'İstiklal Yolu'nda 1918 ruhu yaşatılıyor

Kurtuluş Mücadelesinde Batı cephnesine silah sevkıyatının yapıldığı İstiklal Yolu'nda, yürüyüş heyecanı... Kastamonu Valiliği tarafından 1918 ruhunun yeniden yaşatılması için İstiklal Yürüyüşü düzenlenecek.

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Mustafa Kemal Atatürk, 1919 yılının Mayıs ayında Türkiye ve Türk milleti için çok önemli değişikliklere neden olacak bir mücadele başlattı. Bu mücadelede Ankara’yı merkez olarak düşündü.

1918 yılı sonlarında Anadolu her taraftan işgal kuvvetlerinin kuşatması altındaydı. Türk milleti, güç durumdaydı. Başkent İstanbul işgal edilmiş, ordu dağıtılmış, silah ve cephanelere işgal kuvvetlerince el konulmuştu.

İşte tam bu ortamda ‘İstiklal Yolu’nun oluşması çok önemli bir gelişme oldu. Bu yolun önemini Atatürk, “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” sözleriyle vurguladı.  

İnebolu-Kastamonu arasında, eski kağnı yolu olan patikalardan oluşan ‘İstiklal Yolu’ rotası, İnebolu sahilinden başlayıp Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara’ya uzanıyor. Bu yol, Kurtuluş Savaşı boyunca İnebolu’ya deniz yoluyla ulaşan cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanıldı ve toplamda 340 km’lik ana hattın bir kısmını barındırıyor. 19.yy sonlarında gönüllülerle mahkumların bir arada çalışarak oluşturdukları kağnı yolunda, tam 3 yıllık bir sevkiyat süreci gerçekleşti. Milli Mücadele’de en önemli sorun silah ve cephaneydi. Anadolu’da işgale uğramamış tek bölge Karadeniz, Anadolu’nun dışarı açılabileceği tek güvenli yer ise Kastamonu İnebolu Limanı’ydı. Türk toplumunun yaşayabilmesi, mücadelenin başarıya ulaşabilmesi, İnebolu Limanı’ndan gelecek mühimmata bağlıydı. Bu sebeple İnebolu-Ankara arasındaki bu yol milli mücadele için hayati bir önem taşıyordu. Döneminde güvenli olan bu yol, eski bir kervan yoluydu.

İnebolu’nun büyük gemileri barındıracak bir limanı yoktu. İnebolu açıklarına gemilerle gelen silah ve cephane, açıktan ve her türlü hava şartlarında kahraman demirciler tarafından kayıklarla İnebolu kıyılarına çıkarılıyordu. Bu malzemeler Kastamonu’nun kahraman kadınları, yaşlıları ve çocukları tarafından çok zor şartlarda Ankara’ya taşınıyordu. 

O dönemde Anadolu’nun eli silah tutan erkekleri cephelerde düşmana karşı çarpışıyorlardı. Bu güzergahta yol alan nakliye kollarının ortak nitelikleri cephe gerisinde kalan çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşmasıydı.

İnebolu’dan Kastamonu’ya yürünecek

İstiklal Yolu, İnebolu-Kastamonu- Ankara istikametinde halen  kullanılan ana bağlantı yoludur.

Bu güzergah 30 Ekim 1918 tarihi sonrasında İnebolu’nun önemli konumu nedeniyle, Milli Mücadele’nin Batı Cephesi için askeri lojistik, tıbbi malzemenin taşınması için Kuvayi Milliyeci insanlar tarafından 2 yıl boyunca yoğun olarak bir geçiş ve ulaştırma rotası olarak kullanılarak, “kayık ile kağnının mucizesi” olarak “İstiklal Yolu” adını alacaktır. 

İnebolu’dan başlayan sevkıyat, kağnı kolları ile üç günde (Bazı kollar 6 günde) Kastamonu’ya ve Ankara’ya ulaştırılıyordu.

Yol, Ağustos 1920-1922 yılları arasında yoğun olarak kullanılmıştır.

Kastamonu Valisi Yaşar Karadeniz, İstiklal Yolu’nun İnebolu-Kastamonu arası her yıl Kastamonu Valiliği organizesinde yüründüğünü belirterek “Kurtuluş mücadelesinde yaşanan zorluklar, bu yürüyüşle, bir nebze de olsa anlaşılması hedeflenmektedir. Bu yıl da vatandaşlarımızla 13-16 Haziran tarihinde yürüyüş etkinliği düzenleyeceğiz. Yürüyüş İnebolu’dan başlayarak Kastamonu’da tamamlanacak” dedi.

Yoldan Anekdotlar

Ann Bridge

Sonsuz bir insan seli birer metre aralıklarla tek sıra halinde akıyordu. İnsanlar taşıdıkları tüfek demetleri, cephane kutuları ve top mermilerinin altında öne doğru eğilmişlerdi. Daha da şaşırtıcı olan bu insanların 3/2 si kadınlardı. 

Rauf Orbay

İnebolu’dan Çankırı’ya kadar cephe gerisindeki hizmetlerin yüzde 90’ını kadınlar tarafından erkekleri mahcup edecek fedakârlıkla yapıldığını gördüm. Bu fedakâr kadınların arasında emzikli çocukları olan mübarek analar da vardı. 

Mustafa Necati Bey

Kafileye yanaştık ve selamlaştık. Biz soğuktan yamçiler altında bile titrerken tek yorganını da arabaya örten bir ninenin çıplak ayaklarıyla karları çiğnediğini görünce içimde takdirle birlikte bir merhamet sızladı.