İstanbul, Sinema Müzesi'ne kavuştu

İki yıldır merakla beklenen Atlas Sineması ve İstanbul Sinema Müzesi geçen hafta Cumhurbaşkanı tarafından hizmete açıldı. Uzun yıllar Yeşilçam'ın kalbinin attığı Beyoğlu'nda eksikliği hissedilen sinema müzesi bu alanda önemli bir boşluğu doldurdu.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Türk sinemasının yakın tarihine tanıklık eden önemli mekânlardan biri olan Atlas Sineması iki yıllık restorasyonun ardından yeniden ve yenilenmiş haliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hizmete açıldı. Beyoğlu Kültür Yolu Projesinin önemli duraklarından biri bu yapı.

İstanbul'un turizm açısından en hareketli noktalardan biri olan ve uzun yıllar Yeşilçam'ın kalbinin attığı Beyoğlu'nda eksikliği hissedilen sinema müzesi böylelikle hayata geçirilmiş oldu. Hakkını teslim edelim; 2010 yılından beri İstiklâl Caddesi'nde sinemaseverleri ağırlayan TÜRVAK Sinema Müzesi bu anlamda bir ilki gerçekleştirerek yıllardır bu ihtiyacı büyük ölçüde karşıladı. Ancak Türk sinemasının zengin geçmişi ve birikimi düşünüldüğünde bir, iki değil belki onlarca müze bile bu zenginliği sergilemeye yetmeyecektir. Ancak sanat ve edebiyat dünyamızdaki zirve isimler için müze açma konusunda pek de gayretli olduğumuz söylenemez. Bu anlamda İstanbul Sinema Müzesi'ni bir dönüm noktası ve başlangıç olarak kabul edip en kısa zamanda Metin Erksan, Lütfi Akad, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz gibi ustalar adına müzelerin hayata geçmesi dileğimizi de bu vesileyle kayda geçirmiş olalım.

SİNEMAMIZIN HAFIZASI BU HAVUZDA

Mimari ve estetik özellikleriyle bizatihi değerli bir tarihi eser olan Atlas Sineması'nın bulunduğu bina 1877'den bu yana şehrin kültür tarihinde derin izler bırakmış. Cephesinde Neo-Rönesans üslubunun özelliklerini taşıyan yapı artık hem sinema salonu, hem İstanbul Sinema Müzesi ve hem de bir kültür kompleksi olarak hizmet verecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV bölümü ile Türk Sineması Araştırmaları (TSA) işbirliği ile hayata geçirdiği İstanbul Sinema Müzesi, modern müzecilik anlayışına göre tasarlanmış. Ankara'da faaliyet gösteren CerModern'in Kültür ve Sanat Programları Yönetmeni Zihni Tümer, İstanbul Sinema Müzesi'nin de küratörlüğünü üstlenmiş. Bu haliyle yeni nesillerin sinemamızla bağ kurmasını kolaylaştıracak pek çok dijital uygulama da müze ziyaretçilerinin ilgi odağı oluyor.

Müzeye girdiğinizde sizi ilk olarak Türk sinemasının hafıza havuzu karşılıyor. TSA'nın yıllardır ilmek ilmek dokuduğu Türk Sineması veri tabanı dijital ekranlardan oluşan bu masada ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Tam 8 bin 406 film, 31 bin 106 oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı ve sinema çalışanının bilgisine buradaki panellerden ulaşmak mümkün. Sevdiğiniz herhangi bir filmin afişine tıklayıp o filmin künye bilgilerine ulaşarak daha detaylı bilgiler de edinebiliyorsunuz Türk Sineması Hafıza Havuzu'nda. Biraz ilerlediğinizde bu kez İstanbul Sinema Atlası size İstanbul'un 1897'den itibaren hizmet vermiş bütün sinema salonlarına ait bilgilere ulaşma imkânı sağlıyor. Bu uygulama ile şehrin sinema tarihinde yer almış, dönemin sosyal, kültürel ve estetik havasını yansıtan sinema salonlarına ait bilgi ve görsellere ulaşılabiliyor.

DİJİTAL OYUNCAKLARLA SİNEMA YOLCULUĞU

Müzenin birinci katındaki geniş salonda balmumundan bu müzeye özel yapılmış Kemal Sunal, Adile Naşit ve Gulyabani heykellerinin yanı sıra bir de yeşil perde yer alıyor. Balmumu heykeller bilhassa instagramda fotoğraf paylaşma tutkunları için düşünülmüş.

Film endüstrisinde sıkça kullanılan yeşil perdenin önüne geçerek kaydettiğiniz görüntünüzü Türk sinemasının en sevilen filmlerine ait sahnelere ekleyebiliyorsunuz. Bu kattaki bir başka eğlenceli sergileme ise Yeşilçam Telefonda başlıklı bölüm. Burada yer alan telefon ahizelerini elinize aldığınızda önünüzdeki ekranda Türk sinemasındaki telefon sahnelerinin görüntüleri akmaya başlıyor. Bir anda ahizenin diğer ucunda Göksel Arsoy, Fatma Girik ya da Öztürk Serengil'i bulabiliyorsunuz.

