Kübra: Tekno-dinler ve sanal mesihler

Kübra dizisi, dijital çağda dinlerin ve dindarlığın dönüşümü, yapay zekanın dinlerin içeriğini boşaltma ve kitleleri manipüle etme gücü gibi önemli bir konuya parmak basıyor. Ama tabir caizse hızlıca parmağını bu düğmeden kaldırıyor.

HİLAL TURAN /mhilalturan@gmail.com

*Yazı dizideki sürpriz gelişmeler hakkında bilgiler içermektedir.

2020 yılında Netflix'te yayımlanan Mesih (Messiah) dizisi büyük tartışmalara neden olmuş (Vatikan'dan İslam coğrafyasına kadar), gelen tepkiler sonrasında da dizinin 2. sezonu iptal edilmişti.

Mesih dizisi, çeşitli mucizeler göstererek dünyanın dört bir yanında takipçiler kazanan Mesih iddiasındaki Payam Golshiri karakterini ve onun peşindeki Eva isimli CIA ajanının öyküsünü anlatıyordu. Sezon boyunca seyirciye "gerçekleri mi söylüyor yoksa sahtekâr mı" sorusunu sordurmayı başaran dizide cevaplar havada, adım adım ustalıkla örülen gizem duygusu ise boşlukta kaldı. Afşin Kum'un aynı adlı romanından Taylan Biraderler tarafından uyarlanan, Netflix yapımı Kübra, Mesih dizisiyle benzer bir izleği takip ediyor.

KEBİR'DEN KİBİR'E GİDEN KISA YOL: "SEN ÖZELSİN"

İstanbul'un kenar semtlerinden Ormancılar'da yaşayan ve araba tamirciliği yapan Gökhan (Çağatay Ulusoy), Semavi nikneymi ile dizide tüm olayların merkezinde yer alıyor. Askerde birliğinin yaşadığı saldırı ve travmatik kayıplardan sonra değişiyor, alkolü bırakıp maneviyata yöneliyor. Babasının ani ölümü nedeniyle yine travmalarla yüzleşen annesi ve madde bağımlısı kız kardeşiyle boğuşuyor. Derken bir gün trafik kazasına müdahale ederek can kurtardığı bir olayın ardından, Soultouch isimli mesajlaşma uygulamasında Kübra isimli bir kullanıcıdan "Sen Özelsin" mesajı alıyor ve travmalarının yükünü omzundan atmasını sağlayacak bir kapı açılıyor önünde. "Seçilmiş kişi" olduğuna inanmaya başlayan Gökhan'ın hayatı bir anda tümüyle değişiyor.

"Beğeni" kazanmak ve onaylanmanın temel amaç olduğu sosyal platformlarda kullanıcılara yönelik en büyülü cümle "Sen Özelsin" olsa gerek. Kübra'dan aralıklarla "ihtiyaca özel" gönderilen ilahi mesajlarla, geleneksel dinlerin nefsi terbiye etme, egoyu sıfırlama yönündeki uyarıları yerini, nihai olarak kibre götürecek bir "övgü"ye bırakıyor. Tüm bu insan kalabalıkları arasından sıyrılmaya ve "özel" biri olarak benliğini toplumsal olarak anlamlı kılmaya çalışan Gökhan da bu büyünün tılsımına kapılıveriyor.

WhatsApp gruplarında paylaşılan türden basit ve kolay tüketilir, kamyon arkası yazısı düzeyindeki dini aforizmaları paylaşmaya başlayan Kübra, zamanla Semavi'ye gelecekte olacak önemli bazı hadiselerle ilgili bilgiler verilerek, seçilmiş kişinin "mucize"ler göstermesini sağlıyor.

Mucizelerden sonra kafasında soru işareti kalmayan Semavi, sosyal medyada Allah ile mesajlaştığını, içinde bulunduğumuz dijital çağda Tanrısal mesaj için bunun en geçerli

yöntem olduğunu iddia etmeye başlıyor. Şehir genelinde yaşanacak elektrik kesintisini ima etmesinin ardından kitlelerin dikkatini çekme işi de tamamlanınca, Semavi liderliğinde kurulan sanal cemaatin vakıf ve yardımlarla "kurumsallaşma" süreci başlıyor.

HER YERDE VE HER ZAMAN

Gelgelelim Mesihyen bir öykü olarak başlayan dizinin son bölümünde Kübra'nın aslında bir yapay zeka modeli olduğu ve kitleleri manipülasyon gücünü test ettiği açığa çıkıyor.

Dizinin daha ilk bölümünde Kübra'dan Semavi'ye gelen "Her Yerde Her Zaman" mesajıyla, hem Kübra'nın arkasındaki sanal güce, hem de zaman ve mekândan münezzeh Tanrı inancına bilinçli bir çağrışım yapılıyor aslında.

Özgür iradenin yerini algoritmalara bıraktığı, bireysel ve toplumsal karar alma mekanizmalarının yapay zeka sistemlerine devredilmeye başlandığı günümüz Algoritmik Toplum'unda, insan eliyle üretilen yapay zekanın, bizi belli kararlara yönlendirerek, nasıl "Tanrısal bir irade" görünümüne bürünebileceğine işaret ediyor dizi.

"Büyük Birader Seni İzliyor" Orwellyen düsturuyla, bilgi ve veriye erişimi neredeyse sınırsız olan dijital uygulamalar, Kübra'da teknolojik "mucize" olarak sunulan "Büyük Veri"nin en büyük araçları oluyor.

Alışveriş sitelerinde gezdiğimiz ürünleri diğer web sayfalarında karşımıza çıkaran, telefonda konuştuğumuz seyahatle ilgili reklamları sosyal medyada üzerimize boca eden, ürkütücü derecede "bizi bizden iyi tanıyan" büyük bir veri havuzunun gönüllü araçlarıyız hepimiz. Gönüllü olarak gözetlenmeyi kabul ettiğimiz bu büyük panoptikonda, kararlarımızı konfor uğruna algoritmalara teslim ettiğimiz bir dönemde, inanç ve mucize ne anlama geliyor sorusunu odağına almaya çalışıyor Kübra dizisi.

POZİTİVİST ALAYCILIK SOSLU DİDAKTİK KAYGILAR

Kübra dizisi, dijital çağda dinlerin ve dindarlığın dönüşümü, yapay zekanın dinlerin içeriğini boşaltma ve kitleleri manipüle etme gücü gibi önemli bir konuya parmak basıyor. Ama tabir caizse hızlıca parmağını bu düğmeden kaldırıyor. 8 bölümlük dizinin Kübra'nın aslında bir yapay zeka modelinin kısaltma adı olduğu gerçeğine son bölümde gelmesi de odağın ne kadar dağıldığının güçlü bir işareti.

Dizi ilk bölümün ardından aslında kitle iletişim araçları üzerinden yeniden kurulan "Tanrısal iletişim modeli"nin dijital versiyonu ile mevcut dinlerin, geleneksel inançların da gerçekliği konusunda klasik pozitivist şüpheci yaklaşıma savruluyor. Cebrail'in yerini sosyal mesajlaşma uygulamalarına, mucizelerin yerini teknolojik öngörülere, tebliğin yerini ise mucizelerin canlı yayınına bıraktığı bu iletişim modeli, nihai olarak bir gencin ölümüyle sonuçlanan toplumsal kaosa sebep oluyor.

Olayın peşine düşen ve Semavi'nin bir sahtekar olduğunu kanıtlamaya çalışan Polis (Ahmet Mümtaz Taylan) üzerinden, mucizelerin gizemi çözülmeye başladıkça dizi aslında, Semavi ismi ve üç semavi din çağrışımı üzerinden "insanların dini mesajlarla kandırıldığı" ve "dinin kitlelerin afyonu olduğu" imasıyla inanç sorgulamasına girişiyor.

Bunun da ötesine geçip siyaset kurumuyla kurduğu son derece zoraki ilişkiyle dizi, güncel toplumsal-siyasi süreçlere dair "büyük resim" okumalarına başvuruyor. Bir süre sonra izleyiciyi ideolojik mesajlar arasında boğmaya başlayarak ana odaktan uzaklaşırken dizi aslında tüm anlatı sanatlarında olduğu gibi aşırı mesaj kaygısıyla hikayenin büyüsünü bozuyor. İlk birkaç bölümden sonra merak duygusu kaybolmaya başlıyor ve dizi siyasi bir kamu spotuna dönüşüyor.

SANAL VAHİY VE KULLANICI ODAKLI TEKNO-DİNLER

Semavi dinleri hedef alarak ötekileştiren, inananlarını cehaletle suçlayan ve dinlerin karşısına konumlandırdığı bilim ve teknolojiyi insanlığın yegane umudu olarak vazeden aydınlanmacı pozitivist düşünce ve bu doğrultuda hızla yaşanan sekülerleşme, insanoğlunun inanma ihtiyacını ortadan kaldırmadı.

Kamusal ve gündelik hayattan tüm tezahürleri silinmeye çalışılan geleneksel dini pratikler yerini inançsızlıktan çok agnostik ve paganik öğelerle şekillendirilen new age inanışlara bırakıyor. Sekülerleşme ile yara alan geleneksel dinler, siber uzama taşınırken, içi boşalarak bir hızlı tüketim nesnesine dönüştürülüyor. Akışta kal, evrene pozitif mesaj gönder tandanslı pratik buyruklarla, yeni bir maneviyat tasavvuru oluşturuluyor.

Bu kapsamda dinin dijitalleşmesi bağlamında yaşanan köklü değişimin bir özeti niteliğini taşıyor Kübra dizisi. Semavi'ye gelen tüm mesajlar özelinde adeta Tanrı tasavvuru bir "kişisel gelişim koç"luğuna indirgenirken, aslında ihtiyaca özel tasarlanmış mesaj ve buyruklarla "kişiye özel, kullanıcı dostu" bir din ima ediliyor. Bu kullanıcı odaklı din tasavvurunun dinî otoriteyi nasıl silikleştirdiği ise "seçilmiş kişi" olduğuna inanan Semavi'yi tüm gücüyle uyarmasına karşın etki oluşturamayan mahalle imamının çaresiz kalışında görmek mümkün oluyor.

Burada yüz yüze olduğumuz tablo, namaz kılmayı öğreten seccade, ya da Hristiyanların günah çıkardıkları mobil uygulama gibi, dini pratiklerin dijital ortama taşınmasının çok ötesinde bizatihi dinin kendisinin ve inama biçimlerinin üzerindeki derin bir dönüşüme, köklü bir içerik boşalmasına işaret ediyor. Popstar vaizler, sosyal medya fenomeni hocalar, Kabe'den selfilerle yükselen dinin medyatikleşmesi süreci dataizm benzeri tekno-dinlere doğru evrilirken, dijital çağın sanal mesihleriyle yüzleşeceğimiz günler çok da uzak görünmüyor.

Kübra dizisi bu tehlikeli gidişe dair ufak bir parantez açmayı başarıyor ama tıpkı İngilizce kelimeler araya serpiştirerek ciddiye alınmayı talep ederken kendini sakil duruma düşüren Kübra'nın yazılımcısı gibi, kendini fazla ciddiye almanın verdiği özgüven nedeniyle, iyi bir fikirden iyi bir hikâye çıkarmayı başaramıyor.