Keşke yolumuz böyle kesişmeseydi Eren

Trabzon'da çekimleri devam eden ''Kesişme: İyi ki Varsın Eren'' filminin setini Eren'in ölüm yıldönümünde ziyaret etme ve bu vesileyle de kabrini görme fırsatı buldum ve içimden şunu söyledim: ''Keşke yolumuz böyle kesişmeseydi Eren...''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Trabzon'un Maçka ilçesinde 11 Ağustos 2017'de terör örgütü tarafından şehit edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül ve Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik'in yaşamını ele alan TRT ortak yapımı "Kesişme: İyi ki varsın Eren" adlı filminin setini ziyaret etmek aynı zamanda Eren'i ölüm yıldönümünde anmak amacıyla Trabzon Maçka'daydık bu hafta. Oldukça hüzünlü bir ziyaretti bu.

Ama Ayşe Teyze'nin üzüntüsünün yanında bizimki neydi ki? Ayşe Teyze, Eren'in annesi. Oğlunun mezarı başında şunları söyledi: "Bugün hüzünlüyüm, yavrumun bugün yıldönümü. Hiç konuşmaya gücüm yok." Ayşe Teyze filmde Eren'i canlandıran Rahman Beşel içinse şöyle konuştu: "Rahman, benim oğlumu canlandırıyor. Bunun için çok sevinçliyim ama yine de neler hissettiğimi anlatmam çok zor. Yavruma benzediği için duygulanıyorum. Aynı Eren'in şekli... Yavrumun kabrini görmesem bu benim yavrumdur diyecek kadar yavruma benziyor. Ama insanın evladının yerini tutabilir mi?" 29 Ekim'de vizyona girmesi beklenen filmde Eren'i canlandıran Rahman Beşel ise içinde bulunduğu tüm bu süreçle ilgili heyecanını şu şekilde dile getiriyor sohbetimiz sırasında: "Daha önceden bir oyunculuk deneyimim yok. İstanbul'da bir ay boyunca oyunculuk eğitimi aldım bu film için. Teklif geldiğinde çok heyecanlandım. Şehit bir kardeşimizi canlandırmak benim için onur ve gurur duyucu bir şey. Bu nedenle çok mutluyum. Heyecanım hala devam ediyor." Filmin oyuncu kadrosunda ise İsmail Hacıoğlu, Alayça Öztürk ve Mutlunur Lafçı yer alıyor. Yönetmenliğini Özer Feyzioğlu, yapımcılığını da biyografi filmlerinden tanıdığımız Mustafa Uslu yapıyor...

ONLARI DÜNYANIN KALP HAFIZASINA MÜHÜRLEMEK İÇİN BURADAYIZ

Eren'i anma gününde TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı da oradaydı ve hem film hem de şehitlerimiz hakkında şöyle konuştu: "Boğazımızı düğümleyen, yüreğimizi dağlayan, aynı zamanda yüreğimizde onur ve gururla taşıdığımız şehitlerimiz Eren Bülbül ve Ferhat Gedik'in minnetle yad edilmesi, şehitlerimizi unutmamak, unutturmamak için buradayız. Onları dünyanın kalp hafızasına mühürlemek için buradayız. Biliyorum ki bir kalp hafızası var ve nisyana inat, unutmaya karşı koyan en güçlü hafıza, kalp hafızası. Biz ancak şehitlerimizi kalp hafızasına mühürlersek unutmayız, unutturmayız. O nedenle buradayız. Kesişme: İyi ki Varsın Eren projesini de bu amaç doğrultusunda, şehitlerimizi kalplerimize mühürlemek için gerçekleştiriyoruz. Bülbül ve Gedik'in kahramanlığından tüm insanlığın ders çıkarması ve ilham alması gerektiğini düşünüyorum. Filmimizi, 29 Ekim'de ulusal kamuoyunun, Türk milletinin önüne çıkaralım. Onun sonrasında, uluslararası adımlar tabii ki gelecek. Çünkü bu proje bir yandan şehitlerimizin kahramanlık hikayesini anlatırken, diğer yandan uluslararası arenada, terörün ne tür bir felakete yol açabileceğini, nasıl can yakabileceğini gözler önüne seriyor. Vicdanı olan herkesin gönlünde bir yankı uyandıracak bir proje olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye'nin terörle mücadelesinin anlatımı noktasında da çok büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye terörle mücadelede cephede, doğrudan kanıyla mücadele veren tek devlet. FETÖ'sü, PKK'sı, PYD'si ve DEAŞ'ıyla mücadele eden, cephede savaşan tek devlet. Dolayısıyla Türkiye'nin bu mücadelesini anlatmaya, bu filmin çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. O yüzden mutlaka uluslararası alana taşımamız gereken bir proje. Bu yönde de adımlarımızı atacağız."

