İnsanlığın doğduğu yer: İnsanlığın doğduğu yer:

EMRE ÖZTÜRK

emre.ozturk@aksam.com.tr

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılını Göbeklitepe Yılı ilan etti ve açılışını da bizzat yapacağını açıkladı. Dünya Kültür Mirası kalıcı listesinde yer alan ve Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe dünya arkeoloji cemiyeti için bugüne kadar ortaya çıkarılmış en önemli eserlerden birisi kabul ediliyor. Göbeklitepe insanlık tarihi için birçok ilkin doğum alanı kabul edilmekle birlikte halen çözülmeyi bekleyen sırlar da barındırıyor…

Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019 yılının “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesiyle Şanlıurfa’daki tarihi ören yerinin, 2019’da Türkiye’nin turizm lokomotifi olması bekleniyor. Göbeklitepe dünyanın en eski tapınağı, dinin ve dolayısıyla insanlık tarihinin ilk sınıfı kabul edilen ruhbanların doğduğu yer. Şanlıurfa arkeoloji, antropoloji ve teoloji için birçok ana konunun ‘başlangıcı’ konumunda. Bir kentin sınırları içerisinde bulunan ve insanların temel yerleşim yeri mantığı olan tapınak etrafında çember şeklinde oluşturulan evler yığınının ilk örneği olan Nevali Çori de burada. Dünyanın bilinen ilk eğitim faaliyetlerinin yapıldığı antik ekol / okul da (Harran ekolü) aynı coğrafyada. İnsan şekilli ilk figürinlerin işlendiği (Urfa Adamı) coğrafya da tam olarak bu alanda. Ancak Göbeklitepe gerçek manada insanlığın başladığı yer.

TÜM BİLİNENLERİ DEĞİŞTİREN KEŞİF

Göbeklitepe dünyanın bilinen en eski megalit yapılarına sahip alanı kabul edilmekte. Göbeklitepe’nin insanlık tarihi için önemi gerçekten muazzam. Bu önemi şu şekilde açıklayabiliriz: Göbeklitepe tarıma geçişin başlangıç noktası olarak kabul edilen ve birçok tarım ürünün kökü olarak bilinen siyez’in (einkorn) ilk kez ekilip hasatının alındığı alan. Mısır piramitlerinden 7 bin, Britanya’daki Stonehenge’den yaklaşık 6 bin yıl önce inşa edildi. İnşa edildiği tarih itibarıyla insanların avcı-toplayıcı dönemden tarım dönemine geçişle birlikte şehirler ve sonrasında tapınaklar inşa ettiği yönündeki geleneksel bilgiyi kökünden sarsmıştır. Göbeklitepe bize insanların avcı toplayıcı dönemde dev kompleksler inşa edebildiğini ve şehirlerden önce dini yapılar yaptıklarını göstermekte ve “önce din vardı” ibaresini doğrulamaktadır. 2007 yılından itibaren Göbeklitepe’deki tüm ihtişamını ortaya çıkaran merhum Alman arkeolog Profesör Klaus Schmidt’in ifadesiyle “Göbeklitepe her şeyi değiştirmiştir.”

İNSANLIĞIN İLK BÜYÜK ESERİ

Yüzey ve jeolojik taramalara göre 12 tapınak kompleksi halen yerin altındadır. Dolayısıyla Göbeklitepe yalnızca ilk tapınak değil aynı zamanda bugüne kadar yapılmış en büyük tapınaktır. Metallerin ham kullanımı, çanak-çömlek yapımı, figürün yapımı, tekerleğin keşfi gibi Neolotik döneme ait karakteristik birçok keşfin, arkeolojide insanlığın ilk gelişimini gösterdiği coğrafya olarak kabul edilen ‘Bereketli Hilal’ bölgesinde bulunan Göbeklitepe çevresinde gerçekleştiği de artık kabul görmeye başlayan bir düşünce. Ancak bu yapının tam olarak ne için yapıldığı kesinlik kazanmış değil. Göbeklitepe’yi gerçek manada ortaya çıkaran Profesör Schmidt’e göre Göbeklitepe’nin inşası için binlerce insanın bir araya gelip belirli bir sistem ve inşa planı dahilinde organize olarak çalışmaları gerekir. Bu da çevre bölgelerden insanların aylarca Göbeklitepe’de kalmaları gerektiği anlamına gelir. Bu insanların yemek ve su ihtiyaçlarının sürekliliğinin sağlanması için tarım yapılması da zaruridir. Dolayısıyla Göbeklitepe insanlığın tarihinde ilk kez çok sayıda insanın aylarca bir arada bir inşa faaliyeti için bir araya geldiği, bir plan dahilinde megalit bir yapı inşa ettikleri, onlarca tonluk dev lahitleri işledikleri ve üzerlerine hayvan şekilli kabartmaları yapmak için bir sanatçı sınıfı oluşturdukları alandır. Yine bu insanların böylesine bir tapınak yapabilmeleri ve tapınağın taşlarını kilometrelerce öteden getirebilmeleri için planlayıcılar, mimarlar ve bu ilhamı sürekli kılmalarını sağlayacak bir dini sınıf gerekmektedir. 6 metre uzunluğunda ve 20 ton ağırlığında megalitleri devasa dairesel yapının etrafına yerleştirmek bile o dönem için büyük bir çabayı zorunlu kılar. Dolayısıyla Göbeklitepe toplumsal sınıfların başlangıç noktasıdır. Göbeklitepe’nin inşa süreci açıkça en azından dört sınıfın varlığına işaret etmektedir.

Neolitik döneme ait ‘T’ biçimli taşlar

İlk kez 1963’te İstanbul ve Chicago üniversitelerinden araştırmacıların yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerindeki kazılar, 50 yılı aşkın süredir devam ediyor. Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesince 1995’ten beri ortaklaşa yürütülen çalışmalarda, Neolitik döneme ait, boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları da 40 ila

60 ton olan, yabani hayvan figürlü “T” biçimli dikili taşlar bulundu. Kazılarda aynı zamanda, 8 ila 30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli, dünyanın en eski tapınak kalıntıları ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi çeşitli tarihi eserler de gün yüzüne çıkarıldı.

SIRRI KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR

Göbeklitepe’nin sırrı halen keşfedilmeyi bekliyor ancak kesin olan alanın bilinen ilk “geniş ölçekli ve sınıflara ayrılmış, sosyal organizasyonla” ve Schmidt’in tanımıyla “bir iktidar elitinin liderliğinde inşa edilmiş” olduğu. Dolayısıyla bu muazzam alan M.Ö. 12 bin 500 yıl önce yaşamış olan Natufyan kültürünün insanlarının da şu ana kadar bulunmuş ilk büyük eseri kabul edilmekte.

TURİZME BÜYÜK KATKI

2019’un Göbeklitepe Yılı ilan edilmesiyle birlikte kent, 2023 turizm hedefine kolaylıkla ulaşabilecek. Türkiye’nin katılacağı yurtdışı fuarlarında Göbeklitepe’ye özel önem verilecek. Göbeklitepe’nin geniş kitleler tarafından görülebilmesi için birçok seyahat acentesine yönelik bölgede info turları düzenlenecek. Göbeklitepe özelinde bilimsel, etkinlikler, sempozyumlar ve konferanslar organize edilecek.