Kitlesel hafıza yanılması: Mandela etkisi

Hatırlanamayan detaylarla ilgili beynin hayal gücü sayesinde yalancı anılar oluşturmamız bilinen bir gerçek. Sosyal yanlış bilgilendirme ve internetin de katkısıyla yanlış bilginin yayılması da kitlesel yanlış anı oluşturulmasına katkıda bulunuyor.

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Daha önce yaşadığınız bir olayı farklı hatırladığınız oldu mu? Aynı olayı yaşayan birkaç kişinin, daha sonra bu olayı farklı farklı hatırladığı hiç de az rastlanan bir olgu değil. Bunun nedeni herkesin farklı detaylara dikkat etmesi ve sonradan sadece o detayları doğru hatırlaması, diğer detayları ise beynin hayal dünyasına bırakmasıdır. Çünkü hafızamız boşluk kabul etmez. Boşlukları bir güzel doldurur. Ama biz bunu anlamayız, gerçek zannederiz. Bu yüzden arkadaşlarımızla bir olayı doğru hatırladığımız konusunda inatlaşmalara gireriz. Beynin bu boşluk doldurma olayına ise konfabulasyon denir. Alzheimer hastalığı gibi hafızamızı etkileyen beyin rahatsızlıklarında sık rastlanan bir durum olsa da normal beyinlerde de hafıza boşluklarını doldurmak şeklinde gerçekleşebilir. Mandela etkisi ise biraz daha farklı. Kitlesel olarak aynı olayı, tamamen farklı hatırlama söz konusu. İlk olarak 2010 yılında ortaya konuyor. Aslında 2013 yılında hayatını kaybeden Nelson Mandela’nın, 1980’lerde hapiste olduğu yıllarda yaşamını kaybettiğine inanan birbiriyle bağlantısız bir grup insanın tespit edilmesiyle araştırılmaya başlanıyor. Nelson Mandela 1990 yılında hapisten çıkmış ve sonra da uzun süre devlet başkanlığı yapmıştı. Hayatını ise 2013 yılında kaybetti. Aradan geçen onca süre ve devlet başkanlığına rağmen bir grup insanın kendinden çok emin bir şekilde Nelson Mandela’nın 1980’ler hapiste öldüğünü düşünmesinin nedeni neydi? Bunun üzerine kitlesel olarak yanlış hatırlanan başka şeyler olup olmadığı araştırıldı.

Birçoğunuz Monopoly oyununu bilir. Bu oyunun logosunda yer alan şapkalı adamın tek gözünde mercek varmış gibi hatırlayan birçok insan vardı. Ama aslında logoda yer alan şapkalı adamın gözünde mercek yoktu. Aynı şekilde bir çizgi film karakteri olan Mickey Mouse’un pantolonunu birçok kişi askılı olarak hatırlıyorken aslında askıları yoktu. Prenses Diana’nın ölümüyle ilgili çekilmiş simülasyon videosunu, gerçek kaza videosu olarak hatırlayanların sayısı da az değildi. Birbiriyle alakasız dünya üzerindeki bu kadar insanın bir gerçeği tamamen farklı hatırlaması büyük dikkat çekti. Bunu paralel gerçeklikle açıklamaya çalışanlar oldu. Bilim dışı bu teori, her bir gerçekliğin paralel bir evrende farklı bir versiyonu olduğu ve bu evrenler arası çakışmaların bu tür yanlış hatırlamalara neden olduğunu öne sürüyor.

Tabii ki işin gerçeği böyle değil. Hatırlanamayan detaylarla ilgili beynin hayal gücü sayesinde yalancı anılar oluşturmamız bilinen bir gerçek. Kitlesel yanlış hatırlamalarda ise beynimizi en olası sonuca yönlendirebilecek fark edilemeyen basit bir detayın, gerçeği saptırarak alternatif bir anı yaratması etkili olabilir. Sosyal yanlış bilgilendirme ve internetin de katkısıyla yanlış bilginin yayılması da kitlesel yanlış anı oluşturulmasına katkıda bulunuyor. Beyin bir o kadar karmaşık olmakla birlikte, davranışsal sonuçlar açısından bazen çok tahmin edilebilir olabiliyor. Reklamlarda yapılan algı oyunları hep bu bilgiler kullanılarak yapılıyor. Ya da siyasi manevralarda bu bilgilerin hayati önemi var. Yani belli duyguları tetikleyen olay örüntülerinde, belli sonuçlar alabilirsiniz. İstisnaları olmakla birlikte genellikle böyledir. Müziğin beyin üzerindeki etkileri bile bunlar arasında sayılabilir. Belli frekanstaki müzikler saldırganlığı tetiklerken, belli frekanstaki müzikler zihinsel rahatlama sağlar. Ya da toplu olaylar/protestolar/kutlamalar insanları normal bireysel davranış biçiminden uzaklaştırıp, toplu bir davranış biçimine yönelmesine neden olur. Bu alanda çalışan birçok davranış bilimci ve psikolog var. Başka bir yazıda detayları konuşmak dileğiyle…