Leyan Senay: Davulumla dünyayı dolaşmak istiyorum

Uluslararası Bateri Festivali HerfstFest'te davet edilen ilk kadın sanatçı Leyan Senay, müziğimizi dünyaya duyuruyor. Türkiye'de kadın davulcu deyince akla gelen ilk isim olan ve kendine has tarzı ile dikkatleri çeken Senay davulu ile dünyayı dolaşmak istediğini söylüyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

"Her ruhun bir ritmi olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bu ritmi bulunca mutluluğu yakalayacaktır. Ben içimdeki bu ritmi davulla keşfettiğime inanıyorum." diyen baterist Leyan Senay müziğine dair sorularımızı cevapladı. Son altı yıldır davul ile profesyonel bir yolculuğu olan ve bu anlamda geçtiğimiz günlerde Uluslararası Bateri Festivali HerfstFest'te Türkiye temsil eden Senay, her tarz müziğe açık olduğunu dile getiriyor.

KEŞİF SÜRECİNDE PİYANO BANA YETMEMEYE BAŞLAMIŞTI

Müziğe piyano ile başladığını biliyorum. Davula geçişin nasıl oldu?

Küçük yaşlardan itibaren piyano çalışıyordum. Hatta ona âşıktım. Bu alanda dersler aldım. Ancak lise döneminde o kendimi keşfetme sürecinde piyano artık bana yetmemeye başladı. Çok yoğun duygular yaşıyordum içimde ve bunları piyano ile ifade edemiyordum. Bundan dolayı piyanodan uzaklaşmaya başladım. O dönem içimde kopan bu fırtınayı davulla anlatabildiğimi keşfettim. Sanırım lise son sınıfta davul çalmaya başladım. Yani davul ile tanışmam dokuz yıl önce oldu. Zor bir enstrüman tabii. Gitar değil ki evde alıp çalasın. Elektronik davul aldım ama o tadı vermedi. Haftada bir ders almaya başladım. İlk zamanlar davul benim için sadece haftada bir gittiğim terapi gibiydi. Sonradan anladım ki aslında davul benim bütün hayatım...

Hangi an da bunu söyledin?

Üniversitede İngiliz edebiyatı bölümü okudum. Bu süreç bireysel anlamda her türlü farkındalığı yaşadığım bir dönem oldu. Neyden mutlu oluyorum? Hayatıma nasıl devam etmeliyim? Bu soruların cevabını okurken buldum. Her anlamda zihin açıcı bir bölümdü. Bugün olsan yine bu bölümü okurdum. Konservatuvar okumak gibi bir düşüncem olmamıştı zaten. Davulun bana iyi geldiğini anladığım noktada 6 yıl önce kendime stüdyo açtım.

Peki bu süreçte neler yaptın? Kimlerle çalıştın?

Önce küçük gruplarla çalmaya başladım. Daha sonra sosyal medyaya videolar yükledim ve bunlar geniş bir kitle tarafından takip edilmeye başlandı. Buradaki takipçilerim benim en büyük motivasyon kaynağım. Onlardan istek parçalar geliyor. Onları da çalmaya çalışıyorum. Yıllardır müziğini hayranlıkla dinlediğim sanatçılarla aynı sahneyi paylaştım. İskender Paydaş, Nil Karaibrahimgil, Murat Boz ve daha birçok isimle çalıştım. Pop, rock, opera gibi farklı müzik tarzlarının içinde bulundum. Dışarıdan bakıldığında sadece rock müzik gibi duruyor ama öyle değil. Özellikle senfonik metali çok seviyorum. Hatta bu yaz senfoni orkestrası ile bir turneye gittim. Sanırım piyano ile olan geçmişimden dolayı klasik müziği seviyorum. Farklı tarzlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Workshop yapmaya ve atölyelerde dersler vermeye de başladım son zamanlarda. Kadın katılımcıların sayısı da her geçen gün artıyor. Bu da beni mutlu ediyor ve çalışıyormuşum gibi hissetmiyorum.

BAGETİM ELİMDEYKEN HER YERDE MÜZİK YAPARIM

Davul çalmak sana ne hissettiriyor?

Davulla birlikte hayat yeniden başladım diyebilirim. En zor anımda elimden tuttu. Aramızda kuvvetli bir bağ var. Aslında sadece davulla değil bu bağ bagetle... Bagetim elimde olduğu sürece ben masada, yerde, duvarda her yerde o ritmi yakalarım. Davulla olan birlikteliğimi kelimeye dökmek çok zor gerçekten. Onun başına oturduğumda çok farklı bir Leyan ortaya çıkıyor. Bunu annem bile söylüyor. Bambaşka birine dönüşüyorum. Oradaki Leyan'ı izleyince bende kendimden çok etkileniyorum.

