Klasik gitarda Emrah Koçak

''Klasik gitar repertuarında yıllardır binlerce kez çalınmış eserleri yorumlamak yerine yeni bir şeyler ortaya koymayı, gelenekselin de üzerinde oynayarak çalmayı seviyorum.'' diyen Emrah Koçak, klasik müziğin önemli isimlerinden Handel'in klavsen ve keman için yazdığı eserlerini klasik gitara uyarlayarak bu alanda dünya çapında bir işe imza attı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

George F. Handel'in klavsen ve keman için yazdığı eserlerini klasik gitara uyarlayarak dünya çapında büyük ses getiren bir çalışma ortaya koyan gitarist Emrah Koçak, Akşam Cumartesi'ye konuştu. Barok dönemi bestecisi Handel'in HWV 428 nolu Klavsen Süiti'nin "Allemande" bölümünü, mi majör Keman Sonatı'nın "Adagio" ve "Allegro" bölümlerini klasik gitara aranje eden Koçak'ın eserleri klasik gitar kanallarından Siccas Guitars'ın Youtube hesabında yayınlanıyor. Klasik müzik hayranlığını enstrümanı ile birleştirerek başarılı bir işe imza atan Koçak, yurt dışında da adından söz ettiriyor. "Kendimi bildim bileli müzik hayatımda. Enstrüman ile birlikte de yaşam biçimi haline geldi. 90'lar müziğinin altın çağında büyüdük. İlk hayranı olduğum şarkıcı Michael Jackson'dı. En sevdiğim grup Vitamin'di. Popüler müzikle büyüdük. Ortaokulda müzik öğretmenimiz derslerde bize klasik müzik eserleri dinletirdi. Klasik müziğe hayranlığım ise o zamanlar başladı." diyen gitarist Koçak ile müziği üzerine konuştuk.

Gitara merakınız ne zaman başladı?

Bizim 90'lar jenerasyonunda o yılların popüler müziğinin de etkisiyle, "plajda gitar çalmak" diye bir moda vardı. Çoğu yaşıtım gitar çalmayı öğrenmek istemişti. Ben de onlardan biriydim. Gitara 20'li yaşlarda başladım. Kısa süre içerisinde kafelerde şarkı söyleyen arkadaşlarıma eşlik eder hale geldim. Haftanın her günü bir yerlerde çalıyordum. Para kazanmaya başlayınca meslek olarak bu yolda ilerlemeye karar verdim. Tabii eğitim almam gerekiyordu. İlk gitar eğitimine Utku Özkanoğlu ile başladım. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı sınavlarına girdim ve kazandım. Konservatuarda da ülkemizin en önemli gitar sanatçılarından Erdem Sökmen'in öğrencisi oldum. Zaten gitarist olarak bir kariyerim, işim vardı. Okul ile birlikte mesleğim haline geldi.

Başka enstrüman çalıyor musunuz?

Sadece gitar, hatta klasik gitar. Birçok enstrümanın aynı anda aynı ustalıkla çalınabileceğine inanmıyorum. Bir alanda uzmanlaşmak gerekiyor.

Bu güne kadar müzik alanında neler yaptınız? Kimlerle çalıştınız?

2006 yılından beri stüdyo gitaristi olarak yurt içi ve dışında çeşitli tarzlarda yüzlerce albümde, dizi müziğinde, jingle'larda çaldım ve hız kesmeden devam ediyorum. Müslüm Gürses, Yıldız Tilbe, Oğuzhan Koç, Sinan Akçıl, Işıl Yücesoy, Berdan Mardini, Ege şu an aklıma gelenlerden bir kaçı. Bunların yanında yurt dışında da çaldığım çok proje var. Her gün stüdyolardayım ve bir kaydı bitirip öbürüne koşuyorum. Bizler şarkının mutfak aşamasında genelde bizi çağıran aranjörleri tanırız, şarkılar çıktıktan sonra künyede yazarlarsa ya da sosyal medyada etiketleyip paylaşırlarsa çaldığım işlerden haberim oluyor. Sahnede de Muazzez Ersoy, Ebru Yaşar, Emre Kaya gibi birçok şarkıcı ile çalıştım.

Klasik müziğe olan ilginiz nereden geliyor?

Ortaokulda müzik öğretmenimiz derslerde bize klasik müzik dinletirdi. Aynı zamanda da o müziğin yolculuğunu anlatırdı. Klasik müziğe hayranlığım o zamanlar başladı. En çok Vivaldi, Chopin, Handel, Piazzolla severdim, halen de öyledir. 12 yaşından beri klasik müziğin içindeyim. Gitar eğitimine başladıktan sonra özellikle bu bestecilerin eserlerini gitara uyarlayarak çalmaya başladım.

2020 Ekim ayında Handel'in klavsen ve keman için yazdığı eserleri klasik gitara uyarlayarak dijital medyadan yayınladınız. Böyle bir uyarlama yapmak aklınıza nereden geldi?

