ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Öyle bir yürüyüş düşünün ki, umut saçsın, her tarafa "ben de buradayım, ben de varım" nidaları ile seslensin, sert ama düşünce dolu adımları, herkes tarafından duyulsun, görülsün bilinsin. Dikkat çeksin ve fark edilsin. Bu yürüyüş sizin köyünüze, kasabanıza, şehrinize hatta belki de kapınıza kadar uzansın, dayansın... İşte küçük Amal'ın büyük umutlar yeşerttiği yürüyüşü herkese en çok da kendi gibi mülteci olan kız çocuklarına umut olacak cinsten. Onu hep birlikte karşılayalım mı?
Küçük Amal, annesini bulmak üzere çıktığı bu yolculukta, 27 Temmuz - 3 Kasım tarihleri arasında sekiz ülke sınırını geçerek 8 bin km yol kat edecek. Amal'in Türkiye yolculuğu Gaziantep'te başlayıp, Adana, Tarsus, Mersin, Bozkır (Konya), Antalya, Pamukkale, Denizli, Selçuk, Urla ve İzmir'in ardından Çeşme'de son bulacak. Küçük Amal, yol boyunca pek çok proje ortağı kurum, sanatçı ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek farklı kültür ve sanat etkinlikleriyle karşılanacak. Amal'in yolculuğu Türkiye'den sonra sırasıyla Yunanistan, İtalya, Fransa, İsviçre, Almanya, Belçika ile devam edecek Birleşik Krallık'ta son bulacak. Gezici sanat ve umut festivali olarak anılan The Walk – Yürüyüş'ün sanat direktörlüğünü Amir Nizar Zuabi üstleniyor. Projenin Türkiye yapımcıları ise İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve kültür yöneticisi Recep Tuna. Bugüne kadar gerçekleştirilmiş en iddialı kamusal sanat etkinliklerinden biri olacak The Walk - Yürüyüş, 250'nin üzerinde uluslararası proje ortağının desteğiyle hayata geçiriliyor. İzleyiciler, Küçük Amal'ın yolculuğunu çevrimiçi ve sosyal medya hesapları üzerinden de takip edebilecek ve kendi bölgelerinde gerçekleşecek yerel etkinliklere katılabilecekler.
AMAL NASIL YÜRÜYECEK?
3,5 metre boyundaki Küçük Amal, Adrian Kohler ve Basil Jones tarafından 1981'de Cape Town, Güney Afrika'da kurulan Handspring Kukla Kumpanyası tarafından tasarlandı. Ayaklık üzerinde yürüyen ve aynı zamanda kuklanın yüzüne hayat veren bir kukla sanatçısı ile her bir kolda birer kukla sanatçısı olmak üzere üç kukla sanatçısı Küçük Amal'a hayat verecek. Dört aylık yolculuğu boyunca on kişilik bir kukla ekibi Amal'e eşlik edecek, bunlardan ikisi güzergâh üzerinde daha önce yolculuk yapmış, mülteci geçmişi olan kişiler.
AMAL'IN TÜRKİYE YOLCULUĞU
Küçük Amal'ın kültür ve sanat etkinlikleri ile adım adım örülen yolculuğu, 27 Temmuz Salı akşamı Gaziantep'te başlıyor. Ellerinde ışıklarla kendisine yolu gösteren aileler ve çocukların arasından ilerleyen Küçük Amal, sanatçı Ali M. Demirel'in ışık ve projeksiyon yerleştirmesiyle karşılaşacak. Nefes Müzik Okulu Orkestrası'nın açık hava konserini izledikten sonra, Karam Vakfı'nın öğrencileri ve öğretmenlerinin kendisi için hazırladıkları yolculuk valizini teslim alacak. Amal ertesi gün Al Farah Çocuk Orkestrası'nın da katılımıyla düzenlenecek mutfak ve masal atölyesine katılacak.
Küçük Amal, Türkiye yolculuğu boyunca sırasıyla Adana'da Taşköprü'de yürüyecek; Tarsus St. Paul Kilisesi ve Ulu Camii'yi ziyaret edecek; Mersin Şehir Mezarlığı'nda Özgecan Aslan'ın mezarına çiçek bırakacak; Türkiye'nin en eski göçebe topluluklarının yaşadığı Bozkır'da (Konya) Sarıkeçililer Yörükleriyle tanışacak; Antalya'da açık hava film gösterimine katılacak; Pamukkale travertenlerinde yürüyüş yapacak; Denizli Kaleiçi Çarşısı'nda düzenlenecek fotoğraf sergisine katılacak; Selçuk kent merkezinde çocuklarla buluşacak; Efes Antik Kenti ziyaret edecek ve K2 Urla Nefes Alanı'ndan geçecek.
