin gururunu yaşayacağı dönem canınızdan koparılıyorsunuz. Bu vesile ile Allah'tan ailesine ve sevenlerine tekrar sonsuz sabırlar diliyorum. Ömrü yetse nice Aybükeler yetiştirecek çiçeği burnunda bir öğretmenin terör örgütü tarafından katledilmesini esefle kınıyorum.