İnsanlar bizi birlikte sevdi... Fabrika Müzik

İsmail, Ceren, Buğse, Ozan, Alara ve Selin... Hayatlarında hep müzik olmasına rağmen profesyonel olarak çeşitli nedenlerle adım atamamış altı gencin yolu Fabrika Müzik'te kesişmiş. Birlikte hazırladıkları mash-uplarla bir anda sosyal medyanın en dikkat çeken müzik gruplarından biri haline gelen Fabrika Müzik ekibi, ''İnsanlar bizi birlikte sevdi'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Fabrika Müzik sürekli konsept ve temalar üzerinden mash-up tarzı müzikler yapan ve birbirinden güzel seslere sahip; İsmail, Ceren, Buğse, Ozan, Alara ve Selin'den oluşan bir grup. Geçtiğimiz günlerde onları her şeyin başlangıcı olan Ataköy'deki kafede ziyaret ettim. Müziğe gönül vermiş ama belli sebeplerle yollarına sadece müzikle devam edememiş altı gencin yine müzik sayesinde gerçekleşen tanışma hikâyelerini dinledim. İşte uzun ve keyifli sohbetin kısa bir özeti...

Her bir videolarını acaba bu sefer ne yapmışlar, hangi parçaları seçmişler şeklinde merakla dinlediğim Fabrika Müzik'in önce üyelerini tanıyalım.

İsmail: Reklamcılık okudum. Bir cafe işletiyorum. 29 yaşındayım. Aynı zamanda 9 yıldır müzikle uğraşıyorum. Bu konuda alaylıyım. İşin daha çok kayıt tarafında yer alıyorum. Gitar çalıyorum. Kendime cafenin bir yanında home stüdyo kurdum. Ekiple cafe sayesinde tanıştık. Bu anlamda herkesin ortak noktası bendim.

Alara: 25 yaşındayım. Lise yıllarında şan eğitimi aldım. Ama bir mesleğim olsun diye üniversitede sosyoloji okudum ama hayalimde müzik vardı. Yarı zamanlı konservatuvar okudum. Gittiğim bir kursta yolumuz Purplehandband grubu ile kesişti. Onların solisti oldum. İsmaillerin cafeyede gidip geliyordum. İsmail şarkı söylediğimi öğrenince elinde gitarla geldi. Birlikte şarkı söyledik. Sonra Fabrika Müzik ile içerik üretmeye başladık.

Ozan: Hayat planlarım içinde müzik hep vardı. Bir dönem Amerika'ya gittik. Orada okuyacaktım ama sonra geri döndüm. Konservatuvar sınavına girdim olmadı. Mimar Sinan Üniversitesi'nde Sanat Tarihi okudum. Ama bununla ilgili bir şey yapmadım. Müziği de bırakmadım. Kendi kendime gitar çalar söylerdim, okuldaki müzik kulüplerine giderdim. Daha sonra İsmail ile tanıştık. 2016 yılıydı sanırım. Molamola diye bir grup vardı. Oranın solisti oldum. 3,4 yıl müzik yaptık. Pandemi patlayınca sahnelerde kapandı. İsmail ile ne yapsak diye düşünürken internette yayına başladık.

Buğse: Felsefe okudum. 26 yaşındayım. Akademik bir geçmişim oldu ama yapamayacağımı anladım ve kendi hayallerimi yaşamak için bıraktım. Çocukluktan beri şarkı söylüyorum. Kendi bestemi yapmıştım. İsmail'in müzikle ilgisini biliyordum. Bu eseri çalmasını istedim. Sonrası geldim. Şu an sadece müzikle ilgileniyorum.

Ceren: Biz Selinle kardeşiz. 27 yaşındayım. Küçükken evde birlikte müzik yapardık. Orgumuz vardı Selin çalar ben söylerdim. Ailem beni 9 yaşında piyanoya gönderdi. Lisede müzik grubuna katıldım, yarışmalara girdik. O dönem tasarıma da ilgim oldu. Ve üniversitede endüstriyel tasarım okumaya karar verdim. Ama müzik hobi olarak hep kaldı hayatımda. Korolara katıldım üniversitede. Okuldan mezun olduk. Sonra pandemi patladı. Bizde İsmail'in cafesine gelir giderdik. Onun müzikle ilgisini biliyorduk. O pandemi zamanı zaten bir şey yapamıyoruz Selin müzik yapalım dedi. Birkaç ay canlı yayın yaptık. Sonra benim masterdan kabülüm gelince Milano'ya gittim. Ama geri döndüm. Şu an orada yurt dışı bağlantılı bir firma ile çalışıyorum ama bir yandan da buradaki müzik yolculuğumuz sürüyor.

Selin: Grubun en küçüğü benim, 23 yaşındayım. Ablamında dediği gibi küçük yaşlarda başladık. Evde org elimde sürekli çalardım. Sonra ailemde beni bu tarafa yönlendirdi. Ama bir yandan derslerimde çok iyiydi. Yarı zamanlı konservatuvara girdim. 8 yıl okuyup mezun oldum. Aynı zamanda YTÜ Kimya Mühendisliği okudum. Akademiyi tercih ettim ama sonra mutsuz olduğumu anlayınca bıraktım. Ve müzikle yoluma devam ediyorum.

Anladığım kadarıyla aslında herkesin ortak noktası İsmail... Peki tanışmanız nasıl oldu?

İsmail: Evet... Onlar cafeye gidip geldikçe tanıdım hepsini. Pandemi de bu süreci destekledi diyebilirim. Biz ilk Ozanla tanıştık. 2016 yılıydı sanırım. O dönem Youtube'da Fabrika Müzik kanalını da açmıştım. Amacım sürekli müzik yapmak, müzik hiç durmasın istedim. Adını da ondan böyle koydum. Pandemi olunca sahneler bitti, cafe kapandı. Gruptan ayrıldık. O dönem dijitale, sosyal medyaya da ilgi artınca buradan yayın yapalım diye düşündüm. Önce Ozan'ı davet ettim. Daha sonra diğer arkadaşlarıda çağırdık. Ama herkes ayrı ayrı yayın yapıyordu. O zaman altılı bir şey yapmıyorduk. Herkesin yayın saati günü vardı.

Ozan: Twitch yayını vardı o zaman. İlgi görüyordu. Bizim orada tanınmamız Kendinemüzisyen diye bir yayıncı var. O bizim yayına gelmişti bir gece. Kendi kitlesini de oraya çekti. Biz 4-5 kişiye şarkı söylerken bir anda o sayı artmaya başladı. Bu da hoşumuza gitti. Her gün yayın açmaya başladık. Sonra Selin ile Ceren de yayın yapmaya başladı.

Selin: Karadeniz türkülerini çok severim. Söyleyip Instagram'a atayım dedim. İsmail'i aradım. "Şu şarkıyı çalıp atar mısın?" dedim. O zaman onlar yayın yapıyor. O da beni çağırdı. Gel yayın yapalım diye. Ceren'in de hoşuna gitti. Sonra birlikte yayınlara başladık.

Alara: İsmail bana sosyal medyadan yazdı, yayın yapıyoruz sende gelsene diye. Sosyal medyada da bir şeyler yapmak istiyordum. Kabul ettim. Yayınlara başladık o dönem ben Ozan'ı tanıyordum ama Ceren ile Selin'i görmemiştim.

Buğse: En son ben eklendim sanırım gruba. 2021 yılıydı. Onların yayını izlerken İsmail'e yazdım bende istiyorum katılmak diye. İnsanlardan olumlu dönüşler almak hoşuma gitti. Gruptaki diğer arkadaşların isimlerini duyuyorum ama tanımıyordum. Yüzeysel bir iletişimimiz vardı. Bireysel yayın yapıyorduk ama herkes Fabrika Müzik kanalını kullanıyordu. Sanırım hep beraber bir şey yapmaya 2021 Kasım gibi başladık.