Gitar repertuarında Bach'ın çok önemli bir yeri var. Yaşadığı yıllarda günümüzde çaldığımız gitar henüz yoktu, fakat çoğu eseri klasik gitara uyarlanmış. Bunda 19 yüzyılda yaşamış İspanyol gitarist Andres Segovia'nın da çok büyük katkısı var. Eğitim hayatım boyunca girdiğim sınavlarda hep Bach'tan eser çalma zorunluluğu vardı. Yurt dışında da. Ben Bach'ın müziğine gitarda hiç ısınamadım, o yüzden sınavlarda "Ben Bach çalmıyorum ama onun yerine aynı dönem bestecilerinden Vivaldi veya Handel'in eserlerinden kendi uyarlamalarımı çalacağım" diyerek sınavları geçtim. Çok sevdiğim bestecilerin eserlerini yıllardır gitara uyarlayıp çalıyorum. Handel bana göre yaşadığı Barok Dönemi'nin çok ilerisinde müzik yapmış, çağdaşları ile kıyaslanamayacak kadar melodik, derin ifadeleri olan besteler yapmış bir müzisyen. Yapıtları halen hayatımızda bir yerlerde çalıyor; şampiyonlar ligi müziği, Sarabande mesela en ünlüleri... Handel'in 8 eserini uyarladım ama gitarda en iyi duyulan bu üçünü yayınladım, gitara en çok bu üçü çok yakıştı. Klasik gitar repertuarında yıllardır binlerce kez çalınmış eserleri yorumlamak yerine yeni bir şeyler ortaya koymayı, gelenekselin de üzerinde oynayarak çalmayı seviyorum.

Yurt dışından da ilgi gördü çalışmalarınız...

Dönüşler müthiş. Harika şeyler oluyor. İngiltere, Hollanda, Avustralya, Amerika, İtalya, Arjantin ve Norveç'te dünyanın en büyük klasik müzik radyolarında, platformlarında çalıyor uyarlamam. Buralarda haber oluyorum, beni konuşuyorlar ki bu ülkeler benim şu ana kadar denk geldiklerim. Tek sıkıntı ismimi zor telaffuz ediyorlar. Videolar yine dünyanın en önemli gitar kanallarından Siccas Guitars da yayınlanıyor. Bu kanalda en çok izlenen videolardan biri benimki. Özellikle Allemande... Bu çalışma yayınlandığından itibaren beni bambaşka bir vizyona sürükledi. Yurt dışında, özellikle Avrupa'da bu seviyede ilgi görmek çok zor. Parayla ya da reklamcıyla satın alınabilecek bir şey değil. Bir Türk olarak daha da zor. Hamdolsun çok çok az gitariste nasip olan bir başarı söz konusu ve bu başarı üzerime bambaşka sorumluluklar getirdi. Avrupa basını görmezden gelmek istiyor, fakat iş o kadar iyi ve orijinal ki gelemiyorlar (gülüyor). Maalesef hâlâ Arap ülkelerinden biri olduğumuzu düşünen var. "Ülkenizde klasik müzik mi dinleniyor, nasıl aklınıza geldi böyle şeyler yapmak?" diye soran gazeteciler var. Aslında çok başarılı klasik müzik sanatçılarımız, özellikle piyanoda dünya starlarımız olmasına rağmen.

VOKAL MÜZİK SEVEN BİR ÜLKEYİZ

Popüler müziğin mutfağında çalışıyorsunuz. Ama klasik müzikte de başarılısınız. Size göre asıl müzik hangisi?

Popüler müzik, her ülkede çok geniş halk kitlelerine hitap eden bir tür. Kendi içinde de sürekli tarz değişiyor. Bu aralar mesela hep trap kayıtları çalıyorum. Herkes trap arabesk diye bir şey yapıyor. Bir ara sürekli club işleri çalardık. Bir ara hep arabesk işleri çalardım. Dönem dönem değişiyor, sonuçta tüketim müziği. Klasik müziğin yine her ülkede belli bir dinleyici kitlesi var, popüler müzik kadar dinlenmesi tabii mümkün değil, özellikle bizim ülke enstrüman müziğinden ziyade vokal müzik seven bir ülke. Şarkıcı yani söyleyen her zaman çalandan bir adım önde oluyor. Hangisi daha iyi müzik diye bir kıyaslama yapamayız. Kişiden kişiye değişir. Ben şahsen at gözlüklü bir klasik müzik ve Latin müziği dinleyicisi ve takipçisiyim; Fransız kontrtenör Philippe Jaroussky'ın, Belçikalı kareograf Anne Teressa de Keersmaeker'in, Marc Anthony'nin, Gloria Estefan'ın hayranıyım...

CHOPIN UYARLAMASI YOLDA

Kendi eserlerinizi yazıyor musunuz?

Evet, 2016'da Mayısın Selamı adlı bir albüm yaptım. Kendi bestelerim ve ikide düet var. Dünya müziği kategorisinde sınıflandırabiliriz. Klasik müzik yazmıyorum.

Bundan sonra yeni projeler var mı?

Tabii... Chopin ve İspanyol milli bestecilerden Granados'un valslerinden oluşan yine gitara uyarladığım eserleri kaydediyorum. Yanında Fernando Sor ve Manuel Ponce'un da birer eserini kayıt ederek kısmet olursa önümüzdeki yıl çıkaracağım. Konserlere gideceğim fakat malum pandemi koşullarının düzelmesi gerekiyor.

Müzikle ilgili hayalleriniz neler?

Aslında hepsine ulaştım. Bulunduğum yerin bir yukarısı ve aynı zamanda zirve dünyanın en büyük şarkıcıları ile çalışmak. Hem albümlerinde hem sahnelerinde Allah izin verirse bunu da başaracağımdan eminim. İngilizce ve İspanyolca biliyorum. Özellikle dünya Latin pop piyasasında çok verimli olacağımı düşünüyorum.