MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Kaçkar Dağları'nın heybetli zirvelerinden ismini alan Marsis, 'Karadeniz'in içinden gelenler ve içinden Karadeniz gelenler' sözü ile tanımlıyor kendini. Karadeniz Rock müzik tarzıyla dinleyicileriyle buluşan Marsis grubu son bir ayda çıkardıkları Duman ve Torul Hartaması teklileri ile 15 yıllık yolculuklarını AKŞAM CUMARTESİ'ye anlattı.
Kendinizi, müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Grubumuza birçok müzisyen arkadaşımız emek verdi bu zamana kadar. Bunların arasında Karadenizli olan da vardı, olmayan da. Kendimizi tanımlamak için kullandığımız 'Karadeniz'in içinden gelenler ve içinden Karadeniz gelenler' sözü aslında grubun hem iç yapısını hem de dünyaya bakışını ve dinleyicilerimize müziğimizle ulaşmak istediğimiz noktayı tarif eder. Irk, dil, din, mezhep vs. herhangi bir ayrım yapmadan, kimseyi ötekileştirmeden; müziğin evrenselliğiyle, samimiyetle ve sevgiyle birleştirmek istediğimiz insanlara seslenişimizdir bu söz. Her zaman söylediğimiz gibi Karadeniz müziği doğasının birebir yansımasıdır. Denizlerinin asiliği, derelerinin heyecanı ve bazen de yağmurlarının hüznü gibidir. Müziğimiz Karadenizli olmayan sevenlerimize ulaşabiliyorsa doğru yoldayız.
Tür olarak nerede duruyorsunuz?
Müziğimizi hep Karadeniz Rock olarak tanımladık. Çoğumuz kendi kültürümüzün gereğiyle düğünlerimizde tulumla kemençeyle, cenazelerimizde ağıtlarla destanlarla, imecelerimizde yani bizim deyişimizle 'meci'lerde atma türkülerle büyüdük. Lise yıllarımızdan itibaren Rock müzikle tanıştık. Sonra Deep Purple gitarlarıyla, Maçkalı Hasan Tunç'un kemençesinin sentezi bizi heyecanlandırdı. Hiçbir şeyi bozmak niyetinde değiliz. Dilimize ve kültürümüze sahip çıkarken, yaşadığımız yüzyılla güçlü bir bağ oluşturduğumuzu düşünüyoruz.
Yeni bir müzik akımı başlattığınızı düşünüyor musunuz?
Biz şunun farkındayız, Marsis bir tarz yarattı fakat bunun ardında öncülerimiz var tabii ki. 10 yaşında ilk kez Lazca Rock yapan 'Zuğaşi Berepe'yi dinlemiştim ve benim gibi birçok insanın hayatında büyük etki yaratmıştır. Çok fazla örneğimiz var, mesela, Moğollar. Anadolu'nun müziğini Rock müzikle müthiş bir şekilde harmanlayan abilerimiz ve nicesi. Onlar bize ışık oldu. Umarız bizim yaptığımız müzik de genç arkadaşlarımıza yol olur.
Bu müziği yapmanızın bir amacı var mı?
Müziğin ve sanatın gücüne yürekten inanıyoruz. Köyümüzden vatanımıza, vatanımızdan bütün dünya insanlarına göndermek istediğimiz fikirlerimiz var. Aynı gökyüzünün altında milyarlarca insan hep birlikte yaşıyoruz, 'yeryüzü aşkın yüzü olana dek' daha fazla şarkı söylemeliyiz, daha fazla paylaşmalıyız.
Hep Karadeniz müziğimi yaparsınız?
Karadeniz müziği dışında albüm ve konserlerimizde bazen bir Ege türküsü, bazen bir Balkan şarkısı ya da bir Doğu Anadolu türküsü duyabilirsiniz. Ayrıca Marsis albümlerinde duduktan İstanbul Kemençesi'ne, mızıkadan kavala birçok enstrüman var.
Müzik yolculuğunuzla alakalı bir hayaliniz var mı?
Hayalimiz önceden de katıldığımız etnik müzik ve rock festivallerinde müziğimizi duyurmak. Mesela Marsis, neden Peru'da ya da İzlanda'da bir festivale katılmasın ki?
TEKLİLERLE ENERJİYİ YÜKSELTECEĞİZ
Duman tekliniz şubat ayının ortasında çıktı. Şarkının hikâyesinden bahsedelim biraz...
'Duman' bir sevda türküsü. Dağlardan, yollardan, ormanlardan geçip aramıza geldi. Bu şarkıyla ilgili bahsetmeden geçemeyeceğim bir anımız var. Yakın zamanda kaybettiğimiz, bütün albümlerimizin yapımcısı ve her şeyden önce abimiz Hasan Saltık. Kayıt yapmaya karar verdiğimizde 'Gençler bu sefer benim istediğim bir şarkıyı söyleyin' demişti. Hasan Abi istediği şarkıyı dinledi ve aramızdan ayrıldı. İşte o şarkı 'Duman'.
Dün yeni tekliniz "Torul Hartaması"nı da müzikseverler ile buluşturdunuz. Anonim bir eser... Neden bu parçayı yeniden dinleyicilere sunmak istediniz?
Anonim bir türkü olan 'Torul Hartaması' birçok değerli müzisyen tarafından yorumlandı. Bizim de büyük bir keyifle uzun zamandır konserlerde çaldığımız bir şarkıydı zaten. Disco-Rock bir tarzda yorumladık. Dinleyicilerimizin keyifle dinleyeceği, yüksek enerjili bir çalışma oldu.
Her ay yeni tekliler çıkmaya devam mı edecek acaba?
Amacımız aslında dördüncü albümü kaydetmekti. Fakat zor zamanlar geçiriyoruz. Bir yanda pandemi, bir yanda savaş, bir yanda ekonomik sıkıntılar... Daha fazla umuda ihtiyacımız var. Bu yüzden albüm yerine bütün çalışmalarımızı kısa aralıklarla her ay paylaşmaya karar verdik. Böylece enerjimizi daha geniş bir zamana yaymak ve dinleyicilerimizin yüzlerinde tatlı bir tebessüm bırakmak istiyoruz.
MÜZİĞİMİZİ BAŞKA COĞRAFYALARDAKİ İNSANLARLA PAYLAŞIYORUZ
Grup olarak müzik yapmanın avantajı ya da dezavantajı var mı?
Bir müzik grubu olmak; çok fazla emek ve fedakârlık isteyen, zor ama çok değerli bir oluşum. Altı kişinin kolektif bir şekilde üretim yapabilmesi, fikirlerinde ortaklaşabilmesi gerçekten zor. Uyum sağlandığı anda ise müthiş keyif verici ve bambaşka bir enerji ortaya çıkaran bir yapı haline geliyor. Şu an bunu yakaladığımızı düşünüyorum. Müziğimize kalbinden inanan ve heyecanlanan dostlarla üretmek çok güzel...
2021 yılında Kafkasya Müzik Festivali tarafından verilen "Phoenix" ödülünü kazanmışsınız. Yurt dışı konserleriniz de oluyor. İnsanların müziğinize dönüşü nasıl?
2021 Nisan ayında Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te Kafkasya Müzik Ödülü'nü aldık. Bu sadece kendi ülkemizde değil başka coğrafyalarda da müziğimizin insanlara dokunduğunun güzel bir örneği. Bundan önce çok fazla sayıda yurtdışı konserimiz oldu ve bir sürü konser planımız var. Farklı ülkelerin TV programlarına da katıldık. Kültürümüzü, müziğimizi ve dilimizi bu alanlarda paylaşmak bizim için tarif edilemez bir gurur. Evet, köyden geldik şehre, şehirlerden dokunduk dünyanın dört yanına.