Lüksün yanında açlık, huzurun yanında savaş

Yeliz COŞKUN

yeliz.coskun@aksam.com.tr

Yaratıcı ve özgün çalışmalarıyla sosyal medyada adından sıkça söz ettiren Uğur Gallenkuş, ‘Paralel Evren’ adını verdiği çalışmasıyla, 7’den 70’e herkesi ‘düşünmeye’ itiyor. Gallenkuş, lüksün yanına açlığı, huzurun yanına savaşı koyuyor. Tek karede adaletsizliği, modern dünyanın zıtlıklarını sergiliyor. Gallenkuş ile ‘Paralel Evren’ çalışmalarını ve hikâyesini konuştuk.

Bir yanda savaş, açlık, adaletsizlik; bir yanda her şeyin en lüksü, en iyisi… Bazen bir Rönesans tablosu ya da heykel, bazen de gündem olan bir fotoğraf… İşte tüm bunları bir araya getiren bir sanatçı Uğur Gallenkuş… Kendisi sosyal medyada Ortadoğu’daki savaş, kaos ve çatışmaları konu alan çalışmalarıyla tanınıyor. Sanatıyla yurtdışında da adından söz ettiren Uğur Gallenkuş ile “Paralel Evren” adını verdiği çalışmalarını konuştuk. 

Biraz kendinizi anlatır mısınız? Kimdir Uğur Gallenkuş?

Merhaba, 29 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum. İşletme mezunuyum. Bir şirketin e-ticaret sitesini yöneterek hayatımı idame ediyorum. 2014 yılından beri hobi olarak siyasi, mizahi gibi konuları baz alan fotomontaj çalışmaları yapıyorum. 

KOLAJLARIN AMACI FARKINDALIK

Yaptığınız sanatın tam adı nedir? Bu mesaj dolu sanat yolculuğu nasıl ve ne zaman başladı? 

‘Paralel Evren’ adını verdiğim çalışmalarda kullandığım teknik çok basit ve kolay bir işlem aslında. ‘Kolaj’ olarak adlandırılıyor. Farklı anları barındıran fotoğrafların bazı bölümlerinin birleştirilmesiyle oluşturuluyor. 2014 yılından bu yana siyasi ve mizahi olarak farklı çalışmalarım mevcut. 2015 yılında Aylan bebeğin cansız bedenini gördüğümde yaptığım çalışmam bu projenin ilk örneği. Şuan da hali hazırda yaptığım keskin bir şekilde ayrılan çalışmalarıma ait ilk görüntüleri 2016 yılında Ege Denizi’ni geçmeye çalışan bir mülteci kafilesinin güvenlik güçleri tarafından engellenmesini konu alan bir haberde yer alan mülteci çocukların gözlerindeki korku ve çaresizliği gördüm. Kendimce bu konuda bir şeyler yapmak istedim. Farkındalık amaçlı ilk çalışmalarımı bobiler.Org adlı platformda paylaştım. 2018 sonunda da bu çalışmalarımı yabancı bir içerik sitesinde yayınladım ve şuanda bulunduğum aşamaya ulaştı.

ORTADOĞU’DA BÜYÜK KAOS VAR!

Çalışmalarınızda savaş ve barış teması öne çıkıyor. Çoğunlukla da Ortadoğu yer alıyor. Neden?

Savaş ve barış her zaman ve her daim yan yana olacak bir durumdur. Çalışmalarımda genellikle savaş, göç, açlık, doğal olaylar, insan ve hayvan hakları gibi konularda çalışmalar yapıyorum. Fakat son dönemde özellikle Ortadoğu’da cereyan eden kaos tabi ki daha fazla çalışmalarda yer almasını sağlıyor. Tabii bunda teknolojik imkânların ve haber kaynaklarının çok fazla olmasına bağlı olarak daha çok fotoğraf, video dokümanları barındırıyor olması da önemli bir etmen. Latin Amerika, Afrika, Avrupa ve Asya’dan da birçok görüntü mevcut.

MESAJIM HER İKİ TARAF DA

Fotoğraflarda bir yanda refah, bir yanda zulüm var. Hangi tarafı düşünmeye sevk ediyorsunuz? 

Çalışmalarımla insanlara ya da taraflara vermek istediğim mesaj tek taraflı değil. Her iki taraf için de barındırdığı mesaj ve düşünmeye sevk eden durum söz konusu. Genelde çalışmaları yorumlayan kişinin etnik ve dini kimliğine göre yorumu farklı oluyor. Ben çalışmalarımda gelişmiş ve gelişmemiş toplumlar olarak ayırmayı daha doğru buluyorum. Gelişmiş toplumlara dolaylı ya da direkt olarak da olsa sebep oldukları ve kendilerinden başka sorunlar yaşayan ve sorunların mevcut oldukları görmelerini, empati kurmalarını, bilgi sahibi olmalarını, anlamalarını, düşünmelerini ve birazda ne kadar şanslı olduklarını fark etmeyi amaçlıyor.