İlk katta yer alan "Arttırılmış Gerçeklik" bölümünde ise Gurbet Kuşları, Vesikalı Yarim, Kezban Paris'te, Sev Kardeşim gibi filmlerin en sevilen sahnelerini Ipad üzerinden bir uygulama ile izleyebiliyorsunuz. Yine aynı uygulama ile Kapalıçarşı'nın üç boyutlu tasarımına ekranınızı sabitleyerek Kapalıçarşı'da çekilen bütün yerli ve yabancı filmlerin görüntülerini karşınızda bulabiliyorsunuz. Tabi bu dijital oyuncaklar daha çok yeni başlayanlar için Türk sinemasını sevdirmeye hizmet edecek eğlenceli uygulamalar. İşin sanat boyutunu merak edenleri ikinci katta çok daha detaylı ve önemli bölümler bekliyor.

Hareketli görüntüyle ilgili doğudan batıya farklı kültürlerdeki arayışların örneklerine yer verilen ikinci katta gölge oyunundan sessiz sinemaya, en ilkel ve basit gösterim cihazlarından, Lumiere kardeşlerin ilk film gösterimini yaptığı projeksiyon cihazına kadar teknik anlamda sinemanın gelişimini adım adım görebileceğiniz pek çok özel teknik cihaz sergileniyor. Bu cihazların hemen tamamı yurtdışında bu müzede sergilenmek üzere kiralanarak getirilmiş.

BU MÜZEDE HERKES VAR

Müzede kostüm kısmı hayli sınırlı. Sadece Hülya Koçyiğit'in Gökçe Çiçek, Sadri Alışık'ın Ah Güzel İstanbul ve Türkan Şoray'ın Dila Hanım filmindeki kostümleri oyuncuların kimlik bilgileri ile birlikte sergileniyor. 10. Yıl Nutku'nun çekimlerinde kullanılan kamera ve Tonguç Yaşar'ın çizgi film çekim makinası Müze'nin en değerli parçalarından. Mimar Sinan Güzel Sanatlar'ın arşivinden pek çok film afişi, senaryoları ve belgelerin yer aldığı bölümde Bilge Olgaç ve Necip Fazıl'ın el yazılarıyla senaryoları da sergileniyor. Tonguç Yaşar'ın Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü adlı animasyonuna ait orijinal çizimler de müzedeki güzel ayrıntılardan bir diğeri. Semih Kaplanoğlu ve Nuri Bilge Ceylan gibi usta isimler de Cannes ve Altın Ayı Ödülleri'ni sergilenmek üzere İstanbul Sinema Müzesi'ne bağışlamış. Ödüllü filmler bölümünde her fırsatta muhalif oldukları için ötelendiklerinden yakınan Emin Alper ve Tolga Karaçelik'in film afişlerine de yer verilmiş.

Müzenin üçüncü katında Türk sinemasına dair süreli sergiler yer alacak. "Karagöz'den Günümüze Temaşa: Osmanlı'da Sinematografın Yolculuğu" başlıklı ilk sergi de T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Türk Sineması Araştırmaları tarafından, Barış Saydam'ın küratörlüğünde hazırlandı. Sergide Türk sinemasının geleneksel temâşâ sanatlarından başlanarak Cumhuriyet dönemine kadar olan yolculuğuna odaklanılıyor.

Türkiye'nin ilk sinema müzesi olan Beyoğlu'ndaki Atlas 1948 İstanbul Sinema Müzesi Mars Sinemaları'nı kurucusu ve Cem Yılmaz'ın filmlerinin yapımcılığını üstlenen Muzaffer Yıldırım tarafından işletilecek.

YAŞAYAN KÜLTÜR TARİHİ: ATLAS SİNEMASI

Tarihi yapı, 1870'deki Büyük Galata yangınından sonra Sultan Abdülaziz döneminde, 1877 yıllında banker Agop Köçeyan (Köçeoğlu) tarafından kışlık konut olarak yaptırıldı. 1980'li yıllarda arkasına yapılan ek binalarla birleştirilerek bugünkü halini aldı. Cephelerinde Neo-Rönesans üslubunun hâkim olduğu yapının İstiklal Caddesi'ne bakan Köçenyan'a ait kışlık konut olan A Blok 4 katlı, güney istikametinde yer alan pasaj özelliği olan B blok ise üç katlı inşa edildi. Pasajın içinde yer alan sinema salonu 19 Şubat 1948'de hizmete girdi. 1951'de ise Küçük Sahne Tiyatrosu açıldı. 1860 koltuk ve 35 locasıyla Beyoğlu'nun en büyük sinemaları arasında yer aldı. Atlas Sineması 1985'ten bu yana Türker İnanoğlu-İrfan Atasoy ortaklığında işletiliyordu. Tarihi yapıda İstanbul Sinema Müzesi ile birlikte kalıcı koleksiyonlar, geçici sergilerin de olacağı farklı bir konsept sinemaseverlerin hizmetine sunulacak. Sinema galaları ve festival açılışlarının burada yapılması düşünülüyor.