Köpekleri ormana atmak çözüm değil!

Üsküdar Belediyesi Hayvan Barınağı'nın gönüllüsü Nesrin Uzun, sürüler halinde dolaşan köpekleri dağıtmak için alfalarının yerini değiştirmek ya da barınaklara koymanın yeterli olacağını söylüyor. Belediyelerin kolaya kaçarak hayvanları toplayıp ormana attığını belirten Uzun, Hayvanları Koruma Kanunu'nun uygulanması halinde meseleye insani bir çözüm bulunabileceğini belirtiyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Sokaktaki başıboş köpeklerinin saldırıları ve köpekten kaçarken hayatını kaybedenlerin haberleri herkesi tedirgin ediyor. Bir kesim ısrarla artık sokaklarda sahipsiz hayvanlar bulunmaması gerektiğini savunup bu durumun bir 'iç güvenlik tehdidi' oluşturduğunu iddia ediyor. Katı ve kesin bir tavırla 'can güvenliğimiz tehlikede, bir an önce sürüler halinde dolaşan köpekler toplatılsın deniliyor.

Elbette kimse çocukların ve yaşlıların can güvenliğini tehdit eden bir durumda tarafsız kalamaz. Ancak sahipsiz sokak hayvanları sorununa bütüncül bakılmadığında ve yasa ile ortaya konulan çözüm önerileri hayata geçirilmediği sürece yapılan uygulamalar kendinden başka canlılara yaşam hakkı tanımayan bir toplum olarak kayıtlara geçmemize yol açacak.

Temmuz 2021'de çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu ile sahipsiz hayvanlarla ilgili sorumluluk verilen yerel yönetimler barınak ve rehabilite merkezlerini hayata geçirmek yerine sokak hayvanlarını toplayıp ormanlık arazilere atıyor. Ormanda yaşamaya alışkın olmayan hayvanların bir kısmı hastalanıp, ölüyor, bir kısmı da gönüllülerin bakımı ve beslemesi ile hayatta kalabiliyor. Barınaklara alınanlar ise kötü şartlar sebebiyle yine kısa sürede ölüyor.

EĞLENİP ÇÖP GİBİ ATIYORLAR

Batılı toplumların aksine kediler, kuşlar, köpeklerle iç içe yaşamaya alışkın olan Türk toplumu giderek doğadan kopuk, yaşam alanlarını işgal ettiği canlıları tehdit olarak algılayarak merhamet ve adalet ikliminden uzaklaşıyor. Ancak konuya tüm mahlûkata merhamet bakışıyla yaklaşanlar da var. Sözgelimi 63 yaşındaki evhanımı Nesrin Uzun, yardıma ihtiyacı olan insan, hayvan ayırmadan her canlıya yardım etmeyi görev edindiğini söylüyor. On yedi senedir Üsküdar Belediyesi Hayvan Barınağı'nın gönüllüsü olan ve barınak dışında da İstanbul'un kırsal noktalarına terk edilmiş sokak hayvanlarını besleyen Nesrin Uzun, hasta olanları tedavi ettiriyor, sahiplendiriyor. AK Parti İstanbul İl Teşkilatında hayvan hakları yasası için de çalışmalar yapan Uzun, sokak hayvanları konusunda çözüm için yerel yönetimlerin bir an önce sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini söylüyor.

Pirinççi, Çiftalan, Kısırkaya, Göktürk civarında birlikte besleme yapmaya gittiğim Nesrin hanımla yol boyu sahada neler olduğunu konuşuyoruz.

Sahipsiz köpeklerin bu kadar göz önünde olmasını şehirlerin büyümesi ve yaşam alanlarımızın iç içe geçmesine bağlıyor Nesrin Uzun:

"Önceden bu kadar betonlaşma yoktu, her taraf açıktı. Çocukluğumda gündüz hiç köpek görmezdim, gece çıkarlar, çöplerden beslenir gündüz insanlardan kaçarlardı. Betonlaşma olup, şehirler büyüyünce sokaklar, caddeler labirent gibi oldu. Hayvanlar aralarda sıkıştı. Nereden yiyecek bulacaklar? Şu anda insanlara muhtaçlar."

