MERVE YILMAZ ORUÇ
merve.oruc@aksam.com.tr
Kahve kültürümüzü dünyaya tanıtmak amacıyla 2009 yılında yola çıkan Gizem Şalcıgil White nam-ı diğer 'Turkish Coffee Lady' kendi kurduğu markasıyla ABD'de başta olmak üzere birçok ülkeye Türk kahvesini tattırıyor. Gastro-diplomasi aracılığıyla Türk ve yabancı toplumlar arasında bir bağ oluşturmaya çalışan ve Türk kahvesinin asırlar boyu süregelen kültürünü korumak istediğini belirten Gizem Hanım'ın bu yolculuğun nasıl başladığını ve hayallerini sorduk.
Öncelikle sizi tanımak isteriz
Gastro-diplomasi aracılığıyla 500 yıllık Türk kahve kültürümüzü yurtdışında etkili tanıtmayı kendine misyon etmiş bir girişimciyim. Yaklaşık 16 senedir ABD'de ikamet ediyorum. Eşim ve 6 yaşındaki kızım ile Virginia eyaletinde yaşıyorum. Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü'nü tamamladım. 2006'da Boston Üniversitesinde Uluslararası Pazarlama eğitimi gördüm. Yüksek lisansımı 2007'de Emerson Koleji'nde 'Küresel İletişim Pazarlama ve Reklamcılık' üzerine yaptım. 2009 yılından beri Türk kahvesinin dünyaya kattığı değer hakkında farkındalık yaratan ödüllü kültürel markalaşma girişimlerinin ve kâr amacı gütmeyen "Turkish Coffee Truck" girişiminin kurucusuyum. Beş yıl önce değerli ortağım ve mentorum Ahmet Şerif İzgören ile beraber Amerika'da kadın girişimciliğini destekleyen ilk otantik Türk kahvesi zincirini başlattık. Bu inovatif konsept ile önce ABD'de sonra küresel ölçekte Türk kültürünü en iyi şekilde temsil etmeyi ve kadın girişimcilere marka lisansı vererek destek vermeyi amaçlıyorum. Ayrıca, dünyanın ilk kahve diplomasisi vakfı olan Turkish Coffee Lady Vakfı'nı başkent Washington DC'de kurduk.
Kahveye olan merakınız nereden geliyor?
Bugün tüm dünyada Türklerin 16. yüzyılda geliştirdiği pişirme metodu sayesinde kahve içiliyor. Kahvenin tarihine baktığınızda dünyanın ilk kahvehanesi de 1554 yılında İstanbul'da açılıyor ve sonrasında bu kültür bizim topraklarımızdan dünyaya yayılıyor. Ben Türk kahvesini çok seviyorum. Çok sağlıklı bir kahvemiz var. Yabancı kahve zincirlerinden kahve almak yerine kültürümüze değer katmak ve ritüelini korumak beni mutlu ediyor. Türk kahvesi kültürüne hayranlığım ve tutkum dünya tarihindeki önemini ve günümüze kadar gelen sosyal yaşama dair etkisini anlayınca başladı. Ancak, dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan bu kültürümüz hak ettiği yerde değil. Hatta üzülerek söylüyorum ki, Amerika'da ve birçok Batı ülkesinde artık başka etnik isimlerle tanınıyor. Bu nedenle hayatımı 500 yıl önce dünyayı değiştirmiş olan kültürel mirasımızı dünyaya tanıtmaya ve gastronomik değerini artırmaya adadım. Kahve kültürümüzün asırlar boyu çok güçlü bir iletişim aracı olmasını göz önüne alarak, 2009 yılından beri kahve sohbetleri aracılığıyla kültürler arasında köprü kurmak için birçok proje geliştirdim. "Gezici Türk Kahvesi Evi" ile yaptığımız dünya turları sırasında takipçilerim bana 'Turkish Coffee Lady" ismini uygun gördüler. Ben de bu unvanı sevgiyle ve gururla taşıyorum. Nihai amacım, kahve denilince Türkiye çağrışımı yapmasını sağlamak. Kahve kültürünün bizim topraklarımızdan dünyaya yayıldığına dikkat çekmek istiyorum.
