Kapılarımız tüm sanat disiplinlerine açık

''Bâben de bizim gibi; köklü bir geçmişe sahip ama yeni hatlara sahip bir mekân. Kapılarımız tüm sanat disiplinlerine açık. Bu yüzden de Bâben'den şaşırtıcı projeler çıkmaması mümkün değil.'' diyen dört kadın sanatçı Balat yeni bir sanat ortamı oluşturdu.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

İstanbul yeni bir sanat mekânına kavuştu. Balat'ta geçen hafta sonu kapılarını sanatseverlere açan Bâben Sanat Atölyesi, çeşitliliğin zenginlik olduğunu düşünen geleneği modern bir bakışla bugüne taşıyan sanatçılar tarafından kuruldu. Sanat eğitimlerinin yanı sıra sergiler, workshoplar ve dinletilerle zengin bir sanat ortamı oluşturmayı hedefleyen Bâben Sanat'la ilgili merak ettiklerimizi Funda Köz Demirçin, Hülya Guruhan Küçükali, Nilüfer Ersoy ve Hürriyet Gençbay'a sorduk.

Bâben Sanat Atölyesi sanatçılara ve sanatseverlere ne vaat ediyor?

Funda Köz Demirçin: Bâben, ebru ve minyatür sanatı olarak iki ayrı dalda farklı çizgilere sahip dört kadının ortak mekânı. Ayrıca bünyesinde hüsn'i hat ve fotoğrafçılık eğitimi veren çok değerli sanatçılarımız da mevcut. Çeşitliliğin zenginlik olduğunu düşünüyoruz belki de en büyük paydamız bu. Farklı disiplinlerdeki sanatçılara ve eserlerine galeri katlarımızda yer vereceğiz. Sanatseverler için küçük sergiler, workshoplar, eğitimler, söyleşiler hatta müzik dinletileri planlarımız arasında olan en sinerjik vaatlerimiz. Hepimiz geleneksel sanat temelli ama adımlarını geleceğe doğru atan sanatçılarız.

Atölyede hangi disiplinlerde ve ne düzeyde çalışmalar yapılacak?

Funda Köz Demirçin: Ebru, minyatür, hüsn'i hat, fotoğrafçılık şu an eğitimleri verilecek sanat dallarımız. Zamanla daha başka branşlardan da sanatçı dostlarımızın workshoplarını gerçekleştireceğiz. Sadece geleneksel sanatlar değil, modern sanatları da içine dahil eden bir sistem kurduk. Tüm disiplinlere kapılarımız sonuna kadar açık.

Ekip ileri seviyede işine hâkim sanatçılar ve eğitmenlerden oluşuyor. Bundan dolayı çalışmalardan alınacak verim de bir o kadar yüksek olacak.

Atölye için Balat'ı seçmenizin özel bir nedeni var mı?

Hülya Guruhan Küçükali: Yeryüzünün enerji kanallarına "Ley Hattı" deniyor. Ley hatlarının, kiliseler, tapınaklar, taş çemberler, kutsal anıtların inşa edildiği yerler gibi mistik olarak addedilen çeşitli bölgeleri birbirine bağladığı söylenir. Ayasofya Camii, Eyüp Sultan, Mısır Piramitleri, Göbeklitepe, Balat'ta bulunan Patrikhane daha birçok önemli yapılar ley hatlarının kesiştiği yerlere yapılmıştır. Çünkü buralarda göğe açılan kapıların ve edilen duaların kabul olduğuna inanılır. "Bab" kapı demektir "Baben" de göğe açılan kapı. O kapıların birinin altında kurduk Baben'i.

Atölye olarak gelenekli sanatı modern bir forma dönüştüren bir anlayışa sahipsiniz. Bu çizgi Baben Sanat'a da yansıyacak mı?

Nilüfer Ersoy: Hepimiz geleneksel sanat disipliniyle yetişmiş ama modern üslupla çalışan sanatçılarız. Aramızda akademik kariyer yapmış, uzun yıllar sanatını beslemiş ve öğrenci yetiştirmiş isimler var. Yaptığımız çalışmaların kalitesi ve izlenim duygusu da bu yüzden yüksektir. Modern düşünen kafalardan alışıla gelmiş işler çıkmaz. Bâben de bizim gibi; aslında köklü bir geçmişe sahip ama yeni hatlara sahip bir mekân. Bu yüzden de Bâben'den şaşırtıcı projeler çıkmaması mümkün değil.

Öncelikle kitap sanatları (cilt, hat, ebru, tezhip, minyatür) yüzyıllar boyunca elyazması eserlerde yerini alarak; hükümdarlar, yöneticiler ve güçlü varlıklı kişilerin çevresinde dar bir alanda; saraya bağlı atölyelerde veya çok özel atölyelerde alanında en üstün sanatçılarla üretilmiş. Hem Orta Asya'da hem de Osmanlı'da hazine olarak görülen elyazması eserler hiçbir zaman halka veya çok geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmemiş. Geniş bir yelpazeye sahip kitap sanatlarında sanatçılar bu disiplinleri her dönem farklı şekillerde uygulayarak ve üzerine katarak muhteşem eserler ortaya çıkartmışlar.

Yüzyıllarca kitap sanatlarının dalları olarak tanımlanan, elyazması eserlerde süsleme ve konu anlatımını görsel olarak desteklemek için kullanılan Ebru ve Minyatür sanatları günümüzde bağımsız sanat dalları haline geldi. Geleneksel sanatlarda bizi belki de en zorlayan şey daha önce yapılmış bir eseri kopyalayarak veya farklı eserlerden birkaç parça alıp uygulama yapıp bunların geleneksel sanat adı altında eser olarak ortaya sunulması ve pazarlanması oluyor. 15, 16. veya 17. yüzyılda zaten mükemmel şekilde yapılmış bir eseri birebir uygulamak bizi daha ileri götürmüyor ve götürmeyecek. 21.yüzyılda elimizin altında sanatımıza yansıtacağımız yüzyılların birikimi olan ve bizim bunları her alanda kullanabileceğimiz inanılmaz geniş motiflerimiz var. Önemli olan bize bırakılan bu mirası sanatımızda özgür bir şekilde yorumlayarak büyük kitlelere ulaştırmak. Bâben Sanat'ta da aynı çağdaş çizgimizi bozmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Akademiyle ortak çalışmalarınız olacak mı?

Hürriyet Gençbay: Her biri kendi sanatında üst düzey sanatçılardan oluşan ekibimiz farklı üniversitelerden akademisyenlerle devamlı iletişim halinde. İlerleyen zamanlarda aynı veya farklı disiplinleri bir araya getirecek projelerde yer almayı düşünüyoruz.

Açılış serginizde kimlerin eserleri yer alıyor?

Ebru sanatçıları Funda Köz Demirçin, Hülya Küçükali Guruhan, minyatür sanatçıları Hürriyet Gençbay, Nilüfer Ersoy, Serap Onur, hüsn'i hat sanatçısı Güngör Demirtutan, fotoğraf sanatçıları Ebru Durupınar, Hamit Yalçın ve çini sanatçısı Arzu Görücü'nün eserleri açılışımızda yer aldı.