ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Kasım Ördek ile yıllar önce Malatya Film Festivali'nde tanıştım. Gösterimlerinin ardından soru cevap moderatörlüğünü yaptığım seçkide onun da "Yağmur Olup Şehre Düşüyorum" adlı filmi yarışıyordu. O zamandan beri bir şekilde çalışmalarını takip ettim. "Birlikte, Yalnız" adlı son kısa filminin bu yıl 12-19 Ağustos tarihlerinde 28.'si gerçekleşecek Sarajevo Film Festival'de dünya prömiyerini yapacağını öğrenince de kendisiyle hem son filmini hem de sinemaya dair kaygısını konuşmak üzere bir araya geldik. Ecem Uzun ile Mert Doğan'ın başrollerini paylaştığı ve festivalde yer alan iki Türkiye yapımı filmden biri olan "Birlikte, Yalnız", durum anlatıcılığı filmlerinden kolaylıkla ayrılan, güçlü fakat aynı zamanda insana ve hayata dair naif mesajlar barındıran bir izleme oldu benim için. Birçok farklı okumanın yanında aynı zamanda salt kötülüğün olmadığı, kötü ya da toplum tarafından bu kategoride değerlendirilen işler yapan insanların dahi iyi bir insan olabileceği ya da bu potansiyeli taşıdığı ve bazı insanların gerçekten hiçbir koşulda değişmeyeceği gibi konulara göndermeler içeriyordu bana göre... Yönetmeniyle sohbetimize geçmeden önce onu daha yakından tanıyalım: "Çocukluk yaşlarımda başladığım futbola sakatlıktan dolayı bırakmam gerekti. O dönem liseyi yeni bitirmiştim. Futboldan uzaklaştıkça edebiyatla ve sinemayla daha çok zaman geçirdim. İzlediğim ve çok etkilendiğim birkaç filmden sonra sinemacı olmaya karar verdim. 2017 yılında mezuniyet projem olan Kerata'yı çektikten sonra yönetmenlik kariyerim başlamış oldu. O günden beri belli başlı projelerde yer alsam da zamanımın çoğunu kendi projelerime ayırmaya çalışıyorum. Öte yandan sinemaya dair belli kalıplar içinde, 'işte budur' demek benim için çok zor. Sanatçının kendini ifade etmenin bir ürünü olduğu gibi herhangi sıradan bir şey de olabiliyor."
BELLEĞİMİN ATAMADIĞI ŞEYE SARILIYORUM
Daha önceki sinema çalışmalarından bahseder misin? Sence daha önceki çalışmalarının buluştuğu bir ortak nokta veya tema var mı kendi aralarında?
Kerata filmini okul için çektiğimde aynı zamanda festivallere de gönderebilecek bir kalitede olmasını istedim. Filmi yarışmalara gönderdikten sonra ilk olarak Akbank Kısa Film Festivali'nin filmimizi ana yarışmaya aldı. Beni ilk aradıklarında heyecandan ne yapacağımı bilemedim, öyle ki mutluluktan gidip Akbank'tan banka kartı aldım. Bir şeyi becerebilme duygusu onca sıkıntılı ve sancılı günleri oracıkta bırakıyor. İlk kısa filmim, son kısa filmimin önünü açan bir çalışma aynı zamanda. Beni daha iyi okumaya iten, ne yapacağımı, nasıl bir yol izleyeceğime rehberlik eden filmdir. İkinci kısa filmim Yağmur Olup Şehre Düşüyorum'u 2019'da Diyarbakır'da Kürtçe çektim. Antalya Altın Portakal'da prömiyerini yaptı ardından Akbank, İfsak, Malatya, Lions ve Boston Türk Film Festivali gibi adını sayamadığım birçok festivalden ödülle döndü. Bir yönetmenin beslendiği alanlar farklılık gösterir, kendim için bir şey demem gerekirse gözlemlemeyi ve küçük ayrıntılarda kalmayı tercih ediyorum. Yıllar önce yaşadığım bir anıdan veya okuduğum bir yazıdan etkilenebiliyorum. Belleğimin atamadığı şeye hemen sarılırım.
'BİRLİKTE, YALNIZ' BENDEN ÇOKÇA İZ TAŞIYOR
"Birlikte, Yalnız" nasıl doğdu ve çıkış noktası ne idi? Senin yaşamından veya deneyimlerinden izler taşıyor mu?
Birçok kötü gibi görünen fakat temelinde neden öyle olduğunu irdelememekle ilgili bazı kaygılarım vardı. İnsanı kötü yapan nedir? Hikâyenin ilk çıkış noktası böyle çıktı. Bendeki geçmişi de İstanbul'a ilk göç ettiğimiz yıllara dayanıyor. Henüz üç yaşındayken başka bir şehirden ayrılıp daha çok insanın olduğu ve herkesin kendi diasporasını oluşturduğu bir yerde büyümemle başladı. Çok dolaşan ve birçok yerde bulunmayı seven bir çocuk olduğum için filmimdeki karakterlerin günlük hal hareketlerini, konuşma biçimlerini ve temel yaşam değerlerinin ne olduğunu o yıllarda gözlemlemiştim. Yıllar sonra böyle bir hikâyeyi kaleme aldığımda, mevcut düzendeki kaygılarımı geçmişimdeki yaşantılarla birleştirmeye karar verdim. Böyle bir hikâyenin karakterlerini ararken de hiç zorlanmadım. Benden çok izler taşıdığını söyleyebilirim. Filmlerimin mekanlarını seçerken sürekli çocuklukta zaman geçirdiğim veya etkilendiğim mekanları kullanmayı tercih ediyorum. Bu filmin son sahnesi başta olmak üzere birkaç mekânı da böyle seçtim.
Filmin Sarajevo'da dünya prömiyerini yapacak, haberi aldığında ne hissettin ilk olarak?
Sinemayla ilgilendiğim günden beri yakından takip ettiğim birkaç festivalden biri. Sarajevo bize ilk mail attığında çok sevindim. Filmin böyle bir festivali hakkettiğini düşünmekle beraber gelecek projelerim için de orada olmak benim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yakında Türkiye'deki festivallere de göndereceğiz. Bu yıl çok iyi kısa filmler var sanırım, onlarla beraber hem yurtdışında hem de buralarda olmak bizim için gelecek vadediyor.
KENDİMİ TEKRARLAMAKTAN KAÇINIYORUM
Sinemaya dair üretimlerindeki tarzını hem içerik hem de teknik olarak nasıl tanımlarsın?
Bir şeyi üretmeye karar verdiğimde özgün olmaya çalışıyorum. Kendimi tekrarlamaktan kaçınarak üretmeye gayret ediyorum. Sinemada yeni bir biçim bulma arayışı uzun zamandır dünyanın derdi olmuş durumda. Ben de başkalarını takip ederek değil de kendimin neler yapabileceğine yoğunlaşıyorum. Daha önceki filmlerim hem içerik hem de teknik olarak birbirlerinden farklı gibi gözükse de bir yerlerde bana ait oldukları hissini verdiğimi düşünüyorum.
CEVAP HER ZAMAN YÖNETMENDEDİR
Kısa film yapmak veya sinemaya dair üretimlerde bulunmak isteyen insanlara önerin ne olur? Özellikle genç sinemacılar kendilerinde hangi sorulara yanıt verdikten sonra bu sürece dahil olmalılar ve ilk eylemleri ne olmalı?
İlk kısa filmimden bu yana görüştüğüm çok değerli yönetmenler var. Yıllardır üreten tecrübeli insanlar. Fakat bunlarla beraber tanıdığım diğer yönetmenler de oldu. Kendini bilen ve sana saygı duyan biri, öğütlerini veya tecrübelerini doğru soru sorarak katkıda bulunuyor. Cevap her zaman yönetmendedir. Genç bir sinemacı ne yaparsa yapsın, o ilk adımı attıktan sonra yolunu bulabiliyor. Elinde hikâyesi olan eyleme geçilmeli.
Kısa film kimi sinemacılar için uzuna geçişte bir basamak. Sende de öyle mi?
Şu an üzerine çalıştığım birkaç proje var. Bunlardan biri de uzun metraj film senaryosu. Elbette uzun metrajdan önce kısa film çekmek çok önemli. Fakat ikisini karıştırmamak lazım. Ben bu projeye başlarken aynı zamanda birkaç yönetmen uzun metraj filmlerine başlamıştı, onlar bitirdi festivallerde yarıştı ben daha yeni bitirebildim. "Vaktim olsaydı, daha kısa yazardım" diye bir şey okumuştum zamanında, bir şeyin kısa olması az emek verildiği anlamına gelmez.
ÜRETTİKLERİM NEREDE OLACAĞIMI BELİRLEYECEK
Sinemaya dair gelecek kaygın nedir, ne yapmak, nerede olmak istiyorsun?
Kaygısız yaşadığımız bir gün, üretmekten koparız sanırım. Ara ara hayal kuramamak kaygısıyla yaşıyorum ama bir şekilde sokaklarda ve bir yerlerde beni tekrar etkileyen, yazmaya iten bir şeyler oluyor. Emin adımlarla yürüyerek, hayal dünyamı sinemaya aktarmak istiyorum. Nerede olmak istediğimin cevabını bilmiyorum, galiba ürettiklerim belirleyecek nerede olacağımı.