500 YILDIR DOSTLUĞUN TADI
Sizi bu konuda harekete geçiren şey ne oldu?
2006 yılında Boston'da öğrenciyken yaşadığım bir tecrübe diyebilirim. Yüksek lisans eğitimim boyunca, Türkiye'nin yurtdışında yanlış ve eksik tanındığını fark edince kendimi, dünyada giderek daha da çok önem kazanan gastro-diplomasi alanında geliştirmeye karar verdim. Bu konuda ne yapabilirim diye düşünürken her iki toplumu kahvede buluşturmaya karar verdim. Amerikalılar günde 400 milyon adet kahve tüketiyor, bizim de dünyada eşi benzeri olmayan 500 yıllık bir kahve kültürümüz var. Kahve sohbetleri aracılığıyla yabancı toplumların ülkemizi daha yakından tanıyıp kültürümüze değer verdiğini bire bir tecrübe edindim ve Türk kahvesi kamyonları ile bunu dünyanın her köşesine ulaştırmayı hedefledim.
Hedeflerinizi gerçekleştirmek için nasıl bir yol izlediniz? Ne tür etkinlikler düzenlediniz?
Türk kahvesi bugün 100 milyar dolarlık değere ulaşan kahve sektörünün başlangıç noktası. Topraklarımızda yüzyıllardır yaşayan eşsiz kültürü ile bugün birçok dünya markasından daha değerli sayılabilecek en önemli milli değerimiz. Bu önemli mirasın hikâyesini hem kendi toplumumuza hem de yabancı toplumlara daha etkili tanıtmak için çok etkili iletişim araçlarına ihtiyacım vardı. 2009 yılında bir grup gönüllü çalışma arkadaşım ile beraber Türkiye'nin ilk dijital kahve evi olan Turkayfe.org'u kurduktan sonra, 2012 yılında kâr amacı gütmeyen ve dünyada örnek gösterilen bir kültürel diplomasi girişimi olan "Gezici Türk Kahvesi Evi - Turkish Coffee Truck" projesini başlattım. 2012'den beri, Kurukahveci Mehmet Efendi başta olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, önde gelen Türk markaları, sivil toplum örgütleri ve toplum üyelerimizin destekleriyle ABD'nin başlıca şehirleri olan Washington DC, New York City, Boston, New Haven'in yanı sıra Baltimore, McLean ve Paterson'u dolaşarak 30 bini aşkın kişiye Türk kahvesi tattırdık. "Türk Kahvesi, 500 yıldır Dostluğun Tadı" sloganıyla Harvard, Yale gibi seçkin üniversitelere gidip Türk kahvesini hem etkili ve hem eğlenceli bir şekilde gençlere tanıttık. Bu proje 2012 Mayıs ayında ABD Kongresi tarafından da ülkeler arasındaki dostlukları pekiştiren bir proje olarak onurlandırıldı ve resmi kayıtlara geçti.
2013 Mayıs ayında, Hollanda, Belçika ve Fransa'yı kapsayan bir tanıtım turu düzenledik. 2016 yılında da Kanada'nın Toronto şehrinde bir haftalık bir turne gerçekleştirdik. En son 2019 Eylül ayında çok değerli bir ekip ile "Türk Kahvesinin Evrensel Yolculuğu" temalı bir kahve kültürü tanıtım turu yaptık. Milli mirasımız olan Türk kahvesini sanatla bağdaştırarak tanıtmayı amaçlayan ABD turnemiz kapsamında, mikro sanatın dehası olarak bilinen ünlü minyatür sanatçısı Hasan Kale, Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Göknur Akçadağ, gastronomi uzmanı Cenk R. Girginol ve yazar Ahmet Şerif İzgören'in çeşitli kültürel ve sanatsal sunumları eşliğinde 7 binden fazla kişiye Türk kahvesi ziyafeti yaşattık. Şu anda, dünyanın birçok köşesinden franchise teklifi alıyoruz, ancak önceliğimiz Amerika pazarında büyümek ve vakıf temsilcilikleri açmak. Bu süreçte, Avrupa'da ve Uzakdoğu'da kültürel tanıtımlarımıza devam edeceğiz.