Hep beraber müzik yapmaya nasıl karar verdiniz?

İsmail: Yayın yaptığımız dönemde geçiş süreçlerinde bazen üçlü, dörtlü yayın yapıyorduk o dönem baktım izleyici sayısı, etkileşim artıyor. Twitch'teki yayınlarımız iki yıl sürdü. Ama artık rölantiye bağladık. Baktım bir yere varamıyoruz, maddi ve manevi başka bir şey yapalım derken Instragram'da reels videoları izliyorum. Bir videoda yedi sekiz kişi aynı anda şaşırıyor. Videoya bakakaldım. O kadar kişi aynı anda bir şey yapıyor ve ben de izleme gereği duydum. Sonra dedim biz de kalabalığız neden birlikte bir şey yapmayalım. Kafamda projeyi oturtmaya başladım.

Ozan: Simge'nin Aşkın Olayım şarkısı çıkmıştı. Onu hepbirlikte söyledik. Sadece Buğse yoktu o zaman. Hatta Simge bunu paylaşmış. Bizim haberimiz yok. O dönem bizi İGA'nın sosyal medya yöneticilerinden bir iş teklifi geldi. Biz de şaşırdık bizi nereden buldular diye. Simge'nin paylaşımını görmüşler. Sonra onlarla bir işbirliği yaptık.

Nasıl bir proje idi bu?

Selin: Bir oyun çarkı hazırlıyorlardı. 24 şarkı olacak içinde ve biz o şarkıları söyledik. Orada zor ama güzel bir şey yakaladık. Mashup yapmıyorduk. Tek şarkıyı birlikte söyledik. O zamana kadar bireysel solisttik ama İGA'nın bu projesi bize birlikte bir şey yapacağımızı gösterdi.

Peki mashuplara nasıl başladınız?

İsmail: Benim aklıma geldi. Arkadaşları topladım ve 2022'in en iyi şarkılarını yapalım dedim. Bunu da deneyelim istedik. İlk defa altılı bir içerik ürettik. 2 buçuk yılda 5 bin takipçiye ulaşmıştık. Ama bu video ile birden 15 bine çıktı. Keşfete düştü video. Uzun zamandır çabaladığımız şeyin karşılığını almaya başladık. Daha sonra bunların alternatiflerini üretmeye başladık. Buğse iki yüze yakın bir fikirle geldi. Sonra ilgide görünce bunlar çekmeye başladık. İzlenme oranları milyonları buldu ve takipçi sayıları hızla artmaya başladı.

Temaları neye göre belirleyip şarkıları seçiyordunuz?

Buğse: Herkes temalarla ilgili listeler yapmaya başladı. 90'lar pop, 2000'ler pop, yılların en beğenilen şarkıları ya da bir sanatçının şarkıları, renklerin şarkıları gibi konseptler ortaya çıkmaya başladı. Sonra konsepte göre herkes kendi şarkısını seçti. Hepimizin tarzı farklıydı sonuçta. Şarkı seçimlerinde dönemin popüler şarkılarını da söylemeye çalıştık.

Ceren: Altı şarkıyı üst üste sıralamak da kolay değil. Tonları ayarlamak çok önemli. O yüzden bazen aramızda şarkı değiştiğimiz oluyor. Yüksek bir şarkı ile başlayıp sona doğru dozunu düşürüyoruz ya da tam tersi oluyor. Bir uyum ve doğru geçişi yakalamaya çalışıyoruz.

Bilindik şarkıları söylemek sizin avantajınıza mı oldu sizce?

Alara: Bence öyle oldu. Ve sonsuz bir havuz var karşımızda. Daha çok ne izlettirir ve ilgi çeker kısmını da düşündük. Altı kişi olmamız bu anlamda avantajdı. Türkiye'de en çok ne dinleniyor onu seçmeye çalıştık.

Ozan: İnsanlar Instagram'a ya da diğer sosyal medyalara birini keşfetmek için girmiyor aslında. Bildiği şarkıyı yeniden dinlemek ve aynı anda söylemek istiyor. Bir de ne söyleceğiz diye merak etmeye başladı takipçiler. Acaba Ceren ne söylecek, Ozan ne söylecek derken videoyu izliyorlar.

Güzel bir noktaya değindin aslında. Bende bir tane videonuzu izledikten sonra acaba bir sonrakinde ne söylediniz diye hep merakla bakıyorum.

Alara: Merak kavramı dinleyiciyi tutuyor. Tam benden sıkılacakken şarkıya diğer arkadaş giriyor, sonra diğer arkadaş hep diri tutuyoruz anı. Ve sonra ne olacak kısmı izlettiriyor.

Videolardaki haliniz de oldukça doğal. Çekimi nasıl planlıyorsunuz?

Ceren: Aslında bir şeyleri planlayarak giden bir ekip değiliz. Başımıza bir şeyler yoldayken geliyor. Kamera karşısına geçtik. Nasıl dursak herkes görür diye düşündük. Her videoda arka planı ve durduğumuz yeri değiştirmeye çalışıyoruz. Canlı kayıt aldığımız için gerginde oluyoruz bazen. Kamera açılarını genelde Alara ile ben ayarlıyoruz. Mikfonlar ismail'de. Selin geri sayımı yapar. Ve kayda gidiyoruz. Bazen biri yanlış söylüyor ya da sözü unutuyor. Baştan baştan çekiyoruz. Onlarca kez çektiğimiz oluyor. Konseptler bazen kolayca birleşiyor. Kendi içinde bir armonisi oluyor ve yarım saatte bitiyor bazen ise olmuyor.

Alara: Kayıtlarda amcalar, teyzeler geçiyor. Çocuklar, "Anne" diye bağırıryor ya da kedi, köpek, kuş sesi çıkıyor. Biz onları silmiyoruz.

Selin: Herkesin kendini en iyi hissetiği anı bulmaya çalışıyoruz. Bazen modumuz düşüyor, sıkılıyoruz ama sonuç güzel olana kadar çekmeye devam ediyoruz.

Sizde neyi sevdi insanlar?

Alara: Samimiyetimiz ve enerjimiz insanlara geçti sanıyorum. Zaten hala canlı kayıt yapmamızın da bir nedeni bu. Bizim gibi içerik üretenler genelde canlı kayıt almıyor. Üstelik biz altı kişiyiz. En iyiyi vermek için çabalıyoruz. Altı kişinin aynı anda bir şeyden memnun kalması ya da doğru söylemesi çok zor. Yapınca da hazzı farklı oluyor.

Ozan: Biz daha öncede sayfada tek tek yaptığımız çalışmaları paylaşıyorduk. Ama o çok ilgi görmedi. İnsanlar bizi birlikte sevdi.

Altı kişinin aynı anda memnun olmasından bahsettiniz. Grup olmanın avantaj ve dezavantajları neler?

Selin: MFÖ uzun yıllardır var olan bir grup. Özkan Uğur'u da anmadan geçmeyelim. Onlar da çok kavga edermiş ama çok iyi işler yaptılar. Onları bir arada tutan birlikte iyi yaptıkları şeydi. Bizim de öyle bence. Altı kişi olmak zor. Herkesin kendi fikri, düşüncesi ve tarzı var. Ve saygı duymak zorundasın. Ortak noktada buluşmaya çalışıyorsun. Bu bazen bedenen ve mental olarak yoruyor. Ama vazgeçmiyoruz çıkan iş tatmin ediyor.

Buğse: Altı kişi olmanın avantajı var. Altı farklı ruh ve enerji. Ve bizi izleyenler mutlaka kendinden bir şey buluyor. Bu da bizi büyütüyor ve besliyor. Tartışdığımız oluyor. Ama günün sonunda buradaki herkes kendini yetiştirmiş ve iletişim kurabilen insanlar. Dolayısıyla sorunlarımızı konuşabiliyoruz. Tutkuyla yaptığımız bu işte en önemli özelliğimiz iletişim kurabilme becerimiz.