BAĞIMSIZ BİR DAVULCU OLARAK TARZIMI ORTAYA KOYDUM

Neler çalmayı seversin?

Kendi yazdığım şeyleri çalmayı daha çok seviyorum. Klasik müziğe yazdığım davullar beni çok etkiliyor. Yine Addams Ailesi'nin jenerik müziğine yaptığım bir çalışma vardı o da çok beğenildi. 90'lar pop hayranıyım. Onları çalmakta hoşuma gidiyor. Metal müzikte severim, çalarım da. Belli bir tarza odaklanmayı sevmiyorum. Her tarzdan bir şeyler alıp kendi tarzımı oluşturmaya çalışıyorum. Bu farklılıktan beslenmek istiyorum. Sanırım bu yüzden de bir grubun üyesi olmadım bugüne kadar. Bağımsız bir davulcu olarak kendi benliğimi ortaya koymaya çalıştım. Leyan olarak bu dünyaya ne verebilirim onun peşinde oldum. Ve kendi hayallerimin peşinden koştum. İlerde belki kendimi adayacağım bir grubun içinde yer alabilirim. Müzik konusunda her fikre açığım.

6 yılda güzel işler yapmışsın. Bundan sonrası için nedir planın?

Kendi bestelerim var onları insanlarla buluşturmak istiyorum. Davul solo projelerimde var. Şarkı söylemeyi seviyorum. Eğitim alıp bu konuda da kendimi geliştirmek istiyorum. Ama asıl isteğim davulum ile dünyayı keşfetmek. En başlarda uçuk bir hayal gibi gelirdi. Ama davulum sayesinde Türkiye'de birçok yere gittim, tanımadığım kültürleri öğrendim. 3 yıl önce İngiltere'ye bir fuara gittim. Şimdi Uluslararası Bateri Festivali'nden davet aldım ve Belçika ile Hollanda'ya gittim. Aslında hayallerime çok uzak değilim. Bu keşifler sürdüğünce ve kendi müziğimi yapmaya devam ettikçe kesinlikle hayallerime kavuşacağım.

Uluslararası Bateri Festivali HerfstFest'e davet edilen ilk Türk davulcu sen oldun. Neler yaptın orada?

Davulcuların geldiği uluslararası bir festivaldi. Oraya katılan tek Türk ve kadın davulcu bendim. Belçika ve Hollanda'da idol olarak gördüğüm isimler ile bir araya geldim. Burada Türk müziği ritimlerini kronolojik olarak anlatan workshoplar yaptım. Daha sonra da biz de çok sevilen 9-8'lik müzik yaptım. MFÖ'den Ele Güne Karşı ile Aylin Aslım'dan Ben Kalender Meşrebim adlı parçaları çaldım. Bunlara kendi davullarımı yazdım. İnsanlardan da çok güzel dönüşler aldım.

MÜZİĞİN CİNSİYETİ YOKTUR

Erkek egemen bir sektörde kadın bir sanatçı olmak nasıl?

İlk başlarda ön yargı ile bakanlar oldu. Ama şu an da böyle bir şey yok tabi... Sanatta cinsiyet eşitliğinden yanayım. Müziğin cinsiyeti yoktur, içgüdüseldir. Hayal gücüdür önemli olan. Ressamın fırçasına cinsiyet atfediliyor mu? Hayır... Ama nedense kadına keman, vokallik yakıştırılır. Burada bir sorun var. Önyargılar çok anlamsız. Bana ilk başlarda "kadına göre iyi bir tuşen var" diyorlardı. Bana iyi bir şeymiş gibi söylenen bir cümle bile hakaret gibi gelirdi.

Kadın davulcuları desteleyen bir yarışmanın da Türkiye temsilcisisin...

Uzun yıllardır dünya çapında düzenlenen ve sadece kadın davulcuların katılabileceği uluslararası bir yarışma var, Hit Like A Girl... Buranın Türkiye temsilci oldum, 2 buçuk yıl önce. Davul piyasasının yüzde 99 erkek. Burada biz bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bu bir yarışma programı olsa da aslında kadın davulcuları cesaretlendiren ve ilham veren bir topluluk. Farklı ülkelerde benim gibi elçiler var. Sosyal medya ile kadın sanatçılara, davulculara ulaşmaya çalıştım. Bugün sayımız üç yüze yakın. Buradaki kadınlar birbirine güç veriyor, asla rakip değiller.

Tanı damağında kalan bir sahnen var mı?

Geçtiğimiz günlerde TEDx konuşmasına katıldım. Program başlamadan çok heyecanlıydım. Sahneye çıkınca o diğer Leyan ortaya çıktı. Her şey çok güzel aktı. Önce kendimden bahsettim ve sonra performans sergiledim. Bagetlerimi alıp parkede çaldım. İnmek istemedim sahneden. Tadı damağımda kaldı diyebilirim.