Kendi gecemizin karanlığında kaybolmayalım

NUR BİLEN YAVUZER
nur.yavuzer@aksam.com.tr

Farkında mısınız, ne kadar çok eleştiriyoruz birbirimizi? Nasıl başladı hatırlamıyorum, eskiden de yapardık, birilerinin yaptıklarını, giydiklerini, sevdiklerini konuşurduk ama bir yandan da çekinirdik, duyulur diye, duyarsa kırılır diye. Kırmaktan korkardık evet ama kırık elimize batar diye değil, kırılan tekrar eskisi gibi olmaz diye.

FARKINDA OLMADAN

Bir yandan sosyal medyanın hayatlarımızın kapılarını aralaması, diğer taraftan televizyonda seyrettiğimiz bol kavgalı, birbirine puan vermeli programların tüm kanalları işgal etmesi, bizi farkında olmadan bir yarışmanın içine sürüklüyor sanki hem jüriyiz hem yarışmacı. Ne yerimiz belli ne haddimiz bir oyunun içinde gibi yaşıyoruz, kırılmamak için kırıyoruz, beğenilmek için değişiyoruz, sesimiz hep yüksek, farklı olmak, büyük olmak istiyoruz. Oysa büyümek zamanla, sevmekle, sevilmekle olur, yermekle, eleştirmekle değil. Yani başkasını küçük görmek büyütmez bizi, kabahatimizden büyürüz ancak, huzursuzluğumuzdan çoğalırız.

ESKİDEN BÖYLE DEĞİLDİK

Hiç bir şey değişmedi bizden başka, toprak aynı, gökyüzü aynı, deniz ve güneş aynı, herkesin dilinde aynı cümle “eskiden böyle değildik”. Hadi yine eskisi gibi olalım, her beraber karar verdiğimizde yapabiliriz. Yükselmek için başkasının kalbine basmadığımızda, kendimizi bir yarışta gibi görmediğimizde, bir sözün kâğıt gibi kalp kesebileceğini bildiğimizde değişir her şey. Beğenmeme hakkımız hep var, fikir söylemek de serbest ama can acıtmak için eleştirmek, bile isteye kötü olmayı seçmekten başka bir şey değil. Kötü olmak da en çok insanın kendine zarar verir. Yani kendimizi daha iyi hissetmek için başkasının eksiğini aramak, bulmak, üstüne etrafa duyurmak, kendi içimizdeki eksiğin aslında en büyük kanıtıdır. Kimse tam değil, hayatın güzel yanı bu zaten, zamanla tamamlanmak. Eleştirmeyi marifet saymadığımızda tekrar eskisi gibi olacağız, kim nasıl isterse öyle olsun, isterse gerçek olsun isterse hiç olmadığını gibi görünsün, isterse mavi yapsın saçlarını isterse kazıtsın kökünden. Herkes kendinden sorumlu, kendi yastığında uyuyor gece olunca. Bir araya geldiğimizde yarışmıyoruz, sadece yaşıyoruz. Bakmayın öyle güçlü göründüğümüze, birbirimize dayanmaya ihtiyaç duyuyoruz. İnsanı iyileştiren şey iyilikleri değil, kötülüğe yenilmeyişi, çünkü iyi olmak bizim yaradılışımızda var. 

HEP SONRADAN ÖĞRENİYORUZ

Kötü olan ne varsa hep sonradan öğreniyoruz.Gelin birbirimizi eleştirmekten vazgeçelim. Mevlana’nın yedi öğüdünden en sevdiğim gibi; başkalarının kusurunu örtmede gece gibi olalım, olalım ki kendi gecemizin karanlığında kaybolmayalım…