GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Son bir haftadır Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun getirdiği kısıtlamadan dolayı Instagram kullanıcıları (bağımlıları mı demeliyim) kendilerini tarifi zor bir boşlukta hissediyor. Kimi çareyi Tik Tok denilen daha da çukur bir mecraya sığınmakta buldu, kimi hiç de alışkın olmadıkları günlük, kısır çekişmelerin, ötekileştirmenin, kutuplaşmanın ve linç kültürünün zirve yaptığı Twitter'da acemilik atıyor. Ancak hiçbiri Instagram'ın yerini tutmuyor. Zira gündelik hayatını en ince ayrıntısına kadar o küçük ekrandan paylaşmaya ve karşılığında bolca beğeni almaya alışkın kullanıcılar bu illüzyon ortadan kalkınca gerçeklikle yüzleşmek zorunda kaldı. Kimse aslında onların tam o anda nerede olduğunu, ne yediğini, ne giydiğini, kiminle mutluluk pozları verdiğini merak etmiyordu. Herkesin gözü onların üzerinde değildi. Bu platforma girenlerin çoğunluğu oyun ve oyalanma için kullanıyordu Instagramı. Zaten o yüzden dünya yıkılsa genel anlamda Instagram ahalisinin gündemi değişmiyordu. Çoğu vitrin olarak kullanıyordu profilini ürettiklerini aracısız bir şekilde tüketiciye ulaştırmak ve geçimini sağlamak derdindeydi. Kimi de kendi hayatını, çok özel zannettiği hikâyesini, mahremiyet sınırlarını hiçe sayarak paylaşıma açıyordu.
SINIRLI SORUMLU ÖZGÜRLÜK
Ama herkesin orada bulunma sebebi bu kadar 'masumane' değildi. Toplum ve hukuk tarafından 'suç' olarak kabul edilen pek çok konuyla ilgili sonsuz bir özgürlük alanı vardı. Sözgelimi terör örgütü PKK taraftarları Instagram'da rahatlıkla propaganda yaparken PKK'yı eleştirdiğinizde ya da o hesapları şikâyet ettiğinizde topluluk kuralları bu paylaşımda bir sakınca görmemiştir şeklinde bir cevapla karşılaşabiliyordunuz. Ya da LGBT ve pedofili tarzı sapkınlıklar hiçbir filtre uygulanmaksızın paylaşılabiliyordu. Buna karşılık İsrail'in Gazze'de yaptığı katliam ve soykırımın görüntüleri rahatsızlık verici içerik uyarısı ile perdeleniyordu. Hamas lideri İsmail Haniye ile ilgili mesajların engellenmesi bardağı taşıran son damla oldu.
Sözde çok özgür olan yeni medya aslında kendi belirlediği sınırlar dahilinde bir özgürlük alanı sunuyordu kullanıcılarına.
BTK tarafından yapılan ilk açıklamada, platformun "katalog suçlara uymadığı" gerekçesiyle kapatıldığı belirtildi. Liste hayli uzun ama özellikle altı çizilen suçların başında çocuk istismarı, terör suçları, Atatürk aleyhine işlenen suçlar, yasa dışı bahis geliyor. Yapay zekâ ile üretilen Atatürk'le sarılma videoları akımını gördükten sonra değerlerimizi koruma konusunda geç bile kaldığımızı düşünüyorum.
GEÇ KALINMIŞ ADIMLAR
Bir iki hafta içinde Wattpad ve Instagram'ın ardından Roblox adlı çevrimiçi oyun platformuna da kısıtlama getirilmesi dijital özgürlük tartışmalarını da beraberinde getirdi. Kimileri insanların iletişim haklarının ellerinden alındığını öne sürerek kısıtlamalara tepki gösterdi. Aslına bakılırsa yıllar önce atılması gereken bir adım atılmıştı geç de olsa. Çünkü ülkemizde nedense bir takım mecralar ve onların kullanımı ile ilgili kurallar işin başında yürürlüğe konulmaz ya da bu konularda ortak bir kabul oluşmaz.
Hatırlayın, 1990'lı yıllarda özel televizyon kanalları hayatımıza girdiğinde de yasal hiçbir düzenleme yoktu. İçerikleri denetleyecek bir mekanizma ya da kurumsal yapı da oluşturulmamıştı. Dolayısıyla tek kanallı ekran döneminden bir anda çok kanallı bir televizyon macerasına geçilince ipin ucu kaçtı ve sunulan sözde 'özgürlük' alanında bir bakıma toplumu bugünkü noktaya getiren ahlakî savrulmaların temelleri atıldı. Kervan yolda dizilip birkaç yıl içinde Radyo Televizyon Üst Kurulu adıyla bir yapı oluşturulsa da artık sınırsızlığa alışmış sektör üzerinde pek de yaptırım gücü olmadı.
SINIR VE KONTROL ŞART
Yeni medya da tıpkı özel kanallar gibi bir anda hayatımıza girdi ve bu yeni dijital oyuncağın fayda ve zararları, toplumsal yapıya etkileri, değerleri ne ölçüde aşındıracağı düşünülerek sınırları belirleyen bir mekanizma oluşturulmadı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu teknik anlamda düzenleyici olsa ve dönemsel kısıtlamalar getirilse de çoğu kez içerik noktasında bu kadar net ve sert bir tavır sergilenmedi. TikTok başta olmak üzere dijital uygulamaların çoğunda her yaştan kullanıcının erişime sunulan gayri ahlâki ve yozlaşmış davranış örnekleri özgürlükleri korumakla birlikte belli bir sınır konulması gerekliliğini de elzem hale getiriyor.
Çevrimiçi oyun platformu Roblox'un kapatılması da benzer bir kaygının sonucu alınan bir karar. Üstelik sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok ülkesinde Roblox'taki içerikler sorunlu bulunuyor. Kullanıcıların kendi oyunlarını tasarlayıp oynayabildiği 8-16 yaşa hitap eden bir platform olan Roblox'un özellikle LGBT'yi propagandası yapılan bir alana dönüşmesi Adalet Bakanlığını harekete geçirdi. Bakan Yılmaz Tunç, Roblox'un çocukların istismarına neden olacak içerikler barındırması nedeniyle kapatıldığını açıkladı. Siteyle ilgili küçük bir araştırma yapıldığında çocuklarımızın 'oyun' adı altında nelere maruz kaldığını anlamamıza yetecektir. Ailelerin ne yazık ki sosyal medya içerikleri konusunda gerekli sınırlamayı koymadığı ve kontrol etmediği durumlarda devletin inisiyatif kullanması kaçınılmaz hale geliyor. Bu anlamda dijital mecralara getirilen kısıtlama ve müdahaleleri 'özgürlükler elden gidiiiyy' çığlıkları ile karşılamak yerine hangi gerekçe ve gerekliliklerle yapıldığına bakmak, daha da önemlisi yeni medyada hem çocuklarımızın hem bizlerin 'özgürlük' denilerek nasıl alana kıstırıldığımızı ve bize nelerin dayatıldığını görmekte fayda var.