‘Kopma’ garantisi vadediyoruz

Türkiye’nin en önemli sanatçılarının sahnelerinde de çalıyorlar, düğünlerde de… Repertuvarlarının sınırı yok. Seyircinin tepkisine göre, Latin ezgisinden Harmandalı’na, Michael Jackson’dan çiftetelliye, cazdan halaya bağlayabiliyorlar. ‘Kopma’ garantisi vadediyorlar. “Çok şükür bugüne kadar hiçbir sahnemizden kan ter içinde kalıp sesi kısılmadan ayrılan olmadı” derken hiç abartmıyorlar. Onlar ‘Gencer Savaş Bandosu’…  İşte grubun mimarı ve bir eğlence profesörü Gencer Savaş’la en az müziği kadar keyifli bir röportaj…

Gencer Bey önce sizi tanıyabilir miyiz? Kimdir Gencer Savaş?

20 yılı aşkın süredir profesyonel olarak müzik yapıyorum ve ülkemizin önde gelen sanatçılarına eşlik ediyorum. Bunun yanı sıra birçok değişik proje ürettim. Müzikle ilgili bir eğitim görmedim. Alaylı bir müzisyenim. Günümüzde azalarak yok olan usta-çırak ilişkisiyle yetiştim. Bundan da çok memnunum. Bu durum ufkumu çok genişletti. 
Müziğe ilginiz nasıl başladı peki?
Müziğe ilgim küçük yaşlarda başladı. Babam kanun çalar ben de ona darbukayla eşlik ederdim. Daha sonra bateri, Latin, Afrika ve Hint perküsyonlarına merak sararak yelpazemi genişlettim. Bu sayede çok değişik müzik tarzlarına aşina oldum. Bu da bana birçok değişik tarzda orkestrada yer alma fırsatı sağladı.Gelelim ‘Gencer Savaş Bandosu’nun hikâyesine… 
Ne zaman, hangi motivasyonla kurdunuz?
Bandodan önce değerli müzisyen arkadaşlarım Kerem Kırca ve Gürkan Özkan ile merhum Ali Aslanbay’dan uzun süre ‘Brezilya Perküsyon’ dersleri aldık ve onun orkestrasında yer aldık. Ali’nin vefatıyla bir boşluğa düştük ve bir süre kör topal devam etmeye çalıştık. Mustafa Ceceli’nin Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserinde bize yer vermesi doping etkisi yaptı ve daha azimli çalışmaya başladık. Tesadüfen birkaç ünlü ismin düğünlerinde çalarak beğeni topladık. Daha sonra festivaller, bayi toplantıları gibi değişik organizasyonlardan teklifler gelmeye başladı. Çeşitli tarzlarda albümler de yaptım. Bandonun dışında elektronik müzikten tutun da Mezdeke’ye kadar değişik tarzlarda birçok parçama dijital ortamdan ulaşabilirsiniz.

BREZİLYA-TÜRK SENTEZİ

Kaç kişilik bir ekipsiniz? Hangi enstrümanlar var?
Sahnede 8 kişiyiz ama 20 kişilik bir kadromuz var. Gerektiğinde 60 kişiye kadar çıkabiliyoruz. Bursa Timsah Arena Stadı’nın açılışında 60 kişilik kadromuzla sahnedeydik mesela. Orkestranın ritim bölümünde Brezilya ve Türk vurmalı çalgıları; surdo, caixa, repinique, asma davul, chocalio, zil, agogo yer alıyor. Nefeslilerdeyse trompet, saksofon, trombon ve zurna var. Yani biraz Brezilya ve Türk sentezi diyebiliriz.
Bando’ya müzisyen alırken nelere dikkat ediyorsunuz. Sadece iyi müzisyen olmak yetiyor mu?
En önemli kriter birçok değişik tarzda müziğe hâkim, iyi bir müzisyen olmak… Çünkü biz Latin’den caza çiftetelliden halaya her şeyi çalıyoruz. Bunun yanı sıra sahnede enerjik ve güler yüzlü olması da dikkat ettiğimiz çok önemli bir kriter.Pek çok sanatçının sahnesinde çalıyorsunuz. 
En çok hangisinin sahnesinde olmaktan keyif alıyorsunuz?
Bireysel olarak Türkiye’nin önde gelen sanatçılarına eşlik ettim. 6 yıldır Mustafa Ceceli’ye eşlik ediyorum. Bandoyla da büyük konserlerde onun sahnesine renk katıyoruz. Hatta bir klibinde de yer aldık. Onunla çalışmaktan çok keyif alıyorum. Zaten kendisi en büyük destekçimdir. Bandoyla birlikte sahne aldığımız sanatçılar arasında Sezen Aksu, Sertab Erener, Işın Karaca, Serkan Çağrı, Beyza Durmaz, Bedük, Demet Aktaş gibi isimleri sayabiliriz.

