MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Türk kahvesi kültürünü ve tarihî gelişimini, sanat ve kahveseverlerle buluşturmayı amaçlayan "For the Love of Coffee – Kahve Aşkına" sergisi, İGA İstanbul Havalimanı'ndaki İGA ART'ın dış hatlar giden yolcu biriminde açıldı. Dünyanın yaşayan en eski kahve markalarından Kurukahveci Mehmet Efendi'nin katkılarıyla açılan sergi, 15 Ocak 2024 tarihleri arasında görülebilecek. Sergi, "Türk misafirperverliği"nin sembollerinden olan Türk kahvesi ve hikâyesini yerli ve yabancı misafirlerin ilgisine sunuyor. Sergide kahve tarımı ve üretiminin yanı sıra, kahve kültürünün tarihî gelişimi; metinler, fotoğraflar ve videolar ile anlatılıyor. Ayrıca farklı ülkelerden getirilen kahve fincanları gibi objeler de Kahve Aşkına sergisini tamamlıyor.
152 YILLIK BORCUMUZU ÖDEMEK İSTEDİK
Ülkemizin kültür mirası ve sanatının dünyaya gösterilmesi için İGA Art'ın müthiş bir alan olduğuna değinen Kurukahveci Mehmet Efendi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hulusi Kurukahveci, "İstanbul Havalimanı, her gün dünyanın farklı ülkelerinden binlerce insanı misafir ediyor. Kurukahveci Mehmet Efendi olarak, Türk kahvesi kültürünün dünyaya anlatılması için yaptığımız çalışmaların bir yenisine İGA Art ile imza attık. Daha önce 2013 yılında Türk kahvesi kültürünün UNESCO tarafından 'İnsanlığın somut olmayan kültürel mirası' listesine alınmasını sağladık. Her yıl yurtdışında düzenlenen pek çok fuar ve festivalde Türk kahvesi sunumu, tanıtımı ve ikramı gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl, Kurukahveci Mehmet Efendi'nin hikâyesinin başladığı Eminönü Tahmis Sokak'ta açılan yeni Tahmis Binası'nın orta katında Türkiye'nin ilk kahve kütüphanesini açtık. Kütüphanede; Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İspanyolca eserler, kahve meraklılarının ve kahve konusunda araştırma yapan herkesin ücretsiz kullanımına açıldı. Tahmis Binası'nın üst katında ise kurum ve ailemizin tarihçesini ele alan kalıcı bir sergi düzenledik. 152 yıldır bizi ayakta tutan kahveye borcumuzu ödememiz için çalışmaya devam ediyoruz. Bu sergi de bizim Türk kahvesini tüm dünyaya duyurmak için yaptığımız çok önemli çalışmalardan biri." şeklinde konuşuyor.
BİNBİR ZORLUKLA DOLAN FİNCAN
Kahve kültürünün Osmanlı'dan Avrupa'ya yayıldığı gerçeğini bir kez daha bu sergi ile gözler önüne serdiklerini belirten Kurukahveci, "Türk kahvesi, bilinen tüm kahvelerin ilk pişirme şeklidir. Bütün kahve pişirme yöntemleri Türk kahvesinden türeyip zenginleşmiş. Tarihi gelişimine baktığımızda kahve kültürünün Osmanlı topraklarından, özellikle de İstanbul'dan Avrupa ülkelerine yayıldığını görüyoruz. Başta Venedik, Londra, Paris ve Viyana gibi önemli Avrupa kentlerinde 17. ve 18. yüzyılda Türk kahvesiyle başlayan kahve ve kahvehane kültürü, bugün farklı demleme ve sunum yöntemleriyle insanlığın ortak bir ikram kültürüne evrilmiş durumda. Sergiyi gezenler, bu tarihi gerçeği de belgeleriyle görecek." diyor ve ekliyor: "Sergide ayrıca kahvenin sanatçılara nasıl ilham kaynağı olduğu ve Avrupa sanatında, önemli bir rol oynadığının örneklerine de şahit olacaklar. Kurukahveci Mehmet Efendi koleksiyonundan eski kahve kavurma, öğütme aparatlarını da sergide görebilecekler."
Kahve Aşkına sergisinin Türk kahvesini öncelikle yurtdışından gelen misafirlere sonrasında ise herkese tanıtmak için önemli bir araç olduğunu vurgulayan Kurukahveci sözlerini şöyle tamamladı: "Kahvenin gerçek hikâyesini, Türk kahvesi kültürünü ve tarihi gelişimini ziyaretçilere aktarmak, bir fincan kahvenin ne zorluklarla o fincana dolduğunu anlatmak istedik. Ziyaretçilerin sergimizden bu kültür mirasını ve ardındaki hikâyeyi öğrenip, anlamış olarak ayrılmasını temenni ederiz."
EMEKÇİLERİNİN GÖZÜNDEN KAHVE
Sergi kapsamında, Kurukahveci Mehmet Efendi tarafından hazırlanan "Bir Fincan Kahve İçin" isimli belgeselinde gösterimi yapılıyor. "Bir Fincan Kahve İçin", izleyiciyi dünyanın en büyük çiğ kahve üreticisi olan ülkelerde yolculuğa çıkarırken, kahve bitkisini ve kahve için çalışan insanların hiç bilinmeyen hikâyelerine ve küresel iklim değişikliğinin kahve tarımı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Çekimleri Brezilya ve Kolombiya'da yapılan belgesel, kahveyi; kahve çiftçilerinden işçilere, tadımcılardan, kavuruculara kadar kahvenin bardaklara ulaşmasında rolü olanların gözünden ve kendi dilinden anlatıyor. Belgesel, bir fincan kahvenin arkasındaki emek zincirinin her noktasında yer alan insanların hayatlarını gözler önüne sererken, kahveseverleri iklim değişikliğinin farkında olmaya davet ediyor.