İzmir Uluslararası İzmir Kukla Günleri'nin mülteci çocuklarla düzenleyeceği kukla atölyesinde üretilen altı kukla ile buluşacak olan Küçük Amal, daha sonra Konak Meydanı'nda zeybek dansı öğrenecek. 7 Ağustos Cumartesi gününü Kültürpark'taki açık hava konserlerini izleyerek, İzmirli çocuklar ve mülteci arkadaşları ile oyunlar oynayarak geçirecek Küçük Amal, 8 Ağustos'ta Çeşme'de tekneye bineceği Sağlık Plajı'nda deniz kenarına uzanan ayakkabılardan oluşan bir patikayla karşılaşacak. Mülteci krizi süresince şehirden yolu geçenleri ve karşı kıyıya geçerken Akdeniz'de hayatını kaybedenleri temsil eden bu sanat yerleştirmesi ile Küçük Amal'ın Türkiye rotası son bulacak.
TÜRKİYE'NİN MÜLTECİ KRİZİNDE ÜSTLENDİĞİ ROL ÇOK BÜYÜK
Projenin Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi: "Türkiye'nin mülteci krizinde üstlendiği büyük rol nedeniyle Küçük Amal'ın hikâyesinin buradan başlamasını istedik. Küçük Amal'ın yürüyüşü, genel olarak korkunun yerini karşılamanın nasıl alacağı üzerine kurgulandı. Bin yılı aşkın süredir, her iki kıta arasında bir köprü görevi gören Türkiye'nin kültürel yapısında, insan hareketliliğinin de katkısıyla, köklü bir misafirperverlik geleneği mevcut. The Walk, farklı toplulukları bir araya getiren oldukça iddialı bir iş. Proje süresince, Türkiye'de gerçekleştirdiğimiz sanatsal işbirliğinin, hem insani hem de kültürel seviyelerde uzun dönemli bir dostluğa dönüşeceği ümidi ve inancını taşıyoruz."
GÖÇMENLER DE BİRER KÜLTÜR ELÇİSİDİR
Yürüyüş Projesi Türkiye Yapımcısı Kültür Yöneticisi Recep Tuna: "Vaktiyle birkaç defa göç etmek zorunda kalmış bir ailenin üyesi olarak geride bırakılanlara dair anlatılan hasret hikâyeleriyle büyüdüm. Göçmen aileler yeni kültürlere alışmaya çalışırken aslında farklı kültürler arasında köprü kurarlar, farklılıklarıyla toplumsal hayata zenginlik katarlar. Göçmenler işin doğası gereği birer kültür elçileridir. Elbette zorunlu nedenlerle göç eden ailelerin yaşamsal ihtiyaçları vardır ancak çocuklarının eğitimden, kültür ve sanat yaşamından uzak kalmaması gerekir. Çok sayıda kültür kurumu ve sanatçı topluluğunun katılımıyla, gezici bir festival olarak tasarladığımız bu eşsiz proje, yeni bir uluslararası iletişim ağının kurulmasına da öncülük ediyor. Küçük Amal'ın yolculuğu sırasında karşılaştığı her bir çocuğa ilham olması ve yaşama sevinci aşılaması için var gücümüzle çalışacağız."
MÜLTECİ ÇOCUKLAR KADERLERİNE TERK EDİLMİŞ VAZİYETTELER
Türkiye Elçisi Bergüzar Korel: "Bizler ebeveyn olarak çocuklarımızın üzerine titrerken dünyada milyonlarca mülteci çocuk insanlık dışı şartlarda kaderlerine terk edilmiş vaziyetteler. Mültecilerin seslerini duyurmak ve onlara daha iyi koşullarda bir yaşam verebilmek hepimizin görevi. Bunun için, hele ki çocuklar söz konusu olduğunda, din, dil, ırk hiçbir şekilde fark etmemeli... Amal'in yolculuğunda bir insan, bir kadın ve bir anne olarak var olma sebebim benim bu çocuklara bu gençlere olumlu anlamda ne vaad edebiliyorum, ben bir mülteci için umut olabiliyor muyum, ne yapabilirim, Amal'in bu 8 bin km'lik yolculuğunda bütün temsil ettiği mülteci çocuklarla birlikte biz ne yapabiliriz? sorularına yanıt verebilmek..."
GELİN AMAL'İ HEP BİRLİKTE KARŞILAYALIM
Türkiye Elçisi Halit Ergenç: "Düşünün ki gecenin bir vakti kapınızı 9 yaşındaki bir kız çocuğu çalıyor, bambaşka bir ülkeden geliyor ve diyor ki 'Ben annemi kaybettim, bana yardım edin, bana bir yol gösterin'. Onu nasıl karşılamak isteyeceğinizi, ona neler yapabileceğinizi bir düşünün. Amal'ın bu 8 bin km'lik yolculuğu boyunca geçeceği bütün ülkelerde, gireceği bütün kültürlerde bunu yaşamasını sağlayacak olan bu proje işte bu yüzden çok kıymetli. Bu projenin merkezi umut. Çocukların Amal ile tanışması, eğer sizin şehrinize, sizin köyünüze, sizin kasabanıza geliyorsa sizin gidip onu karşılamanız, ona destek vermeniz çok önemli. Gelin Amal'i hep birlikte karşılayalım."