Katkı maddeleri düşman değil dost

Gıda ve beslenme alanındaki ön yargıları yıkmak amacıyla Soframızdaki Hurafeler adlı kitabı kaleme alan gıda mühendisi Ebru Akdağ, mucizevi ya da zararlı gıdalar olmadığını söylüyor. Gıdalardaki katkı maddeleri hakkında da yanlış bilgilerin olduğunu belirten Akdağ, “Katkı maddelerinin olmadığı bir dünya; salgın, açlık ve israfın kol gezdiği bir hale dönüşürdü. Bu ön yargıların bazı haklı dayanakları var. Ancak günümüzde gıda katkı maddeleri çok yanlış anlatılıyor. Bu maddeler yasalara uygun şekilde kullanıldığında, düşman değil dostumuz.” diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Gıda Mühendisi Ebru Akdağ'ın, gıda ve beslenme alanında sahte bilim kaynaklı hurafeleri ele aldığı Soframızdaki Hurafeler isimli kitap okurla buluştu. Gıda ürünlerini farklı bir bakış açısıyla ele alan kitap, 'mucizevi' olarak adlandırılan gıdalara ilişkin de farkındalık yaratıyor. The Kitap Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan kitabında Akdağ, gıda ve beslenme alanındaki ön yargıları yıkmayı ve bilimsel temellere dayanarak gıdalara yönelik akılcı bir yol haritası sunmayı hedefliyor. Akdağ kitabında "Soframızı Beslenme Kılavuzlarının Işığında Kuralım mı?", "Doğal Gıdaların Romantik Dünyası" bölümleriyle başlayıp ardından işlenmiş, ambalajlı gıdanın ne anlama geldiği anlatıyor. İşlenmiş ambalajlı gıdalara yönelik kategorik suçlamanın neden anlamsız olduğuna değinen Akdağ, "Katkı Maddelerinden Kaçmalı mıyız?" bölümünde gıda katkı maddelerinin geçtiği meşakkatli bilimsel süreçleri gözler önüne seriyor. "Kemofobi (Kimyasal Korkusu) Etkisi" başlığı altında kimyasalların korkulan yanlarına gerçekçi bir bakış açısı getirmeye çalışan Akdağ, "Gıda Hileleri" kısmında gıda endüstrisindeki hilelerin gerçek yüzünü ve asıl kaçınılması gerekenleri anlatıyor. "Bilim-Medya-Algı Üçgeni" bölümünde ise bilginin medya tarafından nasıl şekillendirildiğini gösteriyor. Kitabın bana göre en önemli bölümü olan "Gıda Hurafeleri Avı"nda da gıda ve beslenmeyle ilgili yaygın hurafelerin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.

MUCİZEVİ GIDA YOKTUR

Hurafe avcısı olarak yola çıkan Akdağ, gıda ve beslenme alanında her geçen gün katlanarak artan bilgi kirliliğinin topluma zarar verdiğini dile getiriyor. Bazen bu yanıltıcı bilgilerin uzmanlar tarafından da desteklendiğini vurgulayan Akdağ, bu nedenle bilimsel verilere dayanarak Soframızdaki Hurafeler kitabını kaleme aldığını söylüyor. "Soframızdaki Hurafeler ifadesiyle, gıda, beslenme ve sağlık alanında dolaşan yanıltıcı bilgileri ve hurafeleri kastediyorum. Bu ifade, aslında insanların günlük hayatlarında sıkça karşılaştığı ancak bilimsel temellere dayanmayan, yanıltıcı bilgileri anlatıyor. Bu tür hurafeler, geleneksel ve sosyal medyada, kitaplarda ve hatta bazen uzmanlar tarafından dahi yayılabiliyor. Örneğin, bazı gıdaların mucizevi iyileştirme güçlerine sahip olduğu veya belirli bir diyetin tüm sağlık sorunlarını çözeceği gibi yanıltıcı söylemlerden bahsediyorum." diyen Akdağ, gıda ve beslenme alanındaki hurafelerin keyifle hazırlanan sofraların tadını kaçırdığını sözlerine ekliyor.

Yanıltıcı bilgilerin kimi gıdalarla aramızı bozduğundan bahseden Akdağ, "Sofralarımıza sızan bu hurafeler, bazen tek tip beslenme bazen de ihtiyacımız olduğu halde hayatımızdan çıkardığımız gıdalar dolayısıyla fiziksel sağlığımızı etkiliyor. Bu nedenle sofralarımızı hurafelerle kurmayalım. arşımıza çıkan söylemleri bilimsel süzgeçten geçirelim." diyor.