Sosyal medyadan nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Ceren: Sosyal medyada 3-4 günde bir video koymaya çalışıyoruz. Orayı canlı tutmak gerekiyor. En iyinin peşindeyiz. Son altı aydır epey bir yükseliş var kitlemizde. Bazen aynı şeyler mi oluyor diye düşünüp kendimizi değiştirmeye çalışıyoruz.

Ceren: Paylaşımların altına yorumlar akıyor, direkt mesaj atanlarda oluyor. Talepler, serzenişler oluyor. Mesela; "Bu şarkıyı nasıl koymazsınız?" ya da "Şu sanatçının da eserlerini söylemelisiniz." gibi dönüşler oluyor. Bunları dikkate almaya çalışıyoruz.

Alara: Günün sonunda yapmak istediğimiz şey o kitlenin de onayını almak bir yerde. Olumlu olumsuz her yorum bizi besliyor. Dinleyicimizin isteklerini göz önünde bulundurmaya çalışıyoruz. Gelen mesajlara cevap veriyoruz. Hepimiz kullanıyoruz sosyal medyayı ama en çok İsmail cevap veriyor.

MÜZİK GRUBU OLARAK ANILMAK İSTİYORUZ

Bundan sonrası için planlarınız neler?

Ozan: Şu an başladığımız sahne için bir proje var. Provalar yapıyoruz. Hem mashuplar hem de tek tek solo performanslar ya da ikili üçlü düetler olacak. Henüz bir mekânla anlaşmadık. Ama bu sezon sahnede olmak istiyoruz. Sosyal medyada ciddi bir kitlemiz oldu. Onu sahne kısmına aktarmak amacımız. Sadece İstanbul'da değil Türkiye genelinde illere gitmek istiyoruz. Ve tabiki kendi müziğimizi yaptığımız bir albüm çalışması istiyoruz.

Ceren: Şu an bize daha çok sosyal medya tarafından işbirliği geliyor. Çünkü orada varız. Ama sahne olduktan sonra belki farklı müzik şirketleri de bize ulaşabilir. Sonuçta siz ne gösterirseniz ona göre kapılar açılıyor.

Alara: Ceren'in değindiği gibi şu an bizi aslında müzik influencerı olarak görüyorlar. Amacımız bunu kırığ bir müzisyen grup olarak anılmak ve kendi ürünlerini çıkarıp sahne yapan bir ekip haline dönüşmek istiyoruz. Aslında sosyal medyadaki ilgiden de memnunuz ama sahne başlayınca müzisyenlikte başlayacak.

PİYASAYA DAİR KORKUMUZ YOK

Bugünün müzik piyasası çok hızlı. Bir gün parlayan diğer gün unutuluyor. Albüm falan diyorsunuz. Korkmuyor musunuz bu piyasadan?

Ozan: Biz altı kişi hiç tanınmadan birlikte bir albüm çıkarsaydık belki karşılık bulmayabilirdi. Ama şu anki konumda bizi takip eden bir kitle var. Ve bizden bir şeyler bekliyorlar. Biz de buna cevap vermeye çalışacağız. Herhangi bir endişemiz yok. İlk amacımız müzik yapmak popülerlik sonraki kısım.

Alara: Son zamanlarda böyle ilerliyor zaten işler bence. Önce sosyal medyadan parlayıp sonra müziğine yansıtıyorlar bunu. Bu anlamda doğru yoldayız.

Ceren: Biz müziği hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz ki neden korkumuz olsun. Kaybetme duygusu olan korkar. Bir yola çıktık. Sevdiğimiz müziği yapmaya devam edeceğiz. Daha iyi olmak istiyoruz.

Ozan: Bizim büyük bir gücümüz var. Hiç popüler değilken altı farklı egoya sahip insan bir araya geldik. Ve müzik yapmaya başladık. En zoru buydu zaten. Bu saatten sonra grup olarak iyi şeyler yaparak gücümüzü göstereceğiz.