KÜAD Başkanı Arslan: Sürdürülebilir kozmetik ürünleri daha revaçta olacak

''Sosyal medyada çevreye hassasiyet gün geçtikçe daha etkin bir gündem maddesi haline geliyor. Kozmetiğe olan ilgi de yükselerek devam ediyor. Bu durum sürdürülebilir ve çevre dostu kozmetik ürünlere olan ilgiyi arttırıyor.''

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD), her geçen gün daha önem kazanan kozmetik sektörünü yakından takip ediyor. Yeni trendleri, önem kazanan ürünleri bir ajandada not ediyor. KÜAD Başkanı Fuat Arslan ile kozmetik alanında yenilikleri ve çevre dostu kozmetik anlayışını konuştuk.

Kozmetik sektörü her yıl yüzde 10 büyüme sağlıyor. Önümüzdeki yıllarda, dünyada kozmetik sektörü nereye gidecek?

Kozmetik sektörü büyük ve her geçen gün büyüyen bir potansiyele sahip. Türkiye'deki ekonomik gelişmelere bağlı olarak, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri pazarı her yıl ortalama yüzde 10 büyümektedir. Sektör 2020 pandemi döneminde tüketici önceliklerinin değişmesi ile en çok ıslak mendil, biosidal ürünler ve hijyen ürünlerinde artış oldu. Bu yılki göstergeler de yıl sonunda yine sektörün yüzde 10'un üzerinde büyüme göstereceği yönünde. Pazar büyüklüğünün önümüzdeki yıllarda ise Türkiye'de 5 milyar dolar, globalde de 500 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor.

Kozmetik sektörünün şu an toplamda 197 ülkeye ihracat yaptığı görülmekte. En çok ihracat yapılan ülkeler Irak, ABD, Rusya, İran ve Hollanda. Özellikle Amerika, Uzak doğu ve Afrika ülkelerindeki ihracatımızın artması ve yeni oluşacak pazarlarla birlikte ihracatımızın daha da gelişeceğini öngörüyoruz.

Önümüzdeki dönemlerde hangi kozmetik ürünlerini göreceğiz? Sektör nereye doğru evriliyor?

Kozmetik sektörü gelişirken bu gelişmeler yeni kavramları oluşturuyor. Cilde dost dermatolojik ürünler, çevreye duyarlı vegan ürünler, hayvanlar üzerinde test edilmeyen ve doğal ve biyoteknolojik ürünlere olan ilgi arttı. Ayrıca, temizlik ve hijyen ürünleri pazarı da büyümeye devam edecek. Maskenin hayatımıza dahil olması, yoğun bir şekilde dezenfektan kullanımı bir takım cilt problemlerini de beraberinde getirdi. Bu durum özellikle cilt bakım ve saç bakım ürünlerine olan ilgiyi de artırmış durumda.

Ülke olarak, sektördeki yeni teknolojiler ve trendler anlamında hangi noktadayız?

Türk kozmetik ve kişisel bakım ürünleri endüstrisi kalite bakımından dünya standartlarında üretim yapıyor. Son dönemde araştırmacılarımızın da sektöre olan ilgilerinin artması ve AR-GE yatırımlarının hızlanması teknolojik ürünlerin gelişmesine önemli katkılar sundu. Hammadde konusunda dışa bağımlılığımızın azalması ve rekabet gücü yüksek ürünler üretmek adına, araştırmacılarımızın bu çalışmaları çok değer kattı. Bilgi ve teknoloji anlamında ileri düzeyde olan, yetişmiş insan gücü ve coğrafi avantajlarıyla Türkiye bölgenin kozmetik üssü olmaya da aday olduğunu gösterdi. Üreticilerimiz her yıl düzenlenen fuarlar ve kongreler ile tüm yenilikleri ve teknolojileri takip ediyor ve hızlıca bu yenilikleri kendi üretim proseslerine entegre ediyor.

Dijitalleşme ve sosyal medya kullanımı ile tüketici alışkanlıklarında ne gibi değişimler oldu?

Pandemi sürecinde tüketici alışkanlıkları ve önceliklerinde birtakım değişimler oldu. Özellikle hijyen ve biosidal ürün dediğimiz dezenfektanlara talep arttı. Kozmetik sektörü bu ürünlerle potansiyelini ve pazar payını büyüttü. Özellikle Çin ile Amerika -Avrupa arasındaki rekabet Avrupa ve Amerika firmalarının yeni tedarikçilere yönelmesini sağladı. Bu dönüşüm, Türkiye'deki üreticilere de yeni pazarlar açma fırsatı verdi. Uluslararası kozmetik zincir marketlerin yerel üreticilerimizle işbirliği yapması ve özellikle private label dediğimiz özel markalara yapılan üretimler de Türkiye'deki üretim kapasitelerini artırdı. Online pazar pandemi döneminde çok yüksek oranda artış gösterdi. Tüketici bu dönemde daha çok araştırarak, sürdürülebilir, cilde dost, zararlı içeriklerinden arındırılmış çevreye zarar vermeyen, minimum hammadde maksimum fayda sağlayan ürünleri tercih etti.

Kozmetik sektörünün önemli temsilcilerini buluşturacak olan ve Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyan temalı kozmetik kongresinde bu yıl hangi konular işlenecek?

Kongreler sayesinde günceli takip ediyoruz, sektörümüzle uluslararası kozmetik sektörünü bir araya getirerek gelişmeleri yakından izliyoruz ve dünyaya entegre oluyoruz. Bu yıl, sürdürebilirlik konusunu ana tema olarak belirledik. Sürdürebilirlik başlığı altında, yeşil mutabakat, karbon salınımının azaltılması, mevzuatlar, markalaşma, kaynakların doğru kullanımı, karbon ayak izi politikaları gibi başlıkları, dünyada kozmetik sektörüyle aynı anda konuşacağız. Ürünlerde çevreye ve insana dost dermatolojik ürünler, minimum hammadde maksimum fayda sağlayan biyoteknolojik ürünler, minimalist ürünler ve yeşil mutabakata uyumlu formülasyonlar ön plana çıkıyor.

Şu an Türkiye, sürdürülebilir ve yeşil ürünler noktasında nerede bulunuyor?

Sürdürülebilir kozmetik çevreye duyarlı, kaynakların doğru kullanımını sağlayarak, yaşam döngüsünü bozmayan, başka bir canlının yaşam döngüsüne zarar vermeyen ürünler olarak tanımlanıyor. Dünya kozmetik sektörü sürdürülebilir, çevreye zarar vermeyen formülasyonlar üretmek adına politikalar oluşturuyor. Sosyal medyanın gelişmesi ile tüketicinin bu kavramlara hassasiyetleri artırıyor. Özellikle vegan, dermatolojik ve minimalist ürünler, hayvanlar üzerinde test edilmeyen, doğal ve yeşil hammaddelerden oluşan formülasyonlarla üretilmiş ürünlerin talebi ve pazar payı her geçen gün artıyor.