MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Yazı ressamı Emrah Yücel, küratörlüğünü Zeynep Öztürk'ün üstlendiği "Bir Okunmayan Mesajınız Var" isimli sergisi ile sanatseverlerle buluştu. Yazının salt harflerden ibaret olmadığını, tıpkı resim sanatındaki gibi yazıda da anlam ve form ilişkisi bulunduğunu dile getiren Yücel'in ilahi kaynaktan gelen mesajlardan yola çıkarak oluşturduğu sergisi 5 Nisan'a kadar DG Art Project'te görülebilecek.
Sanatını coğrafyasının renkleriyle işleyen, bu topraklardaki insanların ortak değerlerine dikkat çeken Yücel, kendisini ve sanatını anlatırken "Bilmenin tercih edilmediği ama ısrarla bilindiğinin iddia edildiği bir zamanda, dünyaya nam salmış metinleri ve inandığım kitabı bıkmadan usanmadan yazıyorum. Yazı, salt harflerden ibaret olmayan, unutulabilen bir şey. Ben yazıyı resmin içine katarak güçlendiriyor ve izleyiciyi manipüle ediyorum. Bunu yaparken de yazılmaya değer bulduğum uzun metinleri, Kur'an-ı Kerim'den ayetleri ya da tüm Semavi dinlerdeki ortak hikâyeleri insanlara aktarmaya çalışıyorum. Bir bilmecenin içinde renklerin ahengi harflere, kelimelere, cümlelere karışsın istiyorum." diyor.
ANLATMAK İSTEDİĞİME YAZI YETERLİ GELMİYOR
"Bir Okunmayan Mesajınız Var" serginiz hayırlı olsun. Sergiyi konuşmadan sizi daha yakından tanımak isteriz. Kendinizi "Yazı ressamı" olarak tanımlıyorsunuz. Yaptığınız sanat, kaligrafi değil yani öyle mi?
Yazı, bir duygu ve düşünceyi en yalın hâliyle karşı tarafa iletmemizi sağlayan semboller bütünüdür. Güzel yazıyı (Kaligrafi) ise belirli kurallara bağlı kalınarak oluşturulan estetik değerlere sahip yazı olarak tanımlayabiliriz. Yazının ve yazı unsurlarının son derece kusursuz hâle geldiği ve dijitalleştiği dünyada mesajınızın izleyiciye tam olarak geçmesi için yazıyı kullanmak yeterli gelmiyor. Mesajı görsel hafızayı manipüle etme maksadı ile güçlendirmeniz gerekiyor. Bazen metin ile alakalı olan bir geometrik form, bazen bir resim, mesajın anlaşılması için daha yerinde olabiliyor. İşte bu resim ve yazı ilişkisinden dolayı yaptığım işi "Yazı ressamlığı" olarak tanımlıyorum.
Sanatınızın konusu genelde ne olur? Bu serginize bakıyorum da manevi iklimi yüksek...
Bu toprakları yaşanmaya değer kılan tüm anlatı ve hikâyeler yani yazılmaya değer her türlü şey, benim sanatımın konusunu oluşturur. Son dönem yaptığım çalışmalar Semavi dinlerde anlatılan ortak hikâyelerin Kur'an-ı Kerim'de geçtiği şekliyle esere dönüşmüş hâlleri. Ama burada dikkat çekmek istediğim şey; "Ortak" kelimesidir. Tek kaynaktan gelen ortak hikâyelerimiz! "Ashabı Kehf" dediğimiz "Yedi Uyurlar", Yusuf kıssası ya da İsa'nın son akşam yemeğinin bizdeki karşılığı Maide (Sofra) suresi. Adları farklı ama muhteviyat aynı.
KOLAY OLURSA UNUTULUR, ZAHMET ÇEKERSE KALICI OLUR
Eserlerinizin her birinde metin var. Bunların okunmasını mı yoksa okunmasın bütünde bir şey anlatmasını mı istiyorsunuz?
