MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
İlhamını doğduğu topraklardan alan Ganalı ressam Kojo Marfo'nun Umut Denemesi adlı sergisi Piyalepaşa DG Art Galeri'de ziyarete açıldı. Türkiye'de ilk kez eserlerini sanatseverlerle buluşturan Marfo ile eserleri ve sanatı üzerine konuştuk. "Benim geldiğim bölgede kültürümüzü annelerimizden alırız." diyen Kojo, anaerkil bir düzende yetişmiş. Şu an Londra'da sanat kariyerine devam eden Kojo, sanata ve görsel kültüre olan ilgisini çocukken gördüğü geleneksel Akan eserleri, heykelleri ve oymalarıyla geliştiriyor. Çalışmalarında aynı zamanda Afrika'nın sosyal ve coğrafî dokusunu figüratif yollarla anlatmaya çalışan Kojo'nun eserlerinde kadın figürlerini sıklıkla görüyoruz. Kimi zaman çocuklarına sıkı sıkı sarılan anneler, fiziksel bir dokunuşla birbirine bağlanan aile üyeleri, samimiyet duygusu ile harmanlanan kompozisyonlarda sevgi ve bağımlılık hissi kendini gösteriyor. Sergi, 11 Mart tarihine kadar görülebilecek.
BİR HİKÂYEM VARSA RESİM YAPIYORUM
Sizi daha yakından tanımak isteriz...
Heykeltıraşlar ve oymacılar arasında büyümüş olmama rağmen resim sanatını seçtim. Toplumla ilgili görüşlerimi anlatmanın en iyi yolunun resim olduğunu anladım. Tamamen içgüdülerine ve gözlemlerine dayanarak resim yapan, kendi kendini geliştirmiş bir sanatçıyım. Resim yapmaya 2003 yılında başladım. Resmi, toplumla ilgili görüşlerimi ve gözlemlediklerimi paylaşmak için, hatta toplumun kendisini görmesini sağlamak için kullanıyorum.
Bize sanat anlayışınızdan bahseder misiniz?
Sadece iletmek istediğim bir mesajım veya paylaşacak bir hikâyem varsa resim yapıyorum. Ana akım medyanın halkı temsil etmek, halk ve yetkilileri bilgilendirmek, eğitmek ve zorlamak konularında yetersiz kaldığını fark ettim. Böylece sanatımı, bu boşluğu doldurmak için kullanmaya karar verdim. Sanatımı, insanları bilgilendirmek ve birliği teşvik etmek için kullanıyorum. Ana malzemem akrilik boya ve genellikle tuval üzerine resim yapıyorum. Ayrıca ahşap, kağıt baskı veya kart üzerine de resim yapıyorum. Çok sık olmasa da yağlı boya da kullanıyorum.
SANATIMIN TEMELİNİ KÜLTÜRÜM OLUŞTURUYOR
Serginizde ağırlıklı olarak kadın figürü görüyoruz... Neden eserlerinizde kadın figürü öne çıkıyor?
Resmettiğim figürlerin "kadın" olması gerekmiyor ancak doğal olarak o şekilde algılanıyorlar. Her zaman resmettiğim figürlerin cinsiyeti olmadığını söylerim ama belki anaerkil bir düzende yetiştiğim için görünüşleri de bundan etkileniyor olabilir. Sanatım, insanlığın ortak mücadeleleri hakkında olduğu için herkes onlarla bir ilişki kurabilsin istiyorum. İlham kaynağım ve sanatımın temelinde kültürüm yatıyor.
Peki bu yolda sizi etkileyen isimler oldu mu?
Sanat stilimi ve vizyonumu etkileyen pek çok sanatçı oldu; Picasso, Fernand Léger, Wifredo Lam, Ibrahim El-Salahi ve Francis Bacon olarak sayılabilir. Eserleri bana neşe ve heves aşıladı ve kendimi, sanat aracılığıyla nasıl ifade edeceğimi öğrettiler. Ayrıca bu isimler, sanatsal tutkularımı korkusuzca sürdürmem ve çeşitli kaynaklardan ilham almam konularında da bana yol gösterdi. Özellikle Picasso'nun Afrika sanatı dönemi, kendi kültürümü daha derinden takdir etmemi sağladı.
