MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Sanat dolu bir evde büyümüş Sera Çamaş... Büyümüş dediğime bakmayın henüz on altı yaşında. Ailenin üçüncü kuşak ebru sanatçısı Sera, iki yaşından beri bu sanatla uğraşıyor. Altı yaşından bu yana da müzikle iç içe. Genç yaşına rağmen her iki alanda da başarılı bir yol çizen Çamaş aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. "Köy Okullarına Müzik" ve "Sanal Orman" projeleri ile gönülleri fetheden Çamaş, Ted İstanbul Koleji 11. sınıfta ve dokuz senedir İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı piyano bölümünde öğrenci. Ebru sanatına yeni bir yorum ve çağdaş bakış açısı kazandıran Çamaş'ın şu anda iki tane eseri dünyaca ünlü uluslararası bir sanat fuarı olan Contemporary Venice kapsamında, Palazzo Albrizzi-Capello'da sergileniyor. Önümüzdeki günlerde Canvas London'da iki ebru eseri ile yer alacak olan Çamaş, beş yaşından beri dedesi ve annesiyle Türkiye'nin birçok yerinde "Dededen Toruna Ebru Atölyeleri" yapıyor.
ÜÇ KUŞAK EBRU SANATI
Aileden gelen bir sanat merakı var sanırım...
Evet... Annem, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu ve Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi. Dedem ebru yapmaya emekli olunca başladı. Yirmi beş yıldır atölyemizde ebru yapıyor. Anneannem Türk işi nakış ve yağlı boya tablolar yapıyor. Babamın da sesi ve kulağı çok iyidir. Sanatla iç içe bir yaşamım var. Böyle bir ailem olduğu için şanslıyım.
Sanatın içinde büyümüşsünüz. Peki ebru ile ne zaman tanıştınız?
Ben doğduğumda annem ve dedem zaten evimizin altındaki atölyede ebru yapıyormuş. Çocuklara ve kadınlara atölyeler düzenlerken bende masanın üstünde oturup boyaları yermişim. İki yaşından itibaren ben de ebru yapmaya başlamışım. Bana özel olarak öğretmemişler. Kendim gözlemleyerek öğrenmişim. Aslında belki de bu sayede ebrunun bin yıllık bir sanat olduğundan ve oturmuş kalıplarından haberim olmadan desen olarak kuşlar, kediler, çocuk suratları yapıyordum. Şimdi de kolajlar çalışıyorum.
Senin ebrularının farkı nedir?
Ebrunun en önemli özelliği, aynı renk ve teknikle yapılsa bile her eser, çalışma birbirinden farklı olur. Ben farklı ebruları kolajla bir araya getirerek modern bir görsele dönüştürüyorum. Sanırım geleneksel bir sanata modern bakış açısı katmam insanların ilgisini çekti. Kullandığım ana malzeme geleneksel olsa da çıkan sonuç modern.
Nasıl gelişti peki bu tarzınız?
Elime geçen bütün kağıtlara hep mandala gibi desenler yapıyorum. Aslında bu desenlerle ebruyu birleştirmek istedim ve kolajlar yapmaya başladım. Kolajlarımdaki ebruların hepsi birbirinden farklı ama uyum içinde bir araya geldiklerinde çok güzel bir şey çıkıyor ortaya.
EBRU YAPARKEN HUZUR BULUYORUM
Senin yaşıtın pek çok kişi ebruya biraz yabancı açıkçası... Ebru sanatı sana ne ifade ediyor?
Aslında bu pek yaşla ilgili değil. Yapma fırsatı bulan herkesin ebru yaparken çok keyif aldığını gözlemliyorum. Ben de ebru yaparken huzur buluyorum, eğleniyorum. Bir tane daha yapayım, bir tane daha derken zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Birçok duygumu ebruyla dışa vurabiliyorum. Mesela mutluysam veya sinirliysem bu durum yaptığım işe yansıyor. Ebru veya müzikle uğraşırken başka hiçbir şey düşünmüyorum. Sadece onlara konsantre oluyorum.
Ebru sanatı günümüzde biraz daha geri plana atılan alanlardan biri. Sence bunun nedeni nedir?
Ebru, geleneksel olduğu için belli kalıpları olan bir sanat dalı ve genelde ustaların yaptıkları tekrar edilmiş. Yapılanların çoğu bu yüzden birbirine benziyor. Bu noktada ebruya farklı bakış açılarıyla yapılan yorumlar önemli. Aslında ebruyla ilgilenen insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Biz dedemin at kılından, gül dalından hazırladığı fırçalar ve toprak boyalarla geleneksel malzemelerle ebru yapıyoruz ama artık kırtasiyelerde hazır ebru kitleri satılıyor ve evde kolaylıkla yapılabilir.
Ebruyu klasikleşmiş halinden çıkardığını düşünüyor musun?
Bu çok iddialı olur. Daha yolun başındayım. Sadece, ebru sanatı denince akla gelen veya bugüne kadar yapılanlardan ve gördüklerimizden daha farklı bir sonuca ulaştım. Ve bu yaptıklarım konuyla ilgilenenlerin dikkatini çekti diyebilirim.
KİŞİSEL SERGİ PANDEMİDEN SONRA
Palazzo Albrizzi-Capello'da kaç tane eseriniz var? Kişisel bir sergi açmayı planlıyor musun?
Ebrularım New York merkezli bir sanat ajansı olan Hubdesign uluslararası platformda temsil ediliyor. Aslında pandemi olmasa New York ve Londra'da kişisel sergi planlıyorduk, ertelemek zorunda kalınca Contemporary Venice ve Canvas London'a başvurduk ve ebrularım sergilenmeye hak kazandı. Özel ölçüler olduğu için iki sergiye de özel ebrular hazırladım. Şu anda iki eserim var Palazzo Albrizzi-Capello'da. Canvas London'da da sergilenecek. Pandemi bitince yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergiler açmayı planlıyorum.
"Dededen Toruna Ebru Atölyeleri"niz ne zamandır devam ediyor? Bu atölyeleri nerelerde yapıyorsunuz?
On yılı aşkın bir zamandır yapıyoruz. Annem ebrunun tarihini anlatıyor, dedem malzemeleri ve nasıl yapıldıklarını aktarıyor ben de ebru yapıyordum. Sonradan adı Dededen Toruna Ebru Atölyesi oldu. Bugüne kadar Türkiye'nin birçok yerinde yüzlerce atölye yaptık.
EBRU VE MÜZİK HAYATIMIN PARÇASI
Peki müzik hayatının neresinde?
Kendimi bildim bileli müzikle ilgiliyim. Altı yaşımdan beri İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı piyano bölümünde Prof. Dr. Bahar Yücelen'in öğrencisiyim. Piyano ana enstrümanım. Onun dışında gitar, keman, ukulele, flüt, elektro gitar çok az da bağlama çalıyorum, şarkı söylemeyi çok seviyorum. Kendimi ifade etmemin benim için en güzel yolu, müzik. Ebru da müzik de zamanın farkına varmadan saatlerce yaptığım uğraşlar.
Okul, müzik ve ebru sanatı... Aradaki dengeyi nasıl kuruyorsun?
Aldığım eğitim ile sadece müziği öğrenmiyorum. Zamanı doğru kullanma becerisi, uzun ve etkili konsantrasyon süresi gibi birçok katkısı da oluyor. Bunun dışında zaten ebru yapılan bir ortama doğdum, altı yaşımda da konservatuvarın sınavını kazandım. Yani ben ebru ve müzik olmadan hayatın nasıl olduğunu hiç bilmiyorum. Çünkü ikisi de hatırladığım günden beri hep vardı.
İlerisi için hedefin, isteğin nedir?
Hem müzik hem de ebru yapmak istiyorum. Ama psikoloji eğitimi alıp çocuklarla sanat terapisi de yapmak istiyorum. Çok fazla hayalim var, çalışmaya ve üretmeye devam ettikçe gerçek olmalarını diliyorum.
YAPILACAK ÇOK ŞEY VAR
Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorsun. Peki yola çıkışın nasıl oldu?
Dededen Toruna Ebru Atölyeleri'nde daha çok eğitimde dezavantajlı denilen ama bence farklı avantajlara sahip çocuklarla çalışıyorduk. KODA Derneği'nin bizi ebru atölyesi yapmamız için Harran'a davet etmesiyle Köy Okullarına Müzik projem başladı. Buraya giderken ukulelemi yanıma almıştım. Ebru atölyesinin yanında müzik atölyeleri yapıp çocuklara notaları anlattım, klasik müzik dinlettim ve en önemlisi hepsine tek tek ukulele çaldırdım. On üç yaşımdaydım ve altı okul iki yüz civarı çocukla çalıştım. Ertesi sene Harran'da on sekiz okuldan davet alınca sürdürülebilir müzik eğitimi için org kampanyası başlattım. Birçok ildeki köy okuluna orgları gönderdim. On beş yaşımda ise Harran ve Batman'a giderek çocuk koroları kurdum. Pandemi olmasa Diyarbakır ve İzmir için hazırlıklar yapmıştık, pandemi sonrası için çok güzel planlarımız var. Bir de çocuklarda farkındalık yaratıp büyüklere ağaçların hepimizin olduğunu hatırlatmak için çocukların gönderdiği ağaç resimleriyle Instagram'da oluşturduğum Sanal Orman projem var. Dünyanın en geniş katılımlı Türkiye'nin ilk ve tek sanal çocuk sergisi olmasının yanında Sanal Orman projesi, Edirne'de yirmi beş bin ağaçlık gerçek bir ormana dönüştü. Yapılacak çok şey var ama bizde de yapacak güç var. Herkes elinden geleni yaparsa dünyayı daha güzel bir yer yapabiliriz.