Kitabın adında sitem yok 36 öykünün özeti var...

YELİZ COŞKUN

yeliz.coskun@aksam.com.tr

Senarist ve yönetmen Burak Aksak ile yeni kitabı ‘Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz’ vesilesiyle buluştuk. Aksak’la kitabını, okurun ilgisini ve yeni projelerini konuştuk.

Kitabın isminde gizli bir sitem mi var?

Aslında sitem yok. Kitaptaki öykülerden birinin adı o, hatta kitabın ilk öyküsü. Kitabın ruhuna uygun olduğunu düşündü yayınevim. Gerçekten de 36 öyküyü bu isim altında toplayabiliyorsunuz. O yüzden kitabın adı bu.

İmza gününe özel basılan ilk bin kitap 3 saatte tüketildi. Bekliyor muydunuz bu karşılamayı?

Rakamlarla çok fazla ilgilenmiyorum ama bekliyordum. Okur buluşmaları genelde yoğun geçiyor. Birebir geri dönüşleri almak iyi hissettiriyor beni. 

HAYATLA KÜÇÜK KAVGALARIM VAR

Kitabın başında “Bu kitap hayatla barışma çabalarımın toplamı” diyorsunuz. Nedir hayatla en büyük kavganız?

Hayatla büyük bir kavgam yok. Çok küçük kavgalarım var. Kaba, bencil ve anlayışsız insanlara tahammül edemiyorum mesela. Metroda inenleri beklemeden kapı açılır açılmaz binmeye çalışan insanların olması gibi küçük kavgalar yani. Hepimiz aynı hayatı yaşıyoruz ve hepimizin sorunları var. Asık suratlı ve çıkarcı insanlarla empati kurmaya çalışmaktan yoruldum. Güne nasıl başlarsan öyle devam ediyor. Selam verdiğin komşun ya da kolay gelsin dediğin kasiyer yüzüne bile bakmazsa bu sana yansıyor. Sen de aynı negatif enerjiyi başkalarına yansıtıyorsun. Böyle lanet, asık suratlı insanlar olarak kirletiyoruz sokakları. Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalık. Oysa insandan kaynaklanan dertlerin çaresi yine insanda. Birbirimize sahip çıkmazsak kimse bize sahip çıkmaz. Hayatla olan kavgam o kadar küçük değilmiş galiba ya, şimdi anlatırken fark ettim. (Gülüyor.)

EMPATİYE İHTİYACIMIZ VAR

Okur, bu kitapta neyle karşılaşacak? 

Bu kitapta görmezden gelinen insanların hikâyeleri var. Arta kalan olma, geride bırakılma, gözden çıkarılma durumu vardır ya hani, bu öykülerde tam da o durumda kalan karakterler var.  Hayat tüm hızıyla ve sertliğiyle ilerlerken bir de bu taraftan bakmaya ihtiyaç var. Çünkü girdiğimiz her sınavda başarılı olmak, her kavganın galibi, haklısı olmak istiyoruz. Ama hayat öyle ilerlemiyor, empatiye ihtiyacımız var. Bizim durduğumuz yerden görünenden daha fazlası hayatın gerçekleri. 

Leyla ile Mecnun’dan sonra sosyal medyada “O gemi bir gün gelecek” muhabbeti çok yayıldı. Bu tarz yankıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dizi yayınlandığı dönemde bu kadar fazla değildi aslında. Belki özlemden dolayı, insanlar o hikâyeyi özledi. Diziye olan özlem, geçmişe olan özlem… Bilemiyorum. Herkesin beklediği bir gemi vardır illa ki ama bu, kişiye özel bir şeydir.

YAKINDA DİJİTAL BİR PROJE GELEBİLİR

Şu an gündemde dijital platformlardaki diziler var. Sizi hangi mecrada görebiliriz? Yeni bir dizi projesi var mı?

Biz 2015 yılının sonlarında dizi yapmaya kalkıştık. Ben 3 bölüm kadar yazdım hatta. Ekip kuruldu, oyuncular bulundu, mekânlar hazırlandı. Sonra süre meselesinde anlaşamadık. 100 dakikaya kadar çıkabilirim ama sonrası beni aşar dedim. Fazlası hikâyeye de zarar verir diye düşündüm. Ama kanal en az 120 dakika istedi. Başka kanallar da işi sevdiler ve yayın için formüller denediler. Ama 2 sene boyunca bir televizyon kanalında kendimize yer bulamadık. İnsanlar mağdur olmasın diye Dede Korkut Hikayaleri’nden üçünü (Bamsı Beyrek, Salur Kazan, Deli Dumrul) televizyon filmi olarak çektik. Bir yola çıktık ve yol bizi bambaşka yerlere götürdü. O nedenle büyük konuşmak istemem ama bir daha televizyona dair bir şey yapacağımı sanmıyorum. Dijital platformların gelişimi heyecan verici. Yakın bir zamanda güzel bir proje haberi gelebilir.

ÜRETMEK İÇİN ÇARESİZ OLMAM LAZIM

Projelerde üreten taraf sizsiniz. Peki üretmek için ilhamı nerden alıyorsunuz? 

İlham gelmesini beklersem asla yazamam. Leyla ile Mecnun dönemi haftada hatta 5 günde 70-80 sayfa yazmak zorundayım. O yüzden oturup beklemeye vaktim olmuyordu. Üretmek için çaresiz bir durumda olmam gerekiyor belki de. Yazdığım bir projeden etkilenen bir yapımcı neden böyle fikirden yola çıktığımı sordu. İşe ihtiyacım vardı dedim. Bu kadar basit aslında. İşe ihtiyacım olduğunda proje üretiyorum ama sürekli yazıyorum. Çünkü yazmak zorundayım. Nedenini bilmiyorum.

Peki siz nasıl bir yazarsınız?

Tembel ama aynı zamanda çalışkan bir yazarım.