"Pet shoplarda süslü püslü satılan köpeklerin, pek çoğunu bizler ormanlardan, barınaklardan topluyoruz. Biraz eğlenip sonrasında çöp gibi atıyorlar veya evlerine polis ile gidiyoruz. Çünkü birçoğu satın alındığı evde işkence görüyor." şeklinde konuşan Uzun, köpek alacak kişilere de devlet tarafından "Bu kişi sağlıklı bir şekilde köpek bakabilir" ehliyeti verilmesi ve denetlenmesi lâzım. Başka çaremiz yok." diyor.

ALFALARIN YERİNİ DEĞİŞTİRİN, SÜRÜLER DAĞILIR

Sürüler halinde dolaşan köpekleri dağıtmak için de alfalarını toplayıp barınaklara koymak gerektiğini söyleyen Uzun, "Eğer bir sürü varsa onu dağıtmak lâzım, alfalarını alıp yerlerini değiştireceksiniz. Ama bu insani bir şekilde olacak. Alıp iki metrekare kafes içine tıkmak ya da dağa, taşa ormana atmak değildir çözüm" şeklinde konuşuyor. Barınaklardaki şartların çok ilkel ve hayvanların yaşam şartlarına uygun olmadığını söyleyen Uzun, Hayvanları Koruma Kanunu ile Kamu kurum ve kuruluşlarına, hayvanların etolojisine ve habitatına uygun, serbest dolaşımlarına imkân sağlayan doğal yaşam parkları kurabilme imkânı sağlandığını hatırlatıyor. Ancak yasa yürürlüğe gireli neredeyse bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen henüz bu türden doğal yaşam parkları hayata geçirilebilmiş değil. Bazı örnekler dışında barınakların çoğunda hayvanlar iki metrekare kafesin içinde ve çok sağlıksız yaşamak zorunda. Üsküdar'daki barınağın şartlarını diğer gönüllülerle birlikte düzelttiklerini anlatan Nesrin Hanım, oralara da sınırlı sayıda hayvan alınabildiğinden olabildiğince sahiplendirme yapma yoluna gidiyor.

Besleme yaptığı köpeklerin çoğuna isim vermiş. Tonton, Özer, Şerif, Betüş onu görür görmez yanına geliyorlar. Onlarca köpek bir anda etrafımızı sarıyor. Nesrin hanım, pastanelerden günlük olarak aldığı artan yiyecekleri dağıtıyor.

DOĞANIN DENGESİ BOZULUYOR

Bu kadar köpeğin arasına giriyorsunuz hiç saldırıya uğradınız mı diye soruyorum. "Hayır" diyor ve devam ediyor, "Durup dururken bir sokak köpeğinin bir insana saldırdığını hiç görmedim. Bunca senedir ormanlarda besleme yapıyorum. Sürekli yeni atılanlar geliyor. Sadece kendilerini sevdirmek için saldırırlar. Şiddet görmüş, dövüş için eziyet edilmiş, uzun süre bağlı tutulmuş, travması olan hayvanlar tabi ki saldırganlaşabilir. Burada belirleyici olan insanların hayvanlara davranış biçimi."

Evinin bahçesinde üç, sahada 500'e yakın köpekle ilgilenen Uzun, cadde ve sokaklardaki hayvanların hepsini ortadan kaldırmanın doğal dengeyi bozacağını savunuyor: "Bunlar zincirin halkaları. Doğanın bir dengesi var ve bunu bozduğunuzda bu kez başka türler çoğalıyor. Yıllar önce barınağa girdiğimde kafeste bir tane kedi yoktu. Şimdi Üsküdar'daki barınakta 200 kedi var. Köpekler doğal döngü içinde kedi nüfusunu dengeliyordu. Onlar toplatılınca kediler çoğaldı". Sokak hayvanları konusunu suiistimal edenlerin de bu savunmasız canlılar üzerinden rant elde ettiğini söyleyen Uzun, göstermelik olarak besleme yapıp para toplayanların gerçekten bu hayvanlarla ilgilenmediğini, bu istismarın da önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyor.