Kağıtla gelen doğum, ölüm, dönüşüm…

''Kağıt kesme ile resimler derinleşti, yükseldi ve heykele yaklaşan işlere evrildi. Yırtmak, kesmekten çok daha farklı bir tecrübe. Mantık olarak bir şeyi yok ediyorsunuz ve yok edilen parçalardan yeni bütünler meydana geliyor.'' diyerek sanat anlayışından bahseden Halil Vurucuoğlu eserlerinde doğadaki doğum-ölüm-dönüşüm döngüsüne dikkat çekiyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Sanatçı Halil Vurucuoğlu'nun uzun yıllardır çalıştığı kâğıt kesme ve kağıt katmanlarını yırtarak geliştirdiği yeni tekniğini kullanarak ürettiği eserlerin yer aldığı "Hem Var Hem Yokmuş Gibi" isimli kişisel sergisi Anna Laudel'de ziyarete açıldı. Sergide yer alan eserler için üç yıldır hazırlık yaptığını söyleyen Vurucuoğlu çıkış noktasını şöyle anlattı: "Son bir senem ağırlıklı olarak düşündüklerimi üretmekle geçti. Zıtlıklar üzerine düşünmeyi ve üretmeyi seviyorum, varlık ve yokluk çok yoğun ve hakiki kavramlar. Öncelikle bir şeye var dememiz için o şeyin özelliklerini de koruması gerekir. Bana da ilham olan Dipsiz Göl özelinden gidersek 2019 yılında bir haberde fark ettim burayı. Böylesi bir güzellikten haberim olduğunda aslında onun yok edildiğini de öğrenmiş oldum. Sarsıcı bir andı ve o ana dek içimi acıtıp yok olan tüm kayıpları tek bir değerde sembolleştirmek istedim. Anlattığımı görünür kılan yer ise Dipsiz Göl oldu. İnsan eliyle yok edilmiş değerlerin insan eliyle yeniden inşası, kendisinin olmasa dahi hatırasının yeniden inşası fikri ilk o zaman belirdi. Tüm bunların sonunda var olan bir şeyin yok olduğu ama bu şeye hâlâ aynı şekilde seslenmeye devam etmemizden hareketle 'Hem Var Hem Yokmuş Gibi' ismini seçtim. Ve bu doğrultuda Dipsiz Göl'e doğrudan atıfta bulunan dört eser hazırladım." şeklinde konuşuyor.

Serginin insanlara bir mesajı olduğunu dile getiren Vurucuoğlu, "Dünyamızdaki doğal değerleri yavaş yavaş kaybettiğimizi ve sahip olduğumuz tek şeyin hayal gücü olduğunu düşünüyorum. Yaratma ve yok etme eylemlerinin kültür, ekolojik denge, bilinç ve hayal gücü ile ilişkisini incelerken, yeniden düşünmeye ve harekete geçirmeye teşvik eden bir çalışma olmasına gayret gösterdim." diyor.

ATIKSIZ SÜRDÜRÜLEBİLİR SANAT ESERLERİ

Çalışmalarında Fabriano 300 gr. sulu boya kağıdı kullanan ve kağıt israfına dikkat ederek eserler üreten Vurucuoğlu, arta kalan atık kağıtları geri dönüştürerek kağıt hamuru haline getiriyor ve yeni eserler üretiyor. Sergide bu anlamda da bir eseri yer alıyor. "Üretimimdeki temel malzeme olan kâğıdı sorgulamamla başladı bu süreç. Daha sonra atık kağıtları geri dönüştürüp üretimime dâhil etme fikri doğdu. Çevre, doğa ve insanın bunlar üzerine etkilerini düşünürken kendimi ve üretim pratiklerimi de gözden geçirdim, ürettiğim işlerin hepsinde olmasa dahi bir kısmının sürdürülebilirlikle ilişkisi olmasını istedim. Ve arta kalan atık kağıtları geri dönüştürerek kağıt hamuru haline getirdim. Elde ettiğim bu hamurla heykel ve resimler ürettim." diyen Vurucuoğlu ayrıca bir eserde kullandığı malzemeyi başka bir eserde de kullandığını vurguluyor: "Bu sergide yer alan iki çalışmamda daha önce yaptığım resimlerden keserek çıkardığım kağıtları kullandım. Tüm bunların sonucunda doğadaki doğum-ölüm-dönüşüm döngüsü de işlerde var olmuş oldu."

24 çalışmanın bulunduğu sergiyi 22 Nisan'a kadar gezebilirsiniz.

SÜRPRİZLERE AÇIK BİR MALZEME

Farklı bir sanat anlayışı olan Vurucuoğlu kağıtlarla olan yolculuğunun başlangıcını ise şöyle anlattı: "Kağıt aynı anda sade ve karmaşık, zarif ve güçlü, hafif ve sağlam olabiliyor. Basit yapısına rağmen sürprizlere oldukça açık bir malzeme. İlk başlarda tek bir kağıdı detaylıca kesip boyuyordum. Bu çalışmalarımdan sonra her bir renk için farklı kağıt kullansam nasıl olur sorusunu sormamla kağıt kesme portrelerime başladım. Hazır renkli kağıt kullandığım ilk bir kaç senenin sonunda kağıtları sulu boya ile renklendirmeye karar verdim ve çalışmalar bugün gördüğümüz resimlere dönüştü. Kağıt kesme ile resimler derinleşti, yükseldi ve heykele yaklaşan işlere evrildi. Yırtmak, kesmekten çok daha farklı bir tecrübe. Daha özgürsünüz ve mantık olarak da bir şeyi yok ediyorsunuz ve yok edilen parçalardan yeni bütünler meydana geliyor." Eserlerini üretirken psikoloji, sosyoloji, ekoloji, bilim, teoloji, mitoloji gibi aların kendisini beslediğinden bahseden Vurucuoğlu, "Aklımdan geçen her sanatsal düşünceyi dışarı çıkarıp olabildiğince özgür kalıp üretmeye çalışıyorum. Yaptığım en iyi işin daima son çalışmam olması için çabalıyorum." diyor.