İSMAİL HACIOĞLU: BU FİLM HİÇ ÇEKİLMESEYDİ KEŞKE

Ben ilk defa bir filme keşke olmasaydı diye başladım. Keşke hiç burada olmasaydık, bu kalabalık yaşanmasaydı. Bu film hiç çekilmeseydi keşke. Ama maalesef böyle bir şey yaşandı ve olayın kahramanları onlar. Konuşurken bile kendimi çok gereksiz hissediyorum bu hikâyenin içinde. Biz sadece onları ölümsüzlüğe bir adım daha yaklaştırabilirsek ne mutlu bize. Onun dışında gerçekten her şeyi onlar yapmış, söylemişler zaten. Ve niceleri... Babalarıyla birlikte gülümsemelerini de gömen bütün çocuklar için biz buradayız. Çok heyecanlıyız. Umarım 29 Ekim'de seyirciyle karşılaştığımızda çok güzel tepkiler alacağımıza inanıyoruz ama bu bizim için çok zor bir süreç. Her gün sete şu mezarlığın yanı başından geçip gitmek, onunla selamlaşmak yeterince zor yani emin olun.

ALAYÇA ÖZTÜRK: ONLARIN HİKAYESİ BENİ PARAMPARÇA ETTİ

Senaryoyu okur okumaz paramparça oldum. Tabii ki biliyordum Ferhat Gedik ve Eren Bülbül'ü. Fakat işin içine girince, bir kere daha paramparça oldum. Bu nedenle ben buna film gözüyle bakamıyorum. Benim bakış açımı değiştiren beni çok etkileyen bir film oldu, manevi anlamı çok büyük her zaman baş köşeye koyacağım bir film. Ama çok ağır. Oyuncu olarak da kişisel olarak çok ağır. Bu acıyı televizyonlardan görüyoruz. Ama hep bize uzakmış gibi geliyor ya, ben ilk defa hiçbirimize hiçbir şeyin uzak olmadığını fark ettim. Bu hepimize dokunan bir mesele. Biz TV'de gördüğümüzde üzülüp belki kanal değiştiriyoruz üzülmemek için ama maalesef hala yaşanıyor bunlar. Bu anlamda ben de derin bir farkındalık yarattı. Ama keşke İsmail'in de dediği gibi bu şartlar altında buluşuyor olmasaydık. Oyunculukla ilgili bildiğimiz teknikler burada işin dışına çıktı. Zaman zaman ara vermek, kendimi toparlamak istedim, çünkü hikâye gerçek ve sizi çarpıyor.

YÖNETMEN ÖZER FEYZİOĞLU: KIYMETLİ BİR SİNEMA ESERİ YARATMAK BİR DİĞER AMACIMIZ

Bu projede Trabzon'dan oyuncu olmayan bir gencimizin rol alması en başta verdiğimiz kararlardan bir tanesiydi. Dolayısıyla uzun süren bir ön hazırlık ve arama çalışmasından sonra Rahman'a ulaştık. Rahman bu filme çok ciddi bir gerçeklik ve samimiyet duygusu veriyor. Bu nedenle Rahman ile çalışmak bizi çok mutlu ediyor. Kendisi aşağı yukarı Eren ile yaşıt. Oyuncu değil ama sorumluluğun farkında bir tavır ile ilk günden itibaren çok yoğun bir şekilde çalıştı, inandı. Biz her gün bu küçücük rahmetlinin mezarından geçerek işe gidiyoruz. Rahmetli Ferhat Gedik'in eşini ve çocuklarını tanıdık. Eren Bülbül'ün annesini, kardeşlerini tanıdık. Bu gerçekten ciddi bir sorumluluk. Bizim bu filmde amacımız insanları zaten ağlatacak olan olayları peş peşe resmetmek veya kameraya kaydetmek değil. Bana bir yönetmen olarak verilmiş iyi film çekme fırsatını, kıymetli bir sinema eseri yaratmak için kullanıyorum. Bütün gayretimiz sadece bu acı dolu olayı filme almak değil aynı zamanda kıymetli bir sinema eseri yaratmak. Umarım başarırsak bu olayı hatırlattığı gibi ne kadar da başarılı bir sinema eseri olmuş dense, ne mutlu bize.

MUTLUNUR LAFÇI: BU FİLMDE OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM

Sürece haberlerde duyduğumuzdan ilk andan beri vakıftık. Özellikle filme ismini de veren "İyi ki varsın Eren" sosyal medya paylaşımları beni çok etkilemişti. Filmin hazırlık sürecinde Ayşe Teyze ile bolca vakit geçirdik. Ayşe Teyze ile yemek yedik, uyuduk, televizyon izledik ve ben onun hayatını gördüm. O hala her camdan dışarı baktığında oğlunun kabrini görüyor. Yemeğini yerken bile dalıyor, Eren'i düşünüyor. Tüm bunlar beni çok etkiledi. Öte yandan yaşayan bir insanı canlandırmak çok büyük bir sorumluluk. Ben bu rolü yönetmenimle birlikte güçlü kadın olma üzerine kurduk. Ayşe Teyze çok güçlü bir kadın çünkü. 13 çocukla yaşamaya çalışmış bir Karadeniz kadını. Bu filmde yer aldığım için gurur duyuyorum umarım başarabilmişimdir.