Kültürel belleğimize katkı: Halkın Sanatı AKM'de

Dilek Hanif'i, hazırladığı zarif moda tasarımlarıyla biliyoruz. Daha önce bir televizyon programı olarak izlediğimiz ''Halkın Sanatı'' şimdilerde bir sergi ve kitap ile beğeniye sunuldu. Halkbank'ın katkılarıyla hazırlanan sergide, Anadolu'nun dört bir yanından derlenen eşsiz dokumaların ve işlemelerin Dilek Hanif imzasıyla modern tasarımlara dönüştüğü 32 kıyafet sergileniyor. Sergi, 6 Aralık'a kadar Atatürk Kültür Merkezi Galeri Salonu'nda ziyaret edilebilecek.

MERVE KOÇAK KURT / cumartesi@aksam.com.tr

Dilek Hanif'in "eserleriyle" ortaya çıkan "Halkın Sanatı" kitabı var şu an elimde. Bilerek "eser" dedim. Onun, unutulmaya yüz tutmuş, sandıklarda kalan el sanatlarının izini sürüp ortaya yepyeni bir tasarım çıkarması çok kıymetli çünkü. Daha önce televizyonda izlediğim programının her bölümü de birbirinden özeldi. Programı diğerlerinden farklı kılan şey neydi peki? Bir tasarımcı olarak bizzat o yerlere gidip ürünleri süreçleriyle birlikte bizlere tanıtması, keşif yolculuğuna bizleri de dahil etmesiydi kuşkusuz.

YENİDE HAYAT BULAN ESKİ

Dilek Hanif, gerek televizyon programıyla gerek sergi ve kitabıyla bizlere yeni bir hikâye anlatıyor aslında. "Kıymetli dokumaları, nadir el işlerini, unutulmaya yüz tutmuş incelikleri günlük hayatımıza nasıl taşırız?" sorusuna cevap arıyoruz onunla birlikte.

Bartın'ın Tel Kırması, Sivrihisar'ın Sarkası, Kırklareli'nin Poyralısı, Bursa'nın İpek Dokuması, Gaziantep'in Kutnusu, Beypazarı'nın Bürgüsü, Ödemiş'in Keçesi, Midyat'ın Telkârisi, Tokat'ın Taş Baskısı, Nallıhan'ın İğne Oyası, Rize'nin Feretikosu, Trabzon'un Kazaziyesi ve daha niceleri... Anadolu'nun geleneksel el sanatlarından ilhamla hazırlanmış bu koleksiyonda elbiseler de var, ceketler, mantolar, plaj elbiseleri de... Her birinin hikâyesi diğerinden ayrı; her biri başka güzel. Bir bakmışsınız, Kırklareli'nin Poyralı dokuması şık bir mantoya dönüşmüş. Bir bakmışsınız, artık sadece hediyelik eşya dükkânlarında bulduğumuz Rize'nin Feretikosu bir plaj elbisesi olarak tasarlanmış. Nallıhan'ın iğne oyası ise bir gelinliğin yakasını süslemiş. Eski, yenide hayat bulmuş.

Halkın Sanatı'nda sadece fotoğraflar yok elbette. Küçük küçük notlar ve tasarımın ilham kaynağına dair bilgiler de yer alıyor. "Yazmacılık geleneği Tokat'ta 1300'lerden beri devam ediyor. Tokat Yazma Sanatı'nın en önemli özelliği, elvan baskı denilen çok renkli desenler. Elvan yazmalarındaki siyah yaldız, motiflerin dış çizgilerinde kullanılıyor. Yazmaların üzerindeki desenlerin her birinin bir hikâyesi var. Tokat asma yaprağı, Tokat zambağı, Tokat'ın gülü, Tokat elmalısı, öne çıkan motifler arasında ilk akla gelenler."

İNCELİKLER ESKİMEZ

Dilek Hanif, anlamlı yolculuğunun hikâyesini kitabın girişinde şöyle anlatıyor: "NTV bana bir program yapma fikriyle geldiğinde akıllarında yok olmaya yüz tutan el sanatları vardı. Fakat daha çok sandıklarda kalan işlere ve insan hikâyelerine odaklanıyordu. Proje çok hoşuma gitti. Çünkü belli bir deneyimden sonra bir tasarımcı olarak yaptığınız işle topluma nasıl daha fazla fayda sağlayacağınızı düşünür hale geliyorsunuz ki bu proje bir şekilde o duyguyu tatmin etmişti. Sandıkları araştırma fikri birkaç toplantıdan sonra daha da genişleyerek şimdiki halini aldı; geçmişte kalan bu ürünleri bir şekilde bugüne taşıyabilecek bir format üzerine gittik. El sanatlarını çağdaş bir yorumla ele aldığımız program, aslında insanlara 'bu ürünü bu şekilde de değerlendirebilirsiniz,' demekti."

Hanif, "Hayatımın en büyük keşif ve keyif yolculuklarından biri" olarak tanımlıyor Halkın Sanatı'nı. Kitabın son sözünde, "'Zamansız'ı keşfetmeye adanmış bir yolculuk benimki. Zamanın ötesinde ve şu ânın güncelinde süren düşsel bir yolculuk. Yıllardır modanın, tüm renkleri ve kültürlerini buluşturan sonsuz olasılıklar evreninde yaşıyorum. Bu evrenin yaşam deneyimimize sunduğu potansiyel çok büyük." diyor ve şöyle devam ediyor: "Modada gelecek çok önemli çünkü bu endüstri zaman kavramıyla yakından ilişkili. Bu sektörde çalışan insanlar her zaman zamanın ilerisinde yaşamalılar. Çünkü gelecek bizim şimdiki zamanımızdır. Benim için gelecek aynı zamanda, geçmişle şimdinin kesiştiği bir köprü. Gelenekselin yüzlerce yıllık dokunuşlarının ilmek ilmek bugüne yansıdığı bir ilham köprüsü. Geleneksel el sanatları da benim tasarımlarımda en büyük ilham kaynaklarımdan. 2019 yılında NTV'den gelen bir telefon benim en büyük hayallerimden birinin gerçekleşmesini sağladı. Yok olmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımızın izini sürmek üzere il il dolaşıp el emeği göz nuru bu eserleri, onları yaşatmaya çalışan ustalarla birlikte keşfetme fırsatı vardı karşımda. Üstelik her bir sanat eserini, modern bir yorumla tasarlayacaktım. Hayatımın en büyük keşif ve keyif yolculuklarından biri böylece başladı. Heyecanla kabul ettiğim 'Halkın Sanatı' projesi 32 bölüm yayınlandıktan sonra, kitap ve sergi olarak taçlandı."

Bu sergi de kitap da, kültürel belleğimize önemli bir katkı sunuyor. Geleneksel ile modern arasındaki köprü, yaşantımızı zenginleştiriyor. İnceliklerin eskimeyeceğini, her daim kendini yenileyeceğini ve başka bir formda yeniden hayat bulacağını fısıldıyor kulağımıza. Duyulası. Gezilesi. Görülesi. "Halkın Sanatı", halkla buluştu.