ZEHİR İLE İLACI AYIRAN DOZDUR

Mucizevi ve zararlı gıdalar gibi söylemler konusunda da yanıltıcı bilgilerin dolaştığına dikkat çeken Akdağ sözlerine şöyle devam ediyor: "Bir gıda maddesi kendi başına ne mucizevi olabilir ne de zararlı. Ancak maalesef böyle söylemlerle sıkça karşılaşıyoruz. Mucizevi gibi parlatılan ürünler, genellikle sağlık sorunlarını çözeceği, kilo verdirici etkileri olduğu veya hastalıklara karşı tam bir panzehir oldukları iddiasıyla lanse edilir. Ancak bu tür iddiaların arkasında bilimsel temellere dayanmayan veya büyük ölçüde abartılmış bilgiler bulunur. Bu yaklaşımlara inananlar ise genellikle beslenmelerinde bu tür gıdalara gereğinden fazla yer vermeye meyillidir. Mesela sıklıkla karşılaştığımız bir örnek zeytinyağı içilmesi önerisi. Doğru üretilen zeytinyağının ne kadar özel olduğunu kabul etmeyen yoktur. Fakat her yağ gibi onda da doymuş yağ bulunur ve kalorisi yüksektir. 1 su bardağı zeytinyağı yaklaşık 1600 kalori ve 28 gram doymuş yağ tüketmek anlamına gelir.

Bir diğer popüler örnek glutenin öcüleştirilmesi. Gluten tahıllarda bulunan bir proteindir ve kendi başına sağlıklı bir insanın bünyesine olumsuz etkisi yoktur. Hatta çölyak hastası veya gluten intoleransı olmayan insanların gluteni hayatlarından çıkartmasının bırakın yarar, aksine zarar verdiğini gösteren bilimsel araştırmalar var.

Modern tıbbın kurucusu kabul edilen Paracelsus'un söylediği gibi 'Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur.' Örneğin yetişkin bir insan 1-2 ay kadar yemeksiz hayatta kalabilirken, susuz ancak birkaç gün yaşamını sürdürür. İnsan yaşamı için böylesine önemli su dahi, fazla tüketildiğinde, insanı zehirler ve hatta ölümüne sebep olabilir. Yine kimilerine göre şeker kimilerine göre yağ hain suçlular. Ancak ne şekersiz ne de yağsız sağlıklı bir yaşam mümkün değildir. Bir gıdayı mucizevi sayıp fazlasıyla tüketmek de zararlı ilan edip hayatından çıkartmak da yarar değil zarar getirir."

AMBALAJSIZ ÜRÜNDEN UZAK DURUN

"Peki güvenli gıda diye bir şey var mı gerçekten? Artık her üründe katkı maddesi var." diye soruyorum. "Gıda katkı maddelerinin olmadığı bir dünya salgınlar, açlık ve gıda israfının kol gezdiği bir hale dönüşürdü." diye cevap veren Akdağ, "Elbette güvenli gıdalar var. Hatta her geçen gün gıda güvenliğini sağlayacak yöntemler de gelişiyor. Zaten gıda güvenliğinin olmadığı bir durumda sağlıklı beslenme veya sağlıklı yaşamı konuşmanın hiçbir anlamı da yok. Gıda katkılarına yönelik ön yargının özellikle geçmişten kaynaklanan bazı haklı dayanakları var. Ancak günümüzde geldiğimiz noktada gıda katkı maddeleri çok yanlış anlatılıyor. Milattan önceki yüzyıllarda dahi kullanılan gıda katkıları, bugün ilgili yasal yönetmeliklere uygun şekilde kullanıldığında, düşman olmak bir yana dostumuz. Öte yandan gıda katkısı olmadan beslenme kişisel bir seçim. Eğer bunu istiyorsa da tüketici ürün etiketini okuyup seçimini buna göre yapmalı." açıklamasında bulunuyor.

Ambalajsız ürünlerden kaçınmak gerektiğinin de altını çizen Akdağ, "Merdivenaltı üretim dediğimiz gıdalardan, açıkta, internette kontrolsüz satılan gıdalardan uzak durmak gerekir. Aslında pandemi döneminde ambalajlı gıdanın ne kadar da önemli olduğunu anlamıştık. Tabii ambalaja giren her şey sağlıklı, güvenilir demiyorum. Güvenilir satış noktalarında satılan, Bakanlık onay veya kaydına sahip olan, bilinen markaların kontrol sistemi içerisinde yer alan ürünlerinden bahsediyorum." şeklinde konuşuyor.

GÜVENİLİR GIDA İÇİN İPUÇLARI

Kitabı okuyan kişilerin gıda seçimlerinde daha özgüvenli şekilde hareket edeceğini ve gıdalarıyla bozulan ilişkilerini tamir edeceğini umduğunu belirten Akdağ, kitabında ayrıca gıda güvenliği açısından alışveriş esnasında ve evde dikkat edilmesi gerekenler hakkında ipuçları veriyor. Akdağ, "Böylelikle okur kendine ve sevdiklerine daha güvenilir gıdalar alma ve pişirme konusunda farkındalık kazanacak. Gıda kaynaklı hastalıklardan çok daha iyi korunacak." diyor.