“Kapadokya sanatımla hayatımı kazandığım yer”

Bu hafta sizi Nevşehir’den bir heykel sanatçısı ile tanıştırmak istiyorum. Adı İsmail Sever. Nevşehir’in Kapadokya bölgesinde yaşayan Sever’in yaptığı işlere geçmeden önce onu biraz daha yakından tanıyalım. Van doğumlu olan Sever, ergenlik yaşlarında yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle eğitim hayatını ortaokul yıllarında bırakmak zorunda kalmış. Sonrasında ise babasının işi gereği Konya’ya göç etmiş. İsmail Sever okulu bırakmış olmasına rağmen içindeki öğrenme ve üretme isteğini hiç bitmemiş. Üniversitede heykel yapan sanatçılarla ve mimar-karikatürist Berk Olgun ile tanışması üzerine arayışı içinde olduğu yolu bulmuş ve o günden itibaren heykel sanatıyla uğraşmaya başlamış…

SADECE ÇAMURDAN HEYKELLER DEĞİL

İsmail Sever sadece çamur veya kilden değil aynı zamanda atık hurda malzemelerden de heykeller yapıyor. Yaptığı heykeller büyüklü küçüklü farklı detaylara sahip. ‘Garip’ bir insan silueti, dans eden bir çift ya da tarihi bir mekân da Sever’in ürünleri arasında yer alıyor. Yalnızca çivileri kullanarak yaptığı işler ise mutlaka görülmeye değer. Sever tüm bunları yaparken sadece göze değil, birbirinden farklı anlamlar taşıyan heykelleriyle akla da hitap ediyor. Sever, “Yaptığım işlerin kimliği ile kendi kimliğimin iç içe olduğunu söyleyebilirim. Hem yaşadıklarımdan hem de etkilendiğim hikâyelerden eserlerime bir duygu akışı olduğunu düşünüyorum. Figüratif işler yapıyorum ancak yaptığım işlerde figürlerin ayrıntılarında hikâyeler işlenmiş oluyor. Bu yüzden işlerimde görüntü kadar içeriğin de büyük önemi var.” sözleriyle sanatının alt metnine dikkat çekiyor…

BÖLGENİN GELENEĞİYLE KENDİ YARATICILIĞIMI BİRLEŞTİRİYORUM

İsmail Sever, sanatını yaparken hayatını kazananlardan biri. Bazen kendi özgürlüğünde heykeller yapıyor bazense sipariş üzerine çalışıyor: "Dekoratif işler ve mimari konseptlere uygun düzenlemeler, büstler yapıyorum, bazen de sipariş üzerine çalışıyorum."Eşsiz bir görselliğe ve tarihe sahip olan Kapadokya'da hayatını sanatıyla kazandığını ifade eden Sever, buranın hem bir turizm bölgesi hem de çanakçılık zanaati gelişmiş bir yer olmasından dolayı malzeme konusunda sıkıntı yaşamadığını hatta işlerini kolaylaştırdığını dile getiriyor. Öte yandan otellere konseptlerine uygun olarak dekorasyonlarına yardımcı olacak işler üretebildiğini de söyleyen sanatçı, bölgenin geleneğiyle kendi yaratıcılığını birleştiren özgün ürünler üretebildiğini söylüyor ve ekliyor: "Burada büyük firmalarla işbirlikleri de yapıyorum. Böylelikle ürünlerimi yurtiçi ve yurtdışındaki müşterilerle buluşturuyorum. Böylece hem kendine özgü işler üretebilen bir sanatçı hem de sanatıyla hayatını iademe ettirebilen bir sanatçı durumunda oluyorum. Yoğunum ama bu yoğunluk aynı zamanda yaşamamı sağlıyor. Bu bölgede yerli ve yabancı katılımcılara atölyeler düzenliyorum. Açıkçası bu yoğunluğu İstanbul'da yaşayabileceğimi düşünmüyorum."