Eserleriniz çok renkli... Bunun bir anlamı var mı?
Resimlerimdeki renkler, geleneksel Afrika kıyafetlerinde kullanılan canlı renklerden esinlenilmiş olmaları haricinde özel bir anlam taşımıyor. Ayrıca renkleri, sanatımla keşfetmeye çalıştığım insani değerleri ve durumları öne çıkarmak için de kullanıyorum. Renkli sanat formlarının daha çok dikkat çektiğini ve anlatmak istediğim hikâyelere daha çok yardımları dokunduğunu düşünüyorum.
Farklı ülkeler görmek çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Eserlerimde kültür çeşitliliğini yansıtmak istediğim için her bir eserimin farklı ülkelerden ve kültürlerden etkilendiğini söyleyebilirim. Örneğin figürlerimi süslemek için sembol olarak Victoria döneminden kalma fırfırlı yakalarla birlikte dünyanın farklı köşelerinde kullanılan fes şapkaları ve büyük küpeleri bir arada kullanıyorum.
UMUDUM HERKESİN DAHA MUTLU HİSSETMESİ
Türkiye'de ilk kez bir serginiz açılıyor. Neler söylemek istersiniz?
Türkiye'deki ilk sergim ve insanlardan çok güzel bir geri dönüş aldım. Umut, yaşamımız için hayatî bir önem taşır. Umut olmadan birbirimize destek olamayız ve insanlığımızı yitiririz. Bu dünyada yaşamayı sürdürmemiz tamamen umut ve nezakete bağlı. Sergimin ismi, herkese cesaret vermeyi hedefliyor. Tüm eserleri bu sergi için yaptım. Yüzler, benim kültürel mirasımın birer sembolü ve insanlığı temsil ediyor. Bu nedenle bazıları birbirine benziyor olabilir; çünkü ben de bazen hepimizin fark etmeden de olsa aynı yolları izlediğimizi keşfettim. Bu keşif, farklı bakış açıları sunmam ve başka insanların hayallerini, umutlarını ve hedeflerini gerçekleştirmelerinde onlara yardımcı olabilmem için bu yüzleri kullanmak konusunda bana ilham verdi.
Sergiyi gezen ziyaretçilerin nasıl bir duygu ile salondan ayrılmasını istediniz?
Herkesin kendi karşısında, bir ayna misali kendi yansımasını görmesini istiyorum. Kelimelerle, konuşmalarla ve boş sözlerle dolu bir dünyada herkesin değerli, kabul görmüş ve anlaşılmış hissetmesini istiyorum. Hayatta hissetmek için bir yabancının onayına ihtiyacımız yok. Umudum, sergi sonrasında herkesin kendini daha mutlu ve seviliyor hissetmesi.
HER TABLONUN İÇİNDEN AYRI BİR ESER ÇIKACAK GİBİ
Küratör Zeynep Öztürk
Umut Denemesi adını verdiğimiz sergide 12 eser var ama galeriye baktığınız zaman her tablonun içinden ayrı bir eser çıkacak hissine kapılıyorsunuz. Umut Denemesi'nin temelinde ne pahasına olursa olsun başarılı olmamız için üzerimizde kurulan ve çoğu zaman gerçek mutluluk arayışını gölgede bırakan toplumsal baskılara ışık tutan güçlü bir anlatı yatıyor. Aslında Marfo'nun sanatı topluma bir ayna tutarken sizi iç gözlem yapmaya davet ediyor. Marfo'nun eserlerinde ilk dikkatimi çeken renklerin canlı ve parlaklığı ile kullanılan aksesuarlar, çiçekler ve figürlerin bir bütünlük içinde yan yana dizilimleri oldu. Figürlerin ten renklerinin siyah-beyaz oluşu da çok dikkatimi çekmişti. Kojo'nun vitiligo hastalığı olan yakın bir arkadaşı varmış. Aslında onu resmetmekle başlamış ilk, sonra bu etkiyi tüm resimlerine yansıtmaya başlamış. Eserlerinin tümünde bir bütünlük var. Sanki tüm eserler birbirinin devamı, bir hikâyenin resmedilmiş hâli gibi. Kojo Marfo sanatıyla yepyeni bir dönem açıyor bence.