Kelimeleriyle savaşanların sesi oldu

Doğu Türkistan'da 8 milyon insanın tutulduğu 1600 toplama kampı, köleleştirme, işkenceler, çocukların ailelerinden alınarak asimile edilmesi bilinen gerçekler. Medya şirketlerinin ofis bile açamadığı bölgenin dünyayla iletişimi ise sıfır. Yönetmen Tülay Gökçimen, bu gerçekleri bir nebze anlatabilmek üzere Adı Soykırım isimli belgeseli çekti.

EMİNE DOLMACI / cumartesi@aksam.com.tr

Doğu Türkistan'da yıllardır yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek üzere harekete geçen yönetmen Tülay Gökçimen, Adı Soykırım belgeselini çekti. Gökçimen, "Çin yönetimine karşı kelimeleriyle savaşan bu insanların sesini dünyaya duyurmayı amaçlıyoruz" diyor.

Doğu Türkistan deyince akla gelen toplama kampları, tutuklamalar, köle işçiler, çocuk kampları, ailelerin parçalanması, tecavüz, zorla kürtaj en büyük insanlık ayıpları. 30 milyon insanın yaşadığı bu zorbalığa karşı küresel çapta bir yaptırım uygulanamazken bireysel tepkiler dikkat çekiyor. Bu tepkilerden biri de Doğu Türkistan'ın sesini duyurmak üzere yapılan Adı Soykırım belgeseli. Yıllardır savaş, çatışma, işgal, afet ve yokluk bölgelerinde belgeseller çeken, mağdurların ve mazlumların sesini duyurmaya çalışan Tülay Gökçimen bu defa da kamerasını Doğu Türkistan'a çevirdi.

ÜÇ İSİMLE BİR MİLLETİN HİKAYESİ

Uygur Türkleri ile yapılan röportajların animasyon, çizim ve canlandırmalar eşliğinde anlatıldığı belgeselin yapımını gençlerden oluşan Human Movie Team üstlendi. 42 dakikalık belgeselde, üç tanığın dilinden Doğu Türkistan'da geçmişte ve bugün yaşananlar aktarılıyor. Belgeselde hak arayışçısı ve aktivist Meryem Sultan, İstiklal Medya grubunda Türkçe Yayınlar Koordinatörü olarak görev yapan Muhammed Ali Atayurt ile cezaevi ve kamp mağduru Aygül Kadir'in tanıklığıyla yaşananlar gün yüzüne çıkarılıyor. Üç kişinin tanıklığı tarihsel olarak bir perspektif sunarken, çarpıcı kişisel hikâyelerini de ortaya koyuyor.

EN ZOR KISMI ACILARINI DİNLEMEK

Belgeselle ilgili konuşan yönetmen Tülay Gökçimen, Doğu Türkistan'ın dünyaya tamamen kapalı olması ve orada çekim yapamayacağı için diasporada bulunan Uygur Türkleri ile bu meseleyi ele aldığını söylüyor. Gökçimen, "2017'de toplama kamplarının ortaya çıkmasıyla artık insanların susmayı değil kelimeleriyle savaşmayı tercih ettiğini gördük. Aslında yüzlerce insanla konuştum, yaşadıklarını dinledim. Aralarından en uygun olanları seçip belgesele aldım" ifadelerini kullanıyor. Dört ayda tamamlanan belgeselin en zor kısmı ise röportajlarda anlatılanları dinlemek olmuş. "Belgesel çekimlerimde savaş-çatışma bölgelerinde pek çok zorlukla karşılaşırım ama buradaki en büyük zorluğumuz insanların bu acıları yaşayıp korkmadan anlatmaları, anlatırken yeniden yaşamaları oldu" diyor Tülay Gökçimen.

ÇİN REJİMİNİN KARŞISINDA DURMAYA ÇALIŞIYORUZ

Uygur Türklerinin anlattıklarını sürekli dinlese de belgeseli izlerken duygulandığını aktaran Tülay Gökçimen, "İyi ki bu işi yaptık ve bu insanların seslerini duyurduk. Belgeseli farklı dillere çevirip dünyanın her yerine göndermek istiyoruz" diyor. Gökçimen sözlerini şöyle sürdürüyor: Doğu Türkistan'da bir halk ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Pek çok yerde kadınlarla, erkeklerle konuştum; Kudüs'te, Suriye'de, Arakan'da, Afrika'da farklı farklı hikayeler dinledim. Çin'in bir halkı topyekün yok etmeye yönelik bir soykırım yapması ve bunu yaşayan insanların bir türlü sesini duyuramamaları bizi çok üzdü. Çin yönetimiyle kelimeleriyle savaşan bu insanların seslerini dünyaya duyurmayı amaçlıyoruz. Sesimizi Uygur Türklerinin sesiyle birleştirerek güçlü bir şekilde onlara soykırımı yapan Çin rejiminin karşısında durmaya çalışıyoruz.

AMERİKA VE KANADA'DAN İSTEDİLER

İstanbul'da ilk gösterimi yapılan belgesel Türkiye'nin diğer şehirlerinde de gösterilerek konuyla ilgili duyarlılık oluşturulmaya çalışılacak. Avrupa'dan, Amerika'dan ve Kanada'dan da belgesele talepler olmuş. Belgesel için yapılan ancak belgeselde yer almayan röportajlar da dahil görüşmelerin tümü bir kitapçık haline getirilmiş. Bir taraftan kitap yayınlanırken bir taraftan da belgesel, İngilizce ve Arapça altyazılarla Human Movie Team'in Youtube sayfasından Türkiye'de ve dünyada pek çok kişiye ulaştırılacak.

DOĞU TÜRKİSTAN'DA NE YAŞANIYOR?

Doğu Türkistan'da 1949 yılında yaşanan Çin işgali ile birlikte yaşanan katliamlar, bir halka yönelik insanlık dışı uygulamalar tarihin sayfalarına yazıldı. 11 Eylül olaylarından sonra artan baskılar, 2013 yılında göreve gelen yeni Başbakan Xi Jinping ile daha da katmerlendi. 2017 yılında toplama kamplarının inşasından sonra ise bölge dev bir hapishaneye dönüştü. 1600 toplama kampına 8 milyon Uygur Türkünün kapatıldığı, 500 bin çocuğun da eğitim adı altında asimilasyona tabi tutulduğu belirtiliyor. Giriş çıkış olmayan ülkede insanlar, kameralarla evlerinde dahi takip ediliyor, telefonlarındaki uygulamalarla izleniyor. Ülkede inancını ve kültürünü yaşamak da tamamen yasak.