Kommagene'de doğan bir hayalin gerçeğe yolculuğu

Çalışma hayatına henüz 10 yaşında doğduğu topraklardan uzakta bir tekstil atölyesinde başlayan ve bugün kurucusu olduğu hazır giyim markasının dünyanın birçok noktasında şubelerini açan Mithat Samsama, Adıyaman'dan; önce İstanbul'a ardından dünyaya uzanan azim dolu yolculuğunu Hayalin Gerçeğe Yolculuğu adıyla kitaplaştırdı.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Ayakları yere bassın basmasın, her hayal gerçekleşmek içindir. Bazısı biraz vakit alır bazısı da nihai amacına daha hızlı ulaşır. Ama her iki durum için de çok çalışmak ve öz inanç olmazsa olmazdır. İşte bu tanımı tam anlamıyla karşılayan bir isim, Mithat Samsama. Güneydoğu'da Kommagene Medeniyeti'nden süregelen güçlü tarihsel birikime ev sahipliği yapan topraklarda; Adıyaman'ın Gerger ilçesinde doğan ve henüz çok küçük yaşlarda kabına sığmadığından İstanbul'a gelen ve kardeşleriyle konfeksiyonlarda çalışan Samsama, şimdilerin hazır giyim sektöründeki başarılı iş insanı. Abileri ile kurdukları aile şirketinde çalışmalarını yürüten, tekstil ve hazır giyim markaları yaratan Samsama, Adıyaman'dan -markasının şubesini açtığı- Milano'ya uzanan ilham verici yolculuğunu, Hayalin Gerçeğe Yolculuğu adıyla kitaplaştırdı. Biz de bu kitap vesilesiyle İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Cüno Tekstil'in Kurucusu Samsama ile bir araya geldik. Kitabında yer verdiği 33 yıllık deneyimlerini, serüvenini, aile şirketi yönetmenin detaylarını ve iş dünyasını konuştuk: "Bilgi birikimimi ve deneyimlerimi çeşitli platform ve ortamlarda insanlarla paylaşmak istiyorum. Bıraktığınız izler ya da iyi ya da kötü anlamda konuşulacaktır. Biz de arkamızda bıraktığımız izin biraz da duaya dönüşmesini diliyoruz. Daha çok insana ulaşsın bu bilgiler ve daha çok insan bundan istifade etsin."

HEP İYİ BİR İŞVEREN OLMAK İSTEDİM

Ticarete yönelmekteki motivasyonunuz neydi?

Küçük yaşlardayken, memleketteki ortama ve koşullara aidiyet hissetmiyordum. Bu nedenle bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. İçinde bulunduğum zor koşulları, ortamı ve iklimi ancak kendimi aşarak geride bırakabilirdim. İşte tam da böyle bir durumdan bir iş insanı olma hayaliyle yola çıktım. Benim hayatım bir hayalin gerçeğe yolculuğu... Ticaret dünyasına girebilmenin temel koşulu mutlak suretle bir hedefinizin olmasıdır. Böylece yola çıkabilesiniz. Ben de 1985 yılında memleketten İstanbul'a geldiğimizde ilkokulu yeni bitirmiştim. O dönemlerde abimler benden önce gelmiş, konfeksiyonda çalışıyorlardı. Ben de konfeksiyonda çalışmaya başladım. Abimler farklı bir yerde ben farklı bir yerde çalışıyordum. Daha sonra bir araya geldik ve şirketimizi kurduk. Eski Türk filmlerinde patronu hep kötü gösterirlerdi ya, ben de hep, "Bir gün iyi bir patron ve iyi bir işveren olacağım" derdim. Çok şükür, devam ediyoruz. İncinin mahsulü sancıdır. Bu nedenle sıkıntısız bir yere varmak mümkün değil. Baktığınız zaman 35 yıllık bir geçmişten bahsediyoruz ve bu süre içerisinde yaşadıklarımızı göz önünde bulundurduğumuzda; sıkıntısız ve sancısız hiçbir sonuca ulaşamayacağımızı gördüm. Bunları yaşadığıma gerçekten çok mutluyum. Çünkü olgunlaşmanın yolu buradan geçiyor. Keşke yaşamasaydım değil, "İyi ki yaşadım" diyorum hep. Çünkü bütün bunlar bizi olgunlaştırıp bir seviyeye getirir. Bana göre başarının temelinde de insanın bir davası olmalı ki hedefe ulaşabilsin.