Otantik bir kahve zinciri konsepti sunuyoruz
Turkish Coffee Lady markanızı kurmaya nasıl karar verdiniz? Aynı adla kurduğunuz vakıfta neler yapıyorsunuz?
Dünya turlarım sonrası Türk kahvesine olan ilgiyi keşfettikten sonra bu kültürel misyonu daha profesyonel yapabilmek adına kendi işimi kurdum. Mentörüm Ahmet Şerif İzgören'in desteğiyle projeyi 2017 Aralık ayında hayata geçirdik. Bu özgün hikâyeyi devam ettirmek için marka ismimizi 'Turkish Coffee Lady' olarak belirledik. Son yıllarda artan gurme kahve trendini de göz önünde bulundurarak, otantik ve dinamik bir Türk markası yaratmak, Türk kahvesini dünyaya tanıtmak adına bir kahve zinciri konsepti hazırladık. ABD'nin ilk Türk kahvesi kafesi olan işletmemizde çeşitli etkinliklerde catering hizmeti vererek Türk kahvesi kültürü ve geleneklerinin daha geniş kitlelere ulaşmasını amaçlıyoruz.
8 Mart 2020'de kurulan Turkish Coffee Lady Vakfı'nı da dünyanın ilk kahve diplomasisi vakfı olarak hayata geçirdik. Sürdüğümüz görüşmeler neticesinde Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, 5 Aralık tarihini "Dünya Türk Kahvesi Kültürü Günü" olarak belediyenin resmi kayıtlarına geçirdi. Geçen yıl hem New York Times Meydanı'nda hem de İstanbul'da Beyoğlu Belediyesinin desteğiyle "Dünya Türk Kahvesi Günü"nü vakıf ve toplum üyelerimizin katılımlarıyla kutladık. Ayrıca, "Anadolu'nun Türk Kahvesi Öyküleri: Başlangıç" belgeselini mikro sanat ustası Hasan Kale'nin değerli katkılarıyla hayata geçirdik. Bu belgesel aracılığıyla, tarihin ilk kahve pişirme yöntemi olan Türk kahvesinin dünyayı 500 yıl önce nasıl değiştirdiğini ve Anadolu'da yüzyıllardır yaşayan farklı kahve kültürlerinin birbirinden ilginç hikâyelerini yabancı toplumlara aktarmayı amaçladık.
Türk Kahvesi Leydileri dünyaya yayılacak
Bundan sonrası için hayaliniz nedir?
Türkiye tanıtım broşürlerinde, "Kahveyi Avrupa ile Türkler tanıştırdı" yazar. Biz toplum olarak bundan dolayı gurur duyarız, ama o cümleye bir nokta koyarız. Oysa asıl hikâye ondan sonra başlıyor. Ülke markamızın geliştirilmesi için yapılması gereken en önemli misyonlardan biri toplum olarak kültürel değerlerimize sahip çıkılması. Türk kahvesini daha etkili tanıtmak kültürel diplomasinin önemli bir ayağı olan gastro-diplomasi ile mümkün. Bugün birçok dünya markasından çok daha önemli bir kültürel değerimiz var. Yeni nesillerimizin geleceğini inşa etmek için Türk kahvesi geleneğimizin tarihsel değerini dünyaya anlatmamız gerekiyor. Çünkü eğer kahve Türkiye ile özdeşleştirilirse ve Türk kahvesinin pazar payı artarsa, bu kültür ihracatı ülkemize çok önemli ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşler sağlayacak. Bu nedenle, Turkish Coffee Lady olarak 2023 yılından başlayarak kadın girişimcilere lisans hakkı vererek ABD'de ve dünyada zincirleşmeyi hedefliyoruz. Vakıf çatısı altında, "Türk Kahvesi Leydileri (Turkish Coffee Ladies)" olarak kültür elçilerimizi dünyanın dört bir yanına taşımak en büyük hayallerim arasında.