"Makıli yazı" olarak bilinen yazı türünün Latin versiyonunu kullanıyorum. Bu, okunması güç bir yazı olmakla beraber matematiksel ve geometrik ögeler barındırması sebebiyle estetik de bir yazıdır. Maalesef günümüzde bilgiye çok kolay ulaşılıyorsa da o kolaylık edindiğimiz bilgiyi çabuk unutmamıza yol açıyor. Bu eserleri yaparken oldukça zahmet çekiyorum. İzleyici de okurken biraz zahmet çekmeli ve okuduğu, keşfettiği yazının ve hikâyenin gerçeğine vâkıf olmak için çaba sarf etmeli diye düşünüyorum.
Sanatınızın bir amacı var mı?
Elbette. Amacım, bu coğrafyanın kadim kültürüne ve çok sesli ruhuna bir atıfla izleyiciyi buluşturmak. Bir ozan deyimiyle "okunmamış, okuna okuna alışılmış ve unutulmuş sözleri..."
Eserleriniz çok renkli, bu tercihinizin sebebi nedir?
Çalışmalarımda renkler, insanları temsil eder. Bir sofrada herkese yer vardır. Anadolu kültürü bununla yoğrulmuştur. Tam da bu duygudan hareketle her rengin olduğu çok sesli, kapsayıcı ve bir araya getirici olsun diye sanatımda hepimize, herkese yer var.
HER BİR ESER BİR SUREYE İŞARET EDİYOR
Buraya geldiklerinde nasıl eserler görecek sanatseverler?
Bu sergi kapsamında 28 eserim sergileniyor. Eserlerin tamamı son dönem çalışmalarımdan oluşuyor. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı vesilesiyle Kur'an-ı Kerim'deki surelerden ve kıssalardan hareket ederek oluşturduğum bir seçkiyi izleyiciyle buluşturduk. Sergi kapsamında şimdiye kadar hiç görülmemiş birçok eser çalıştım.
Her eserin bir ismi var mı? "Yusuf'un Kuyusu" çok etkileyici mesela...
Muhakkak her bir eserin bir beğeneni var. Her izleyicinin kalbini çalan eser farklı olacaktır. "Yusuf'un Kuyusu", çok katmanlı, çalışmalara başladığımda ilk yazdığım metin ve ilk eserimdi. Bendeki anlamı da büyük. Her bir eser bir sureye işaret ediyor ve onları çalışırken seçtiğim renklerden hareketle farklı isimlendirdim. Yusuf suresinin yazıldığı üç ayrı formdaki eserin her birinin başka bir ismi var mesela...
Serginin ismi dikkat çekici. Nasıl bir mesajı olacak serginin?
Eski tuşlu telefonları hatırlarsınız. Bir mesaj geldiğinde o mesaj okunana kadar ekranda kalırdı. Ta ki siz onu okuyuncaya kadar... Okunmaya belki de anımsanmaya değer olan mesajları bazen hayatın telaşı içinde okumuyoruz, naçizane bir hatırlatıcı olması temennisi ile kendimce kıymetli olan mesajları izleyicinin beğenisine sunmak istedim sadece.
EMRAH YÜCEL ESERLERİNDE YAZIYI DİLE GETİRİYOR
Küratör Zeynep Öztürk
DG Art Galeri'de Ramazan için özel bir sanatçıyı ağırlamak istedik. Emrah Yücel'in atölyesini ziyaret ettiğim gün karar verdim. Ruhumuzu ilahî açıdan besleyecek bu eserler sanatseverlerle buluşmalıydı. Sanatçımız, kendini "Yazı ressamı" olarak tanıttığında "Yazının ressamı mı olur?" diye düşündüm. Eserleriyle karşılaştığımda harflerle bile çok güzel eserlerin ortaya çıkabileceğini gördüm. O kadar etkiledi ki beni. Hele eserlerin içindeki ayetler, onları okuyabilmemiz... Bir sanat eserinin sunumu çok önemli. Sizi aslında en çok etkileyen odur. Etkilendikten sonra resim dikkatinizi çeker ve daha fazla incelersiniz. Emrah Yücel, formlarıyla onu da çok güzel başarmış. Yazıyı öyle dile getirmiş ki o formların içinde. Önce o gizemi yakalıyorsunuz, esere yaklaştıkça yazıları okumaya başlıyorsunuz. Genelde sergi hazırlıklarına üç ay öncesinden başlarız. Emrah Hoca ile bu süreç neredeyse üç haftada tamamlandı. Eserlerin hepsinde ayrı bir gizem var.