İnsanın yalnızca sanal âlemde var olma düşüncesi artık hayal değil

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

Amerikalı prodüktör Matrixxman’le 20 Ocak İstanbul performansı öncesi görüştük. Elektronik müziğin gelecekte nasıl şekilleneceği hakkında ipuçları verip sorularımızı yanıtladı.

Matrixxman adıyla bilinen ABD’li prodüktör Charles Duff, dans müziğinde fütürizmin en açık sözlü destekçilerinden biri. 90’lı yılların techno stillerinden farklı formüller yaratarak hazırladığı ilk albümü Homesick, 2015’te yayınlandı ve şimdiden modern-klasik eserlerden biri oldu. Elektronik müzik listelerini sallayan bu albüm sayesinde, Matrixxman de geleceğin en büyük Techno sanatçıları arasına şimdiden adını yazdırdı. Matrixxman’le Türkiye’nin ilk uluslararası techno plak şirketi “Jeton Records” aracılığıyla 20 Ocak Cumartesi günü Zorlu PSM Studio’da gerçekleştireceği performansı öncesi görüştük. Amerikan techno sahnesini, elektronik müziğin geleceğini ve Depeche Mode’la yaptığı albüm deneyimini konuştuk. 

Dj’lik yapmaya nasıl başladın, hangi isimlerden etkilendin?

İlk turntable’ımı 97 senesinde satın aldım sanırım. Beni ilk etkileyen DJ’ler drum&bass ekolünden geliyordu, zaten bu işe o sahneden etkilenerek başladım. Mampi Swift, Brockie, Ed Rush&Optical gibi isimlerden. Zamanla, D&B’in hızlı doğasından yoruldum ve iyi bir arkadaşım Paavo Steinkamp (sonradan sıklıkla ortak çalışmalar da yaptık) beni Juan Atkins’in mix CD’siyle tanıştırdı. Gerisi tarih. Pandora’nın techno ve house kutusu açıldı ve o noktadan sonra benim için geri dönüş olmadı. 

Matrixxman isminin bir hikayesi var mı?

Evet. 80’lerin siberpunk akımından ilham alıyor ve özellikle William Gibson’ın etkisini taşıyor. Teknolojik tekilliğin çok da uzak olmadığı bir noktadayız, insanın yalnızca sanal alemde var olduğu düşüncesi artık ihtimal dışı değil. Bunlar çok gerçek konular ve önümüzdeki 30 yıl içinde büyük ihtimalle göz önüne serilecekler.

Techno müziğin Amerika’ya kıyasla Avrupa’da daha çok anlaşıldığını söyleyebilir miyiz?

 Evet, bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Jeff Mills’in işlerinin Avrupa’da takdir edilirken Amerika’da göz ardı edildiğini belirtmesinin bir sebebi var. Ama sanırım bu her zaman bir ölçüde doğru; Jimi Hendrix ve Miles Davis örneklerindeki gibi. Bu iki isim bu engeli aşıp geniş kitlelere ulaştılar o ayrı. Techno, nedenini çözemesem de şu anda Amerika’da çok küçük bir kesime hitap ediyor. Ortalama bir Amerikalı’nın sevmesi için fazla futuristik kalıyor sanırım. Şanslıyız ki, Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde böyle bir durum söz konusu değil.    

Senin için festivallerde çalmak mı yoksa kulüplerde çalmak mı daha keyifli?

Festivaller kulüplerle kıyaslandığında eşi benzeri olmayan canavarlar gibi kalıyor. Benim için ideal ortam çok büyük ya da çok küçük olmayan diyebilirim. Yaklaşık 500 kişi kapasiteli ve insanların gerçekten orada olmak için doğru sebeplerinin olduğu yerler beni daha çok tatmin ediyor.  

Bugünlerde kurcalamaktan hoşlandığın yeni oyuncaklar var mı? 

Tüm oyuncaklarımı stüdyomda tutuyorum ama Arp Odyssey’imden inanılmaz keyif aldığımı belirtmeliyim. Özellikle bir alete odaklanıp onunla uğraşarak çok uzun zaman geçirmeyi seviyorum; bu şekilde onun tüm sınırlarını zorlayabiliyorum, Sleeparchive’in SH101’inde yaptığı gibi. Limitler alışılmışın dışında düşünmenizi sağlıyor ve sizi canlandırıyor. 

Yakın zamanda Depeche Mode’la yeni albümleri Spirit için birlikte çalıştınız. Depeche Mode senin için nasıl bir deneyim oldu?

Hayatımın en çılgın maceralarından biriydi diyebilirim. Birçok techno prodüktöründen farklı olarak kapsamlı bir müzik geçmişim var – rap, reggae ve birçok türde müzik yaptım. Bu açıdan benim için sürpriz olan bir şey olmadı ama böyle efsane bir grupla çalışmak, benim için kesinlikle bir hayalin gerçek olmasıydı. 

Fütüristik techno DJ’i olarak bir tahmin yürütecek olursan geleceğin elektronik müzik soundu nasıl bir şeye benzeyecek?

Tahmin ediyorum ki daha da hızlanacak ve sertleşecek; bir noktadan sonra da insanlar isyan edecek ve tepki olarak daha sessiz ve ince bir sounda geçiş yapacaklar. Şu an karşılaştıklarımızın daha ekstremi olacak yani. 

Bugün iyi bir dj olabilmek için ne gerekiyor?

Şu anda her şey ulaşılabilir (YouTube, Discogs gibi platformlarda); hiçbir şey nadir veya kutsal kalmıyor. Göze çarpmak ve diğerlerinden ayrışmak için benzersiz bir bakış açınız olması gerekiyor. Kendi sesinizi ve kendinizi tamamen yansıtan parçaları bulmanız lazım. Gerçek bir DJ, herkesin bildiği ama çalmadığı, setine uyum sağlayacak parçaları bulabilmeli. Yeni başlayanların yaptığı çok büyük bir hata, iki saat boyunca kimsenin bilmediği yeni parçaları çalmaları. Bu bir süre için kabul edilebilir fakat kalabalığın içinde biri bir parçayı fark edip tanımazsa, tüm gece kolaylıkla unutulabilir. Dinleyiciler yeni şeylerle karşılaşmaktan birçok açıdan keyif alıyor fakat kimse eve döndüğünde tanıdığı bir parçayı özellikle hatırlamıyorsa, orada eksik bir şeyler kaldığını düşünüyorum.

Zorlu PSM performansın öncesi İstanbullu elektronikmüzikseverlere söylemek istediğin birşey var mı?

Bana performans gösterme şansı tanıdığınız için teşekkür ediyorum ve ülkenizi ziyaret edeceğim için onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Sizlerle bir müzikal yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyorum!