Kaligrafiyi resimle buluşturdu

Kaligrafi denince ülkemizde porselen tabağın içine süslü isim yazmanın anlaşıldığını söyleyen Emrah Yücel, kaligrafiyi sanata dönüştürerek bu yanlış algıyı değiştirmeye çalışıyor.

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Küçüklüğünden beri güzel yazıya ilgi duyan Emrah Yücel, üniversitede güzel sanatlar fakültesinde tanıştığı arkadaşları aracılığı ile bu ilgisini profesyonelliğe taşıdı. Yurt dışında eğitim alan ve kaligrafiyi sanata dönüştüren Yücel, bu alanda yazılan dünyada 10 ünlü ismine yer verilen kitapta tek Türk olarak yer aldı.

Bartın’da 1981 yılında dünyaya gelen Emrah Yücel’in güzel yazı merakı ilkokul yıllarında başladı. Bu yeteneği ilk olarak öğretmenleri tarafından fark edilen ve tırnak makası ile kestiği dolmakalem ile okulun tüm diplomalarını yazma görevi verilen Yücel, üniversitede ise hayatını değiştirecek bir gelişme yaşadı. Anadolu Üniversitesi Turizm Bölümünde okurken Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki arkadaşları aracılığı ile kaligrafi sanatıyla tanışan Yücel, sonrasında yaşadıklarını AKŞAM’a anlattı:

TÜRKİYE’DE GELİŞME ŞANSIM YOKTU

Güzel sanatlar Fakültesi öğrencileriyle görüştüğümde bunun aslında bir meslek olduğunu öğrendim. Ondan sonra profesyonel anlamda ilgilenmeye başladım. Yüksek lisansımı Haliç Üniversitesi Grafik Bölümünde yapmaya karar verdim. Türkiye’de yazı ile ilgili istişare edeceğim çok fazla insan yoktu. Bu alandaki ustaların bir kısmı vefat etmiş bazıları da çok yaşlanmıştı. Bu nedenle Londra’ya giderek orada ihtisas eğitimi aldım.

Kuran-ı Kerim’de yer alan Fil suresinin resmedildiği eserde ebabil kuşlarının Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe ordusuna taş yerinde harfler atarak yok edildiğine atıfta bulunmaktadır. Pres tuval üzerine yerleştirme çalışılan eser 2020 yılı olup imzalıdır.

KALİGRAFİ TABAK YAZISI DEĞİL

Türkiye’ye döndükten sonra vakıf üniversitelerinde Manuel Tipografi, Kaligrafi, Yazı Sanatlarına Giriş dersleri vermeye başladım. Sokakta kaligrafinin algısıyla alakalı problem vardı. Kaligrafi ‘güzel yazı’ demek ancak bizde yazının güzelliği ile ilgili sıkıntı var. Kaligrafi denince porselen tabağın içine süslü isim yazmak olarak algılanıyor. Kaligrafinin bu olmadığını anlatmak için ücretsiz seminerler, sempozyumlar, workshoplar yaptım. Türkiye’de bir kaligrafi kültürünün oluşması için mücadele ettim.

Altın varak üzerine Yusuf suresinin tam metninin latin makıli yazı formunda yapıldığı eser iç içe geçen ve küçülen 37 adet daireden oluşmakta ve bakıldığında Yusuf (as)‘ ın kuyuda olmasına atıftan bulunması sebebiyle kuyu izlenimi vermektedir. 2020 yılı olan eser imzalıdır. 

KALİGRAFİYİ SANATA ÇEVİRDİM

Türkiye’de duvara asılacak yazı hat yazısıdır. Duvara bir yazı asılacaksa bu hat yazısı olur içeriği de hadis ya da ayet olur. Kaligrafi hocaları ise Latin yazısı ile o dönem davetiyelere isim yazmaktan bu sanatı geliştirmeyi hiç düşünmemişler. Ben Kaligrafinin sanata dönüşmesini sağladım. Bunun üstüne basarak söylüyorum; Kaligrafi sanattır hem de dünyanın en kadim sanatlarından biridir. Çünkü insan bir çizgi dahi çektiğinde buna estetik bir değer katmak ister. Türkiye’de kaligrafi ile yazılan isme uzaktan baktığınızda hat yazısına benziyordu. Hat yazısının Latin yazısına çevrilmiş haliydi.

BEN YAZI RESSAMIYIM

Avrupa’da bu yazıyı yüzlerce yıldır kullanan milletler nasıl bir yoldan geçmişler ben onu getirdim ülkeme. Çünkü biz de çok kadim medeniyetiz, bizde de çok ciddi yazı kültürü var; hat diye bir sanat var. O zaman ne yapabiliriz, metinlerimizi Latin yazısı ile yazabiliriz. Dini metinleri ya da milli duygularımızı Latin yazısı ile yazmaya başladık. İnsanlar teveccüh göstermeye başladı. Ben sadece okunabilen değil aynı zamanda karşısına geçtiklerinde bakılabilen bir şey olsun istedim ve kaligrafiye resim değeri kattım. İnsanlar mesleğimi sorduklarında da onlara kaligrafiyi ‘Ben yazı ressamıyım, yazıya resimsel ögeler katarak yazıyı resmediyorum’ demeye başladım.

AMERİKALILARA DERS VERDİM

İngiliz el yazısındaki süs hareketi bizim hat yazımıza çok benziyordu. ‘Bu yazı üzerine çalışıp yazı kültürümüzü bunun üzerine inşa edebiliriz’ diye düşündüm ve bu alanda çalışma başlattım. Amerika’da bu alanda her yıl iki kez uluslararası konferans düzenleyen ve kaligrafi alanında önde gelen isimleri davet eden Iampet Derneği 2012’de bana da davet gönderdi. Amerikalılara kendi el yazılarını öğretmeye başladım. Amerikalılar eserlerini parşömen üzerine yapıyorlar ancak onlar fabrikasyon parşömen kullanıyorlar. Ben Bergama’da geleneksel usulle parşömen yapımını anlattım, sonra kendi yazı kültürümün incelikleri ile alakalı bilgiler verdim.