'Kişilerin hayatına dokunmanın vebali var'

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Özel bir üniversitenin psikoloji-sosyoloji bölümünden mezun olduğunu söyleyen Çağla Düvenci Sönmez, bu unvanla hem çocuk psikolojisiyle ilgili danışmanlık hizmet verdi hem de birçok televizyon programına katıldı. Instagram’da bulunan bir hesapta Çağla Düvenci Sönmez’in psikolog olmadığı iddialarının ortaya atılması üzerine gerçekler açığa çıktı ve Bilgi Üniversitesi, Sönmez’in Sosyoloji Bölümü’nden mezunu olduğunu açıkladı. Son zamanlarda sosyal medyada bu ve benzeri haberlerin artması üzerine biz de bu durumu mercek altına aldık. Eğitimsiz ‘Yaşam Koçları’nın ve ‘Sahte Psikologlar’ın danışanlarına verdiği zararı işin gerçek uzmanlarına sorduk.  

SAHTE PSİKOLOGLAR TRAVMALARA SEBEP OLUR

Uzman Psikolog Hazel Baysoy Çapraz:

‘Psikopatoloji’ alanı akademik olarak okunmadan bir hasta ya da danışanla teröpatik bir süreç başlatılması uygun değil. Psikoloji veya psikiyatri uzmanı değilseniz, profesyonel olarak hiçbir hastaya veya danışana tanı koyamaz, tedavi süreci başlatamazsınız. Bu hem etik olmayan bir durum hem de ruh sağlığı gibi hayat ağacı bir alanı yetkin olmadan ele almaktır. Sadece psikoloji mezunu ya da psikiyatr olmak bile terapi için yeterli olmayabilir. Birçok süpervizör, eğitim ve ilgili alanda uzmanlık yapmış olması gerekir. Bu bahsettiğim süreç psikologlar için lisans eğitimiyle birlikte akademik olarak minimum 7 yıla tekabül eder. 

Çocuklar söz konusuysa daha fazla dikkat!

Bu etkilerin derinliği, danışanın/hastanın getirdiği konuya, içsel dinamiklerine, sosyodemografik özelliklerine ve etkileşimde bulunan pek çok faktöre göre değişiklik gösterebilir. Eğitimi, yetkinliği, yeterliliği olmayan kişilerin terapi ya da danışmanlık vermesi sadece danışan/hasta için değil söz konusu kişi için de iki taraflı anksiyetelere, travmalara sebebiyet verebilir. Ancak tekrar söylemem gerekirse hele ki patolojiler işin içine girmişse büyük travma etkileri, yapılanma bozuklukları, otomatik düşünce oluşumları gibi farklı durumlarla karşılaşılır. Özellikle çocuklar için alınan danışmanlık hizmetlerinde eğitime, yetkinliğe özenle ve önemle dikkat edilmelidir. 

FALCILAR BİLE KENDİNE ‘YAŞAM KOÇU’ DİYOR

Uzman Psikolog YEŞİM AKINCI

 Falcılar bile kendilerine ‘yaşam koçu’ unvanı verebiliyorlar. 2 aylık kursa giderek koçluk sertifikası alınıyor. İnsanlar bunlardan çözüm buluyor olsa, psikoloji bilimi ve psikoloji tedavi teknikleri olmazdı. Üniversitelerde yıllarca eğitim ve testlerden geçirilerek, çeşitli hastane ve kliniklerde stajlarla öğrenci yetiştirilmezdi. İlk önce terapi verecek kişinin kendi sağlıklı olmalıdır. Omurganız kırıldı ve acilen ameliyata girmeniz gerek kırıkçıya mı gidersiniz ortopedi doktoruna mı? Karar elbette sizin... Başka bir dalda 4 yıllık lisans üzerine psikoloji uzmanlığı da verilmemesi gerekir. 

Mutlaka cezalandırılmalı

Psikoloji ciddi bir konu ve eğitim alınmadan yapılan her hareket ciddi sorunlar barındırır. Bu konuyla gündeme gelip reklamını yapan kişiler mutlaka cezalandırılmalı. Hem ahlaki hem ticari olarak etik bir davranış değil. Kişilere ve ruhlarına kim bilir ne gibi zararlar veriliyor. Sahte kişilere gidenler, bunu telafi etmek için yeniden terapi almalı. Psikoloji eğitimi almamış insanlar psikologluk yapmaya başlarsa patolojiler tetiklenebilir, olası rahatsızlıklar artabilir, yerine daha olumsuz duygu durumları eklenebilir. Konu komşu sohbetinden öteye gidemeyen konuşmalarına bir de asılsız kartlar, değişik batıl inançlar, alet edavat katan bu kişiler ayrıca yanlış yönlendirmelerle insanları daha çok depresyona sokabilir, yanlış kararlar almasını sağlayabilir.

YAŞAM KOÇLARI YANLIŞ YÖNLENDİRİYOR

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan

‘Yaşam koçu’ ya da ‘Kişisel gelişim uzmanı’ adı altında bir insanın hayatına rehberlik yapmak isteyen kişiler aslında mentörlük yapıyorlar. Yani bu kişiler bir insana ‘Hayat yolunda şu yoldan değil de bu yoldan git’ tarzında yönlendirmeler yapıyorlar. Bir insan ehil ya da emin ise ancak yaşam koçluğu yapabilir. İnsanlara rehber olacaksın, kılavuz olacaksın, yol göstereceksin ama bu işi sadece birkaç kitap okuyarak ‘Ben yaşam koçuyum’ diyerek yaparsan ciddi şekilde zarar verirsin çünkü yaşam koçluğu yapmak bir insanın hayatına dokunmak demektir. Kişinin hayatına dokunuyorsunuz, hayatıyla ilgili yönlendiriyorsunuz. Bu durumda bu veballi bir iştir. Bu kişiler maddi mesuliyetlerini belki göremiyorlar ama manevi mesuliyetlerini unutmamaları gerekiyor. 

Yaşam koçluğu yapan kişilerde en çok gördüğümüz geri bildirimler boşanmayı ve intiharı artırıyorlar. Bu yaşanan olay gibi suça teşvik edici olaylar ortaya çıkıyor. Bir kimse yanlış yönlendiriliyor ve özellikle böyle hassas ve kırılgan kişiler kendini yanlış yönlendiren yaşam koçuna karşı öfke besliyor. Birikmiş bir öfke sonucunda da cinayet ortaya çıkabiliyor, bu nedenle bir insanın hayatına dokunuyorsanız ona yol gösteriyorsanız mutlaka o işin uzmanı olmanız gerekiyor. O işin uzmanı değilseniz zarar verirsiniz. 

Psikologlar için bile riskli

Burada psikologlar içerisinde de bilimsel yaşam koçları gibi bilimsel programlar var. Psikologlar içerisinde de pozitif psikoloji eğitimi alanlar var, bunlar yapabiliyor. Pozitif Psikoloji eğitimi almamış kişilerin yaşam koçluğu yapması psikologlar için bile riskli. Çünkü bu konuda kişinin psikolojik dinamiklerini bilmesi gerekiyor. Yaşam koçluğu kişiye özeldir. Sınıfı toplayıp yaşam koçluğu yapmanın anlamı yok. Bu gibi danışmanlık hizmetlerinde zaten kişiye 

‘Evlen, evlenme, işini bırak değiştir’ tarzında yüklü sorumluluk ihtiva eden tavsiyede bulunulmaz. O kişiye seçenekler sunulur. Farklı bakış açıları getirilir. Son karar kişiye bırakılır. Kararın sorumluluğunu kişi alır. Yaşam koçları, “Boşan dünyaya bir kere geldin, hayatını yaşa.

40 defa düşünsünler

Aile önemli değil, sen önemlisin” diyor. Egoyu şişirerek o anda mutluluk veriyor fakat yapay bir özgüven oluştuğu için de kişi hatalı kararlar veriyor. Onun sonucunda bir hata yapıyor, sorumlusu olarak yaşam koçunu görüyor. Yaşam koçları aslında Hipokrat’ın önce zarar verme prensibinin gereği bile olsa bir insana tavsiyede bulunurken 40 defa düşünmeleri lazım. Devletinde bu konuda muhakkak kurallar geliştirmesi ve meslek tanımlaması yapması lazım.