İNSANI İNSAN YAPAN DÜŞÜNME OLGUSU

Gelişmemiş toplumlar için ise neden bu durumda olduklarını anlayıp bir an düşünmelerini, nerede sorun yaşadıklarını, nerede hata yaptıklarını, neden daha adil, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelişim içine giremeyip sürekli kısır döngü içerisinde gelişememelerini; acı çekmeye devam etmelerini anlamalarını ve düşünmelerini amaçlıyorum. Genelde işte bu bahsettiğim konularda insanların bakış açısı ‘İşte onlar Müslüman, bunlar Hıristiyan vs.’ gibi kalıplaşmış ve bahaneden başka bir şey olmayan yorumlar yapılıyor. İnsanı insan yapan olgu ‘düşünüyor’ olabilmesidir. İnsanın düşünebilmesi için çok farklı kaynak, düşünce ve tarzda şeyler okuması ve bilgilenmesiyle mümkündür.

GENÇ NESİLLERE İLHAM OLUYOR

Sizce paylaşımlarınızda verdiğiniz mesajlar etkili oluyor mu?

Çalışmalarımla vermek istediğim mesajların etkili olduğunu ölçecek bir araca ya da imkâna sahip değilim. Fakat çalışmalarımın özellikle beğenildiği ve takdir edildiği ve buna bağlı olarak da teşhir edildiği bir yer beni ufakta olsa birçok insana farkındalık yarattığı izlenimi kazanmamı sağlıyor. Bu yer okullar. Şu ana kadar birçok ülkedeki öğretmen, derslerinde çalışmalarımı işlemişler. İsviçre’deki bir Fransız öğretmen, Türk bir öğrenciye beni ve çalışmalarımı bilip bilmediğini sormuş. Bu beni çok şaşırttı ve gururlandırdı. Bu konuda bana Brezilya, Arjantin, Meksika, İran, İngiltere, İspanya, Türkiye gibi yerlerden derslere, okul sergileri ya da okul panolarına ait fotoğraflar geliyor.  Bu çalışmaların genç nesillere ilham ve farkındalığı benimsemelerini ve anlamalarını sağlıyor olmamı ifade ediyor.

Sanatınızın en büyük özelliği nedir?

Ben, hiçbir dil bilmenize gerek olmayan ve her insanın görme yetisine sahip olmasıyla anlayabileceği ve dilleri efendisi olarak tanımladığım görsel bir sanatla çalışmalarımı yaptım. Binlerce kelimeden daha hızlı ve anlamlı olabiliyor bu şekilde. Sanat önemlidir. Bir toplumun gelişmesi ve evrenselleşmesi için elzemdir.

UZUN BİR ARAŞTIRMA SÜRECİ VAR

Çalışmalarınızı neye göre belirliyorsunuz?

Genellikle belirli olaylara ait editöryal fotoğraflara ait görseller üzerinden ilerliyorum. Bazı istisna durumlarda da göstermek istediğim sorunlara ait görsellerin araştırması sonucundan çalışmalara karar veriyorum. Biraz uzun ve farklı kaynaklardan araştırma yapılmasını gerektiren bir süreç. Editöryal görselin bende oluşturduğu duruma ya da düşünceye göre karşısına uygun stok görseli araştırıyorum. Bu şekilde çalışmayı hazırlıyorum.

GÖRSELLER İÇİN İZİN ALIYORUM

Hayal gücünüzü neye borçlusunuz? 

Bu çalışmalarıma ilk başta çok gelişi güzel olarak başladığım için haber ajansları ya da galerilerde denk geldiğim görselleri kullanıyordum ve kullandım. Fakat çalışmalarım global bir aşamaya geldiği için artık izin alabildiğim kaynaklardan içerikleri kullanıyorum. Telifsel sorunları sosyal medya kullanımı için genelde sorun olmayacak kişileri tercihe diyorum. Ki çalışmalarını kullandığım birçok foto muhabiri ile iletişim halinde olmaya başladım. 

Dünya çapında bir farkındalığa imza attınız. ve uluslararası da takipçileriniz var. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Bu çalışmalar sayesinde ilk olarak zaten yurtdışından yoğun takipçiye sahip oldum. Sonrasında Türkiye’de takipçilerim oldu. Şuanda bile takipçilerimin sadece yüzde 14 gibi bir oranı Türkiye’den. Takipçilerimden genelde çok olumlu mesajlar alıyorum. 

KİTAP ÇIKARMAK İSTİYORUM

Yurtdışında çalışmalarım konusunda genellikle sürekli sergi talepleri oluyor. Fakat şuanda çalışmalara ait telif haklarına sahip olmadığım için bunu gerçekleştiremiyorum. Fakat ileri de bu sorunu çözdükten sonra bu talepleri değerlendireceğim. Çalışmalarımı bir kitap olarak daha kalıcı hale getirmeyi amaçlıyorum.

SORUNLAR ORTAYA KOYULUYOR

Her paylaşımınız amacınızı çok net ortaya koyuyor. Peki, siz çalışmalarınızdaki amacınızı nasıl anlatırsınız?

Benim çalışmaları yapmaktaki amacım, bazı sorunları insanlara bu tarz kolajlar yaparak göstermek ve düşünmelerini sağlamaktır. Her şeyin düzeleceği, savaşların biteceği gibi bir beklentiye de sahip değilim. Sadece ufak bir kıvılcım oluşmasıdır. Fark yaratmadan sorunları anlamayı ve çözmeyi sağlayamayız. Umarım gelecek kuşaklara faydası olur.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Son olarak önemli ve değerli sözler oldukları Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, Dünya’da sulh” ve “En büyük savaş cehalete karşı yapılan savaştır” sözleri hatırlatmak, anlam ve değerlerinin büyüklüğünü insanların kavramasını temenni ediyorum.