KİTAPTA AMACIM YAŞADIKLARIMI KALEME ALMAKTI

Biraz da kitaptan bahsedelim, sanırım bu anlattıklarınıza daha detaylı tanık oluyoruz.

Açıkçası bu hayallerim arasında olan bir şeydi. Zaman ilerledikçe hayatınıza daha farklı hedefler koyabiliyorsunuz. 55 yaşına geldiğimde böyle bir şey yapacağımı söylemiştim ama şu an 47 yaşındayım. Pandemi sürecinde bir boşluk yarattım kendime. Bu boşlukta bu hayalimi hızlandırdım. Bu kitapta amacım yaşadıklarımı kaleme almaktı. Bugün birçok iş insanı ya da kendi alanında uzman insanlar, birçok tecrübe yaşıyorlar. Ancak o bilgileri kimseye aktaramadan göçüp gidiyorlar. Benim gönlüm buna razı değildi. Madem yaşadığımız bir şey var; özellikle aile işletmeleri konusunda, bunu aktaralım istedim. Bu detayların bir tanesini bile alıp kendi yoluna ışık tutabilecek biri olursa, ne mutlu bize.

AİLE ŞİRKETLERİNDE KURUMSAL VE ADİL BİR DÜZEN GEREKLİ

Peki, bir aile şirketinde olması gereken elzem detaylar nedir sizce?

Öncelikle bir aile şirketinde kurumsal ve adil bir düzen olması gerekiyor. Bugün hem aileyi hem de işi kapsayacak; hiçbir tarafı dışarıda bırakmayacak şekilde bir kurallar bütünü olması lazım. Elbette bunu yönetecek bilgi ve donanımda vizyoner bir liderin bu işin başında bulunması ve adaletli bir şekilde yönetmesi gerekiyor. Bugün adaletin olmadığı hiçbir yer istikrarlı bir şekilde devam ettirilemez. Ancak bu parametreler bir araya geldiğinde ancak bir düzen oluşturulabilir. Böyle olmayan hiçbir işletme sürdürülebilir olmaz.

İkinci bir kitap fikriniz var mı, sizce başlığı ne olur?

Yeni kitabın başlığı kesinlikle markalaşma ve marketing üzerine olur. Çünkü işletmeler için en temelde 4 konuya ihtiyaç var. Bunlar; üretim, finans, marketing ve insan kaynaklarıdır. Markalaşma ise bu işin meyvesidir. Bu sizin vizyonunuz ve ona ne kadar emek verdiğinizle doğrudan alakalıdır. Biz 4 kardeşiz, herkes işin bir tarafından tutuyor. Ben uğraşmayı çok seviyorum, bu konuları çok daha önemsiyorum. Ama hepimiz kendi alanımızda çok çalışıyoruz. Bir işte ne kadar kazanç elde etmek istiyorsanız o derece ter dökmek zorundasınız. Böylece o karşılığı alabilirsiniz. Bedelini ödediğiniz kadar kazanç sahibi olabilirsiniz.

GÜVENİN OLMADIĞI HİÇBİR YERDE BAŞARI OLAMAZ

Bu alanda yürümek isteyen ya da girişimde bulunmak isteyen insanlara ne söylemek istersiniz?

İnsanlar en başında birbirilerine güveniyor gibi görünüyor ama çok ciddi bir güven eksikliği var aralarında. Hangi iş olursa olsun, önce insanların birbirine güveniyor olması lazım. Güvenin olmadığı hiçbir yerde başarı olamaz. Öte yandan hiçbir iş yola çıktığı andan itibaren kar etmeyle başlamak zorunda değildir. Mutlak suretle bir süreç gerekiyor. Erken karların bazıları sürdürülebilir olmuyor. Önemli olan 2 yıla kadar dayanabiliyor musunuz, dayanamıyor musunuz? Buna bakmak lazım. En nihayetinde de birlik ve beraberliği sürdürmeye yönelik bir düzen oluşturmak önemli. Öte yandan bizim dinimiz sorgulama dinidir. Sorgulamadan aldığımız bir bilgi bize yanlış bir reçete olabilir. Dolayısıyla hangi bilgi olursa olsun, mutlak suretle önce o bilgiyi alın ama sorgulayın. Sorguladıktan sonra da doğrulayarak işinize uygulayın.

Röportaj fotoğrafları: Fatma Yaşar