Kurumlar deprem hazırlığını daha ciddiye almalı

Olası büyük çaplı afetlerde kayıpları en aza indirmek için hem bireysel hem de kurum ve kuruluşlar olarak ciddi adımlar atılmalı. Depremin bizi nerede yakalayacağı belli olmadığı için iş yerleri ve okullar da evlerimiz kadar önemli. Bu noktada bazı kurum ve kuruluşların eksiklikleri olduğuna değinen AKUT yetkilileri afet bilinci konusunda hazırlıkların tamamlanması gerektiğini vurguladı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Deprem gerçeğini unutmamak, hafızalarda diri tutmak gerekiyor diyoruz her zaman. 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin acıları hâlâ çok tazeyken bir yandan da büyük İstanbul depremi tehdidi devam ediyor. Tüm bu yaşananlar ve yaşanacak ihtimaller karşısında nasıl bir hazırlık yapıyoruz? Evler, iş yerleri, hastaneler, okullar, AVM'ler gibi hayatımızı sürdüğümüz mekânlarda ne gibi önlemler alınıyor? Yoksa tüm bu acılar unutuldu mu? AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Yosun Akverdi ve AKUT İstanbul Ekip Lideri Adem Ceran ile kurum ve kuruluşlar ile bireylerin depreme hazırlık konusundaki adımlarını konuştuk.

RİSK AZALTMA KONUSUNA ODAKLANILMALI

Aslında konuşulacak iki ana başlık var. Biri bireysel diğeri kurumlar olarak yapılması gerekenler... Öncelikle bireysel anlamda nasıl bir hazırlık sürecine girmeliyiz? Bunu hep konuşuyoruz ama uygulamada ne durumdayız?

Zeynep Tosun Akverdi: Ülkemizde yaşanabilecek afetler konusunda; "kriz yönetimi", "zarar azaltma", "hazırlık", "tahmin ve erken uyarı" süreçlerinden oluşan "ulusal afet kültürü"nün oluşturulması gerekiyor. Ülkemizin deprem bölgesinde olduğunu unutmamalıyız. Özellikle bu yüzden risk azaltma kısmına odaklanmamız önem arz ediyor. Deprem anında eşyanın yanında yatacağım ve hayatta kalacağım algısından çıkıp dayanıklı binalar inşa edilmesi ve acil durumlar karşısında toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Araştırmalar gösteriyor ki deprem gibi bir afetten bahsettiğimizde; yüzeye yakın ilk kurtarmalar genellikle çevre halkı tarafından gerçekleştirilir. Bu istatistiksel olarak yüzde 97'lik bir orana sahip. Yani geriye biz profesyonellere kalan oran ise yüzde 3'lük bir oran. Tam da bu sebeple tüm vatandaşlarımızın arama kurtarma konusunda bilinçli olması, farkındalıklarının artması, mahalle örgütlenmelerine katılmaları ve aynı zamanda ilk yardım eğitimi alması çok önemli. Dünyadaki bütün arama kurtarma ekiplerini getirseniz, en iyi koordinasyonu yapsanız bile yetişebileceğinizin sınırları var. Bu bilgi ve deneyimler ışığında arama-kurtarma eğitimlerinin önemi ve katkıları konusunda oluşacak farkındalıkla, firmaların eğitimlere önem vermesi gerekiyor. Bireysel olarak aile içerinde kendi planlamamızı hazırlamalı; bir afet anında kim, nereye gidecek, sonraki buluşma noktası, şehir dışında belirlenecek bir irtibat kişisi üzerinden iletişimin sağlanması gibi önlemler yaşayabileceğimiz kaos ortamında bizleri rahatlatır.

KENTSEL DÖNÜŞÜM BİTMEDEN HAZIR DEĞİLİZ

Binaların durumu oldukça önemli...

Z.T.Akverdi: Deprem hep gece olacakmış gibi düşünüyoruz fakat gün içerisinde de yakalanabiliriz. Deprem anında genelde okul, iş yeri ve ev üçlüsünde bulunuyoruz. Her şeyden önce, yaşadığımız, çalıştığımız binaların deprem güvenliğinden emin olmayız. Eğer analizlerde dayanıksızlık çıktıysa güçlendirmeliyiz ya da yeniden yaptırılmasını sağlamalıyız. Alçak katlı yeni yapılmış modern binaların çoğunun deprem riski çok fazla yok. Ancak büyük şehirlerde genelde çok katlı binalarda yaşıyoruz. 2008'den sonra yapılmış binaların depreme karşı dayanıklı olduğunu biliyoruz. 2018 yılında ise binaların deprem yönetmeliği değişti ve yeni binalar artık sıkı bir şekilde denetleniyor; eskisi gibi müteahhitlerin inisiyatifi pek geçerli değil. İstanbul'da özellikle kamu binalarının yüzde 94'ü güçlendirildi ya da yeniden yapıldı. Ama kentsel dönüşümleri tam olarak tamamlamadıktan sonra büyük bir İstanbul depremine hazırız diyemeyiz.

MADDİ NEDENLERDEN DOLAYI ÖTELENİYOR

Sizin de söylediğiniz gibi yetişkinler günün önemli bir kısmını iş yerlerinde, çocuklar ise okullarında geçiriyor. AVM'ler, hastaneler gibi kalabalıkların olduğu yerler de var. Bu noktada kurum ve kuruluşlar olası bir depreme ne kadar hazır sizce?

Adem Ceran: Depreme hazır olmak kurumların ve kişilerin birlikte yürütmesi gereken bir süreç. Burada en önemli konu binaların depreme dayanıklılığının saptanması ve gerekli tedbirlerin hızlı bir şekilde alınabilmesi. Ancak bu tedbirlerin alınmasındaki süreçler maddi yönde ağır yükler getiriyor. İşletmelerimizin önemli bir kısmının maalesef uygulanabilir bir Acil Durum Planı bulunmuyor. Bunun nedeni ise ekip kurulumu, ekipman temini veya plan oluşturma hazırlıklarının maliyet olarak görülmesi. Ancak afet öncesi yapılacak planlama ile can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi mümkün. Bu hazırlıklar ile aslında bugünü değil, geleceği kurtarmış oluyorsunuz. Ancak yoğun yapılaşmaya sahip İstanbul gibi büyükşehirlerimizde bu süreç yavaş yürüyor. Şu anki durumda olası bir deprem sonrası karşılaşacağımız senaryo maalesef ağır kayıplar içeriyor.

İşletmeler, "Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik"e göre Acil Durum Planı hazırlamakla yükümlü. Ancak birçok şirket nasıl olsa başımıza gelmez, lâzım olduğunda ne yapacağımızı hepimiz çok iyi biliyoruz diyerek ya da maliyet gibi sebeplerle acil durum hazırlıklarını ötelemekte. Fakat gözden kaçan bir durum var; başından olay geçmiş ve hazırlıksız yakalanmış şirketlerin tamamı bu bakış açılarına sahipti ve günün sonunda zararlı çıktılar. Doğru planlama ve yönetim desteği ile tehlikelerin bertarafı işletmelerin devamlılığını sağlayacak. Her sektör ve işletmenin afet planı birbirinden ayrı ve kendine özel olmalı. Kuruluşların tehditlerini tanıması, bu tehditlere karşı önlem faaliyetlerini belirlemesi ve gerekmesi halinde müdahale kapasitesini mümkün olduğunca yüksek tutması gerekiyor. Ardından da gerçekçi tatbikatlarla planın uygulanabilirliğini ölçmesi gerekiyor.

DANIŞMANLIK HİZMETİ VERİYORUZ

Siz bu konuda eğitimler veriyor musunuz?

Akverdi: Güvenli çalışmadan, acil durum ekip eğitimlerine, kurtarma eğitimlerinden bilinçlendirme eğitimlerine kadar birçok farklı başlık altında bünyemizde yer alan 'AKUT Arama Kurtarma Derneği Eğitim ve Araştırma Enstitüsü' üzerinden kurumsal eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Okul, hastane ve AVM gibi topluma açık alanlarda, güvenlik uyarılarına ve yönlendirmelere özellikle dikkat edilmeli. Acil çıkışlar ve toplanma alanları gibi kritik noktaların her an kolaylıkla erişilebilir olması, afet sonrasında güvende olabilmek için sağlıklı bir tahliye yapılması büyük önem taşır. Bu alanlarda görev yapan personelin, toplumu acil durumlarda nasıl yönlendireceği konusunda eğitim almış olması ve bu bilgileri tatbikatlarla pekiştirmiş olması gerekli.