HALUK KESİM / cumartesi@aksam.com.tr
Tarihte dârül- rifat yani saadet ve mutluluk yeri olarak tanımlanmış Malatya. Selçuklular üstünlük ve asalet ifadesi olarak bu adı vermiş. Malatya Türk ili olarak mutluluk yeri olarak anılmıştır. Öyle bir yer ki gidenin gelmek istemeyeceği, suyundan içenin hayat bulacağı bir şehir... Her birimiz muhakkak Cüneyt Arkın filmleri seyretmişizdir. Bu filmler arasında en meşhur olanlardan biri Battal Gazi'dir. Filmde şöyle bir replik vardır: " Malatya Serdarı Hüseyin Gazi'nin oğlu Battal Gazi'yim"
Malatya tarih boyunca Türkler için en önemli merkezlerden biri olmuş. Konumu nedeniyle ticaret yollarıyla bağlantısı, stratejik önemi, bölgede yetişen önemli isimler Selçuklu, Osmanlı ve elbette Cumhuriyet tarihi boyunca Malatya ismini ön plana çıkartmış. Yakın tarihin en önemli Malatyalı ismi ise 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal.
Türkler, bu güzel ve önemli beldenin adını değiştirmeyerek Araplardan aldıkları Malatya şekliyle günümüze taşımışlardır. 11. yüzyıl başlarından itibaren Anadolu bir Türk yurdu haline gelmeye başlar. 1101 yılında Danışmentli Melik Muhammed Gazi'nin hâkimiyetine geçen Malatya, bir daha kaybedilmemek üzere Türk beldesi haline getirilmiş. Selçuklular döneminde Vilayet-i Malatya olarak anılan şehir, bir üstünlük ve asalet ifadesi olarak Darül-Rifat yani saadet, mutluluk yeri olarak anılmış.
MALATYA'DA BİR LEZZET DURAĞI
Sadece tarihi, gezilecek yerleri değil yemekleriyle de baş döndüren bir şehirdir Malatya. Ama yemeklere geçmeden önce bilinmesi gereken çok önemli bir tarihi yere sahip olduğunu yazmalıyız. Herkes Göbeklitepe'nin medeniyetin başlangıcı olduğundan bahseder. Malatya'da bulunan Arslantepe'yi ise tarihte bürokrasinin temelinin atıldığı yer olduğunu biliyoruz.
6 Şubat günü ülkemizde yaşanan büyük felaket sonrası ne yazık ki bu güzel şehir çok acı çekti. Sevgili kardeşim Emrah Oktay'ın deprem sonrasında Lig Radyo'daki programıma katıldığında söyledikleri kulaklarımdan gitmiyor. "Birlikte büyüdüğümüz, alışveriş yaptığımız dükkânlar yok artık, oturup yemek yediğimiz lokantalar, birlikte sohbet ettiğimiz esnaf, dostlarım, arkadaşlarım yok artık" demişti sevgili Emrah.
Depremin yaşattığı acıların telafisi yok. Yıkılan binaların yerine hızla yeni konutlar yapılıyor. Ancak şehrin kültürünü, geleneklerini, dokusunu hayatta tutmak bizim elimizde. Bölgeye yardımlarımızı devam ettirmek için her gidişimizde bölgenin esnafına da can suyu olmakta fayda var. Deprem sonrası yeniden kapılarını açan Hacı Baba Et Lokantası, Malatya'ya gidildiğinde mutlaka uğranması gereken lezzet duraklarından biri.
1942'den bu yana hizmet veren Hacı Baba Et Lokantası depremde yıkılmıştı ancak tekrar ayağa kalkarak hizmet vermeye devam ediyor. Oraya gittiğinizde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çok beğendiği Geleli Kebabını denemeden dönmeyin.
Malatya mutfağında fırın yemeklerinin yeri ayrıdır. Aslında sizde evde Geleli Kebabı yapabilirsiniz. Tarifi çok kolay. Önce malzemeleri sıralayalım:
1 kg patlıcan
1/2 kg kuzu eti
2 adet domates
1 adet soğan
3-4 adet sivri biber
1/2 yemek kaşığı domates salçası
Tuz
Karabiber
Sıvı yağ
Üzeri için;
Çeri domates
Sivri biber
Arpacık soğan
2 yemek kaşığı tereyağı
Yapılışı ise şöyle: Patlıcanları közleyip kabuklarını soyup, bıçak ile doğruyoruz ve fırın tepsisine döşüyoruz. Eti sıvı yağ koyup kavuruyoruz. Üzerine kuşbaşı doğranmış soğan ekleyip, birlikte kavurmaya devam ediyoruz. Kuşbaşı doğranmış domates, sivri biberleri ve salçayı ekleyip, 3-5 dakika sonra 2-3 su bardağı su ilave ediyoruz ve çok az su kalana kadar pişiriyoruz. Tuzunu ve karabiberini ekliyoruz. Tepsideki patlıcanların üzerinde pişen eti döküyoruz. Üzerini çeri domates ve sivri biberlerle süsleyip, iki yemek kaşığı tereyağını yakıp gezdiriyoruz.180 derece ısınmış fırında, 10-15 dakika fırınlayıp servis yapıyoruz.
Malatya mutfağının gözdesi olan diğer yemekler ise Kağıt Kebabı, içli köfteden yapılan Analı Kızlı, Dut Yaprağı Sarması ve Fasulye Yaprağı Sarması.
Elbette Malatya dediğimizde akla ilk gelen kayısıdan bahsetmeden olmaz. Neredeyse her derde deva bir yiyecek. En lezzetlisi şekerpare adıyla bilineni.Kurutulmuş, taze ne şekilde yerseniz o derece şifalı ve faydalı.