ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Yaptığı kinetik heykeller hem içerik hem de teknik bakımdan çok özel bir yerde duruyor Server Demirtaş’ın. Bütün bunları yapmaksa asgari düzeyde sanat vizyonu ve yeteneğinden çok daha fazlasını istiyor. Mesela matematik. Kusursuz hareket eden heykellerinin başka bir açıklaması olabilir mi? Her yaptığı ses getiren, işleri güçlü anlamlar taşıyan, uluslararası bir sanatçı olmasına karşın çok da mütevazı biri Demirtaş. Biz de atölyesinde ziyaret edip çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Demirtaş kendisini bugüne getiren süreci şöyle özetliyor: “Aslında resim eğitimi aldım. Mimar Sinan Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra yapmak istediğim şeyin resim değil üç boyutlu çalışmalar olduğunu anladım. Çocukluğum babamın küçük tamir atölyesinde onu izleyerek geçti. Babam arada bazı mucitlik denemeleri yapar, metalleri kaynatarak, motor ve mekanizmalarla yeni bir şeyler denerdi. Bütün bunlardan öğrendiğim şu olmuştu: Her türlü eşya veya makina bazı insanlar tarafından yapılıyordu, incelendiğinde aslında çok da karmaşık değillerdi. Çocukluğumda babamdan çok önemli dersler almıştım aslında, bütün bunları ve daha fazlasını ben de deneyebilirdim. Üç boyutlu denemelerim böylece başlamış oldu. Bu arada para kazanmak için bazı makina yapma denemelerim oldu. Ama bu makinaların sanatıma gireceğini bilmiyordum. Bir zaman sonra uğraştığım makinaların aslında hayatımın bir parçası olduğunu ve onların sanatımda yer alması gerektiğini hissettim…”
HAREKET, MESELEYİ DAHA DA KUVVETLENDİRİYOR
Server Demirtaş kendisini bir ressam ve aynı zamanda hareketli heykeller üretmeye çalışan deneyci birisi olarak tanımlıyor: “Kinetik özellikleri olsa da yaptıklarımı kelimenin doğru anlamıyla heykel-hareketli heykel olarak tanımlıyorum. Heykellerim hareket ettiklerinde meselemi daha kuvvetle anlatabileceğimi düşünüyorum.”
Makinaları ne zaman ve nasıl heykele dönüştürmeye başladınız?
Okuldan mezun olduktan sonra para kazanmak için bazı dekor çalışmalarım olmuştu. Bu süreçte yapmayı denediğim makinalar gayet güzel çalıştıklarında ben de neden hayatımın bir parçası olan bu denemelerimin heykele dönüşmesini dedim. Dışarıdan bakıldığında elektronik aksamlardan oluşmuş gibi gözükseler de aslında sadece tek bir motorun çalıştırdığı mekanik bir düzenek tarafından çalışmaktalar. Yani ortaçağ dönemi otomatları gibi basit mekanik düzenekler heykellerin hareketlerini sağlıyor.
Çalışmaların hepsinin önemli alt metinleri var. Beslenme alanınız nedir?
Hareketli heykellerin alt metinleri olsa da sanırım hepsi ortak bir alandan besleniyorlar. Daha doğrusu ‘beslenme’yi şöyle anlıyorum, esas birikmenin çok daha önceleri olduğunu düşünüyorum. Erken çocukluk ve gençlik zamanlarında yaşadıklarımızın tamamı; aile, okul ve yakın çevre bizi şimdiki zamanda belirleyen en önemli unsurlar. Bugünkü motivasyonlarımızın biricik nedeni eski zamanda saklı gibi. İlham geldiğinde içinde bulunduğumuz bir tasarım varsa o bir şeye dönüşebilir. Yaşamımızda çok da istemeden biriktirdiğimiz bu anıların beslenme alanımızın kendisini oluşturduğunu sanıyorum.
Bütün bu yaptıklarınız sadece sanat bilgi birikiminden ibaret değil. Önemli bir matematik ve mühendislik de istiyor. Yanılıyor muyum?
Arzu etmek bana göre işin en önemli kısmı. Merak, denemek, sabır galiba bir şeyi yapmayı istemenin en önemli unsurları. Mühendislik eğitimi almadım ama Cemil Usta gibi bir babanın oğlu olmak insana bazı şeylerin yapılabileceğinin cesaretini verir. Denedikçe mutlaka yeni bir şey öğrenilir, daha da denersek ondan iyisini yapabiliriz. Sabırla denediğimizde bir mühendis olmasak da anlatmak istediğimizi yapabilecek kadar donanımlı olabiliriz. Her bitirdiğim çalışma bana daha sonraki projelerde neleri yapabileceğimi anlatır.
YAPTIKLARIM: KENDİMİ YORUMLADIKLARIM
Heykelde neden bu formatı tercih ediyorsunuz?
Bir düzenek ve bağlantıları kurup onu çalıştırıyorsunuz, yeni bir cana hayat verir gibi… Belki farkında olmaksızın bir şeyleri var etmeye çalışıyor olabilirim. Ama en doğrusu galiba bir anlam bulmaya çalışmaktayım. Çalışmalarıma toplu olarak bakıldığında aslında hepsinde kendimi yorumladığımı söylemem gerek.
BABAMA AİT BİRÇOK İZ TAŞIYOR
Çığlık adlı heykel çalışmanızdan bahseder misiniz? Kime, neye çığlık?
Çığlık heykeline çalışırken babam ağır hastaydı, o süreçte onu maalesef kaybettik. O nedenle bu heykelde babama ait birçok izler olduğunu sanıyorum. Bu heykel sonuç olarak bir insanın haykırışında saklanan daha çok insanların varoluşlarına ait bilinmezliklere işaret ediyor. İnsanın derin yalnızlığı, kendinin farkındalığı ve bütün bunların tuhaf boşluklarına bir gönderme olarak bakıyorum.