Kilim motiflerini sinema formuna dönüştürdü

İzmirli genç sinemacı Şükrü Özçevik'in doğu ve batı kültürlerini harmanladığı, Anadolu topraklarından esinlenen moda türündeki ''Synthesis'' adlı deneysel filmi, dünyanın önemli festivallerinde izleyicilerle buluştu. Özçevik filminde resim, dans, müzik gibi sanat disiplinleri ile kilim motiflerini sinema formuna dönüştürdü.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Yönetmen Şükrü Özçevik'in ilk gösterimini Berlin Fashion Film Festivali'nde gerçekleştirdiği; aldığı ödüller ve katıldığı festivallerde adeta dünya moda devi markaların filmlerini geride bıraktığı, "Synthesis", Türkçesiyle Sentez adlı filmi Berlin Fashion Film Festivali'nde yer alan tek Türk yapımı oldu. Dünyaca ünlü markaların filmleriyle yarışan "Synthesis", UK Fashion Film Festival ve Croatia Fashion Film Festival olmak üzere on bir uluslararası ve iki ulusal film festivalinden ödülle döndü.

ANADOLU'YU, FARKLI ÜLKELERDEKİ İNSANLARA TANITMAYI AMAÇLADIM

Özçevik filmiyle ilgili şunları söyledi: "İlk olarak kimono tasarımlarının hem Türk halı motifleriyle hem Rönesans dönemindeki ikonlarla hem de çeşitli mitolojik figürlerle harmanlandığını gördüm. Filmim için İzmir'deki kutsal mekanlarda keşifler yaptım. İnsanların inançlarının kültürlerinde de önemli bir yer edindiğini fark ettim. Coğrafyamızdaki kültürel etkileşim, sanat alanlarındaki birlikteliği çağrıştırdı bana. Ben de filmimle resim, dans, müzik gibi sanat disiplinleri ile kilim motiflerini sinema formuna dönüştürdüm. Anadolu'dan beslendiğim kültürü, dünyanın farklı ülkelerindeki insanlara tanıtmayı amaçladım."

MODA FİLMLERİ REKLAMLARLA KARIŞTIRILIYOR

Özçevik, Türkiye'deki moda filmciliği ile ilgili ise şöyle konuştu: "Moda filmi türü Türkiye'de İstanbul temelli olup, orada bile bu türde üreten sinemacı sayısı az iken yaşadığım şehir İzmir'de de bu sayı çok kısıtlı. Sebebi ise bu türün henüz Türkiye'de moda sektörü tarafından anlaşılamaması ve reklamcılık ile karıştırılması. Ben ise çok yönlü bir sinemacı olduğum için salt kurmaca türünde kalamıyorum. Deneysel, moda, dans ve benzeri göstergebilimin tümünü farklı şekillerde kullanan filmler çekmeyi çok seviyorum. Hikâye anlatıcılığı, kumaşın dokusu, markanın DNA'sı, arketiplerin oluşu beni bu türün içinde olmamı sağlayan motivasyon kaynağı olarak içine çekti. Bence moda filminin reklam filmine göre en büyük farkı; amacı bir ürünü sattırmak değil, markanın ya da tasarımcının dokusunu, düşünce yapısını anlatan filmler yaratmak. Hal böyleyken ben de umarım ileride Uluslararası İzmir Fashion Film Festivali'ni kurar ve direktörü olarak tüm deneyimlerimi kendi şehrime aktarabilirim."