Isabel Muñoz: Fotoğrafçılık kariyerimin en etkileyici çekimi oldu

Yarım asırdır profesyonel olarak fotoğrafçılık yapan Isabel Muñoz, Göbeklitepe ve çevresindeki arkeolojik alanlarda çektiği fotoğrafları Pera Müzesi'nde sanatseverler ile buluşturdu. Bugüne kadar farklı coğrafyaları fotoğraflayan Muñoz, ''Bu zamana kadar fotoğrafladığım bölgeler arasında beni en çok etkileyen yer burası oldu. Bana hitap eden manevi bir unsur buldum. Türkiye'de daha önce de çekimler yaptım. Asıl sorun şu ki bütün bu güzelliklerin Türkiye'de olmasının nedeni nedir?'' diyor.

Merve Yılmaz Oruç / merve.oruc@aksam.com.tr

Farklı kültürlerin doğasını, estetiğini, yaşam biçimlerini keşfederek fotoğraflarına yansıtan Isabel Muñoz'un yeni sergisi "Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye - Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar", Pera Müzesi'nde açıldı. Tarihi yaklaşık 12 bin yıl önceye dayanan Taş Tepeler'den Göbeklitepe ve çevresindeki arkeolojik alanları çektiği fotoğrafları, ilk kez İstanbul'da izleyiciyle buluşturan Muñoz çok etkilendiği Göbeklitepe ve çevresinde, gizem, köken ve sonsuzlukla ilgili soruların peşinden gidiyor. Muñoz, sergide yer alan fotoğraflarında, insanlık tarihinin en mistik alanlarından biri olan bu bölgede, küratör François Cheval'in deyişiyle, "Bilinmeyeni, gizem ve sanat eseri arasında gidip gelen sanrılı görüntüleri, sersemletici kalıntılar ve anıtsal megalitleri kaydetmekle yetinmiyor, bu görkemli sahnelerin önünde adeta eğiliyor."

Profesyonel fotoğrafçılık kariyerine 1979'da başlayan ve Prado Müzesi ile Prado Müzesi Dostları Vakfı'nın yaşayan en iyi 12 çağdaş fotoğrafçı arasında gösterdiği Muñoz, bugüne kadar birçok ülke gezmiş. Bu zamana kadar fotoğrafladığı bölgeler arasından kendisini en çok etkileyen yerin Göbeklitepe ve çevresi olduğunu belirten Muñoz, "Bir fotoğrafçı olarak doğal bir merakım ve yeni şeyler keşfetmeye karşı bitmeyen bir arzum var. Fotoğraf makinem olmadan önce bile geçmişte insanların nasıl yaşadığını ve hissettiğini anlamaya çalışıyordum. İspanya'da zengin bir Paleolitik sanat geleneğimiz var ama Göbeklitepe'de bana hitap eden manevi bir unsur buldum." diyor.

ÇOCUKKEN GÖZLERİMLE ÇEKİYORDUM İNSANLARI

Neden fotoğrafcılık?

Fotoğraf süreci benim için aslında çocuklukta başladı. Gözlerimle fotoğraf çekiyordum. İnsanları izliyordum; onların duygularını, aşkı, iktidarı... İlk makinem 13 yaşında oldu. Birçok ülke ziyaret ettim. Küba, Burkina Faso, Mali, Mısır, Türkiye, Kamboçya, Brezilya, İran, Etiyopya, El Salvador, Kamerun, Irak, Suriye, Meksika, Papua Yeni Gine ve Bolivya'nın da aralarında bulunduğu farklı coğrafyaları gezdim. Buraların kültürlerini ve toplulukların yaşam biçimleri, ritüelleri ve geleneklerini gözlemledim. Çin'de savaş sanatları, Kamboçya ve Brezilya'da geleneksel danslar, Afrika'da ise etnik azınlıklar gibi farklı hikâyelerin peşinden gittim. Ve bugünlere geldim. Fotoğrafçılığımın bir amaca hizmet etmesi ve her görüntünün arkasında bir hikâye anlatabilmesi için çabalıyorum. Görsel aracın gücüne ve sanatın yaşam ve güzellik de dâhil olmak üzere pek çok şeyi anlatabileceğine inanıyorum. Fotoğrafçılık duygulara hitap etmektir. Gözler hiçbir zaman yalan söylemez. Fotoğrafları oturup izlersin, onlar size bir öykü anlatır.

Bir kurgu üzerinde mi ilerliyorsunuz?

Genelde kurgu oluyor. Öncesinde neyin fotoğrafını çekeceğimi planlamayı severim. Burada önemli olan benim onu nasıl gördüğümü karşı tarafa anlatabilmek. Her zaman farklı bir bakış açısıyla öznenin hikâyesini anlatmayı severim.

Genelde kültür ve gelenek üzerine fotoğraflarınız var. Neden bu tema?

