Kendine yabancılaşan insan

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Güncel sanatın genç temsilcilerinden Tuğberk Selçuk yeni sergisiyle sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçıyla buluştuk.

Sanatla ilişkiniz ne zaman ve nasıl başladı? 

Açıkçası bilmiyorum. İşaret ettiğiniz türde bir ilişki birey, kurum ve kuruluşlarla başlayan ilişkilere benzemiyor. Sanırım benim için gündelik hayatın aşırı olağanlığını yadırgayarak başladı. Güzel sanatlarda okuduğum yıllarda da yaratıcı sürece dair kuşkularım vardı. Kısıtlayıcı eğitimden hoşlanmadığım için okuldan uzaklaştığım bir zamanda ne istediğimi anlamaya çalıştım. Okulda ne istediğimi değil ne istemediğimi zaten fark etmiştim. Başlamak bu süreç içinde özerk çalışmayı öğrendiğim bir zamana denk geldi.

İlk serginizi açtığınız güne dönsek bize neler anlatırsınız? 

Sergi yapmak ve iş üretmek birbirinden farklı meşguliyetler. İlk sergimi açtığım gün benim için sadece sergiyi yapmak önemliydi. Sergi yapmak maalesef hem küresel hem de yerel sanat ortamında mesleki olarak meşruiyet kazanmak anlamına geliyor. Gençken buna  önem veriyorsunuz. Çoğunluğun parçası olduğunuzu unuttuğunuz oluyor. Bireysel olarak yaşadığınız ve yaşama ihtimaliniz olan hayatın heyecanına kapılıyor insan.  

Serginizin teması nedir? 

Gündelik hayatta rastlayabileceğiniz objelerin burada işlevlerini tamamen kaybedip bambaşka bir görev üstlendiğini göreceksiniz. Yadırgayarak deneyimleyeceğiniz bu alanda olan bitenler sizi yabancılaştıracak, düşündürecek. Sergim, bireyin topluluk ve kurumlarda var olabilmek için fikir ve davranışlarını nasıl değiştirdiğini, bu değişim sürecinin sonunda kendine yabancılaşmasını anlatıyor.