EĞLENDİRMEK KOLAY DEĞİL

Siz insanları gerçekten eğlendiriyorsunuz. Bu işin sırrı ne?
Birincisi samimiyet, ikincisi daha ilk parçada repertuvarı seyircinin tepkisine göre şekillendirmek. Tabii bu da çok geniş repertuar, iyi müzisyenlik ve sahne enerjisiyle doğru orantılı. Yani kolay değil (gülüyor). 
Müziğinizle insanlara ne vadediyorsunuz?
Kopma garantisi vadediyoruz (gülüyor). Çok şükür bugüne kadar hiçbir sahnemizden kan ter içinde kalıp sesi kısılmadan ayrılan olmadı. 
Repertuarınızı hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Aslında repertuar hazırlamıyoruz. Ben seyircinin tepkisine göre o anda sıralıyorum parçaları. Ekibime çok güvendiğim için bu rahatlığım var. Bir Latin ezgisinden Harmandalı’na ardından Michael Jackson parçasına bağlıyoruz. Sınır yok yani…
Gencer Savaş Bandosu denildiğinde akıllara renkler ve eğlence geliyor. Müziğinizi sınırlandırmış gibi hissettiğiniz oluyor mu? Bu bilinçli bir tercih mi?
Açıkçası ben renklerle ve eğlenceyle özdeşleşmiş bir müzisyenim ve insanları eğlendirmekten büyük keyif alıyorum. Mutlu insanlar görmeyi kim istemez ki…

DÜNYADA BİR İLK

Siz eğitim de veriyorsunuz değil mi?
İki dönem Yeditepe Üniversitesi’nde Türk ve Brezilya perküsyonlarıyla ilgili ders verdim. Fakat artık çok vaktim olmuyor. Ancak akıllı telefonlar için bir perküsyon eğitim uygulaması yaptım, bu da dünyada bir ilktir.
Mutfak gereçleri, araba parçaları, hatta kovalarla müzik yapıyorsunuz, biraz bundan bahseder misiniz?
Evet, benim yaşantım hep bir şeylere vurup güzel sesler yakalamaya çalışmakla geçiyor. Artık yaşam tarzımız olmuş (gülüyor). Mutfak gereçleriyle çalmaya kendi mutfağımızda başladım. Sonra İzmir Gourmet Guide adlı yemek kitabının tanıtım filmine kadar uzandı bu ve çok güzel bir reklam çektik. Sonrasında bunu geliştirerek önemli firmaların ürünleriyle gösteriler yapmaya başladım.  Hatta yine sahnede kullandığım kovalardan yaptığım Foton Davulu çok ilgi gördü akıllı telefonlar için uygulamasını bile yaptık.

HİÇBİR TARZI KÜÇÜK GÖRMEYİN

Genç müzisyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Hiçbir müzik tarzını küçük görmesinler, hepsini birebir çalmaya çalışsınlar. Bu onlara her parçadan bir ruh katacaktır. Nota ve metot çalışmak çok faydalıdır. Tecrübeli müzisyenlerden feyz almak çok önemlidir. Tecrübenin önüne hiçbir okul geçemez. Sahne en büyük okuldur. Ayrıca perküsyoncu arkadaşlara mutlaka melodik bir enstrüman çalmalarını tavsiye ederim.

ALAMETİFARİKAMIZ RENKLİ KOSTÜMLERİMİZ

Kostümleriniz çok renkli. Kimin fikri bu? Bir hikâyesi var mı?
Mustafa Ceceli konserinde sahne alacağımız zaman farklı bir şey yapmak lazım diye düşünürken eşim Gamze’den 
böyle bir fikir geldi. Sonucu hepimiz çok beğendik. Bizim alametifarikamız oldu.
Işıklı davul yapma fikri nasıl doğdu peki?
Sürekli farklı bir şeyler yaratma arzusuyla kafa patlatırken geldi aklıma. Led ışıklarla donatarak yaptığım davullar büyük ilgi görünce ismime kadar taklit etmeye çalışanlar oldu. Şimdi her şeyimi tescil ettirdim ve yasal savaşımı sürdürüyorum. Tabii ki taklitler aslını yaşatır (gülüyor).

SOKAK MÜZİĞİ SINIRLARI OLMAYAN BİR TECRÜBE

Siz sokak müziğinin öncülerindensiniz. Şimdiki başarınızda sokakta müzik yapmanızın etkisi var mı?
Her biri efsane olan Siyasiyabend, Karagüneş ve Alatav gruplarında yer aldım. Yıllarca sokak müziğini kabul ettirmek için uğraştık. Dünya çapında ilgi gördük, birçok belgesel, film, kısa film, araştırma ve habere konu olduk. Santur enstrümanını Türkiye›ye tanıttık. Şu an sokakta müzik yapan herkese bu imkânı sağlayan insanlardan biriyim ve çoğu sokak müzisyeni de bu konuda bize minnettar olduğunu her fırsatta dile getirmektedir. Sokakta müzik yapmak çok duygusal ve sınırları olmayan bir tecrübedir. Orada sınıflar yoktur. Her çeşit insan bedel ödemeden sizi dinleyebilir, beğenmezse gider beğenirse size para verir. Çok yalın ve sadece sevgiye dayalı bir bağ olduğu için sokakta çalmak inanılmaz bir mutluluktur. Böyle bir tecrübeyi yaşamak benim için insanları tepkilerini ölçmek açısından çok faydalı oldu ve şu anda sağladığım başarıda çok büyük etkisi vardır.

DÜĞÜNLERDE PASTALAR BİZSİZ ÇIKMIYOR

Düğünlerin de vazgeçilmezisiniz. Düğünlerde çalmak farklı mı?
Düğünde çalmak çok zevkli, ben çok eğleniyorum. Biz düğünlere yeni bir soluk getirdik, pastalar artık bizsiz çıkmıyor (gülüyor). 
Sahne performansları sırasında bugüne kadar yaşadığınız en ilginç olayı anlatır mısınız?
Bir konserde iki katlı bir sahnede çalıyorduk. Sahneye merdivenle çıkılıyordu. Solist aşağıda biz yukarıdaydık. Programın ortasında ben çalarken bir adam kucağında çocukla sahneye, yanıma kadar geldi. ‘’Buradan çekilsene, çocuk göremiyor dedi.’’ Ne yaptığımı sanıyorsa artık (gülüyor).