Taş Konak'ta Buluşmalar adlı etkinlik serisinin dördüncüsü sanatçı Server Demirtaş'ın katılımıyla, gazeteci Ali Demirtaş'ın moderatörlüğünde 26 Ocak 2024 tarihinde, saat 18.00'de Kalyon Kültür'de gerçekleşecek. Etkinlik kapsamında kinetik heykel üreticisi Server Demirtaş'ın sanat yolculuğu ile hareketli heykellerin tarihçesi konusunda paylaşımlar yapılacak. Sabit heykellerden, heykeltıraşlıktan ve kinetik heykellerin çalışma disiplininden de bahsedileceği etkinlikte, ilgili konular hakkında sorular cevaplanacak. Demirtaş, bakış açısını ve konuyla ilgili değerlendirmelerini kendi deneyimleri ve üretimleri üzerinden sunacak. Sanatının hem geleneksel hem de çağdaş sanattaki yerinin de tartışılacağı etkinlikte, teknoloji ve sanat ile bilim ve sanat ilişkileri de irdelenecek.
ÜÇÜNCÜ BOYUTUN OLASILIKLARINI ARAYAN BİR HEYKELTIRAŞ
Server Demirtaş, 1977 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne girer. 1984 yılında mezun olduktan sonra Türk soyut sanatının önde gelen isimlerinden Adnan Çoker ile ortak çalışmalarda bulunur. Resim bölümünden mezun olmasına rağmen gerek eğitim süreci gerekse daha sonrasında gerçekleştirdiği çalışmalarda üçüncü boyutun olasılıklarını arayan ve kendini her zaman bir heykeltıraş olarak konumlayan Demirtaş'ın ilk dönemlerinde gerçekleştirdiği, gazeteleri PVC'yle kaplayıp katmanlardan oluşturduğu üç boyutlu yerleştirmeleri dönemi için öncü ve ses getiren çalışmalardır. Sürekli değişimi arayan yenilikçi sanat anlayışı 1997 yılında farklı makine parçalarını bir araya getirerek oluşturduğu hareketli heykeller dönemini başlatır. Hiçbir mühendislik eğitimi almayan sanatçının oldukça uzun süreçler gerektiren mekanik heykelleri, Türkiye'de kinetik heykel sanatının önemli örneklerindendir.
EL CEZERİ'NİN ROBOTLARINDAN BUGÜNE: TEKNOLOJİ VE SANAT
Demirtaş'ın heykellerinin oluşum aşamasında kullandığı otomobil cam sileceğinden, bisiklet frenine değin uzanan hazır malzemelerin, sanatçının buluşu olan yöntemlerle bir araya getirilerek çarklar aracılığıyla hareketi sağlaması, 12. yüzyılda El Cezeri'nin robotlarından, 15 ve 16. yüzyılda Leonardo da Vinci'nin makinelerine ve 20. yüzyılda Jean Tinguely'nin kinetik heykellerine kadar uzanan bir yolculukta bilim ile sanat, teknoloji ile insan gibi ilişkiler üzerine yeniden düşünmemizi sağlar.