Aslında beni insan etkiliyor. Kültür üzerine çalışmalarım var ama farklı konularda da var. Mesela iklim krizi üzerine çalıştım bir dönem. Burada önemli olan gördüklerimin bana ne hissettirdiği, aramızdaki ruhani bağ. Kültür dedğimiz şey de daha önceki insanların bize ne bıraktığı ve bizim ne olduğumuz.

Bu zamana kadar birçok yer gördünüz ve fotoğraf çektiniz. Sizi en çok etkileyen kare hangisiydi?

O kadar çok hikâye var ki... Kimi yerde acı kimi yerde aşkı ve sevgiyi hissediyorum ve hepsinin kendine göre bir öyküsü var. Ama burası beni etkilemenin de ötesinde oldu.

BANA HİTAP EDEN MANEVİ BİR UNSUR BULDUM

Göbeklitepe'yi bu proje öncesinde görmüş müydünzü? Orası ile ilgili neler söylersiniz?

Görmemiştim. İlk defa bu proje için gittim. Aslında beni ilgilendiren konu bazı şeylerin orijinal oluşu ve kökeni... Kökenin ne olduğunu görmek çok önemli. Kökeni belirleyince ruhani ya da spiritüel şeylerle bağlantı kuruyorsunuz. Bence bütün insanların bu ruhani boyuta ihtiyacı var. Dokunamadığımız şeylerle bağlantı kurmaya ihtiyacımız var. Bu nesilden nesile aktarılacak bir durum. Bu arada kadere inanıyorum. Bu bölgede bana hitap eden manevi bir unsur buldum. Karahantepe'de beni çok etkiledi. Bu anlamda beni oraya yönlendiren Pera Müzesi'nden Özalp Birol Bey'e müteşekkirim.

Orada arkeologlarla görüştünüz mü?

Göbeklitepe Kazı Heyeti Başkanı Necmi Karul burayı keşfedenlerden biri. Bilim insanı olmasının yanı sıra sanatçının ruhundan da anlıyor. Normalde onalr bilim insanı ve işleri veri. Yorum yapma konusunda tedbirli davrnaıyorlar, haklı olarak. Karul bize bu bölgenin ortak bir alan olduğunu ve ruhani bir amaç için kullanıldığını söyledi. Bunu zaten taş üzerindeki figürlerle de görüyoruz. İnsan vücuduna Karul'un söylediğine göre erkek vücuduna sahip eserlerde hayvan başı figürleri var. abence burada kadın temsili de var. Bilim insanları kadınların belli malzemelerle temsil edildiğini ve yıllar içinde bunların yok olduğunu söylüyor. Ben bu düşünceye çok katılmıyorum. Çeşitli elleri olan sütunlar var. Koruyucu sütunlar olduğu söyleniyor. 2000'li yıllardan beri kabilelerle çalışan biri olarak şunu söyleyebilirim ki kabilelerde koruyucu rolünü üstelenen kadınlar. Bu yüzden burada kadın temsili de olabilir. Yarın bizler için daha ilginç olacak tabii. Şimdi her şeyi bilmiyoruz, kendi gördüklerimizi yorumluyoruz. Ama yarın bilim insanları kendi bildiklerini söylediklerinde daha ilginç olacak.

Bölgede kaç gün kaldınız ve kaç kere fotoğraf çektiniz?

3 kere bölgeye gittim. Toplamda bir buçuk ay bölgede kaldım. Ama çok çalıştım. Bu yüzden de çok fazla kare çektim. Net sayısını hatırlamıyorum.

KARAHANTEPE'YE TEKRAR GELECEĞİM

Bundan sonraki durağınız neresi?

Öncelikle eylül ayında Karahantepe'de kazılar yeniden başlayacakmış. Oraya yeniden gideceğim. Burası ile ilgili yeni projelerim var. Fotometrik yöntemlerle üç boyutlu heykeller yapacağım. Daha sonra da İspanya'da Kantabria bölgesinde harika paleolitik eserler var onlar üzerine çalışmayı düşünüyorum.

BÜTÜN ENERJİ TÜRKİYE'DE TOPLANMIŞ GİBİ

Daha öncede Türkiye'ye geldiniz ve burada çalışmalar yaptınız. Türkiye kariyerinizi ve kişisel hayatınızı etkiledi mi?

Türkiye hem özel hayatımı hem de kariyerimi etkiledi. Buraya ilk geldiğimde hem ülkeye hem de insanlarına âşık oldum. Çok çeşitli projeler gerçekleştirdim. Semazenlerden zeytinyağı işçilerine, yağlı güreşlerden Sulukule Romanları'na ve Osmanlı mimarisi gibi farklı konularda çalıştım. Akdeniz'in yine en güzel tarafları burada. Şimdi de Göbeklitepe... Hakikatten bunların hepsi çok etkileyici. Asıl soru şu ki buradaki enerji ne ki bütün bu güzellikler bu ülkede. Bu ülkeyi özel yapan nedir merak ediyorum.